Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eskiden markalar Tarkan’ı, albümü daha çıkmadan kampanyalarının yıldızı yapıyordu. Şimdi her şarkısı tuttu, ama ortada Tarkan’ın oynadığı ne bir reklam var ne de kampanya


Bu yılın en iyi albümünü kim yaptı? Ya da soruyu şöyle sorayım: 2010’a hangi albüm damgasını vurdu?
Sizi bilemem, ama benim bu soruya vereceğim tek bir yanıt var:
Tarkan ve 'Adını Kalbime Yaz'.
Denemesi basit.
Radyonuzu açın ve istasyonlar arasında şöyle bir gezinti yapın.
Aynı anda birkaç radyoda birden Tarkan’ın şarkılarının çaldığına tanık olacağınızdan eminim.
Sokağa çıktığınızda da durum böyle. Tarkan’ın son albümünün diğerlerinden farkı da şu:

Haberin Devamı
TARKAN’A AF YOK MU
'Megastar'ın bu albümde tutmayan hiçbir şarkı yok.
Tarkan, 'Adını Kalbime Yaz' albümündeki her şarkıya, özel bir hayran kitlesi yaratmayı başardı.
“Tarkan’ın son albümünden en sevdiğiniz şarkı hangisi?” sorusuna kimi “Öp” diye yanıt veriyor, kimi “Adımı Kalbine Yaz”, kimi “Sevdanın Son Vuruşu”. Kimi “Acımayacak” diyor, kimi “Kayıp”, kimi “Usta Çırak” kimi de “İşim Olmaz”, “Sen Çoktan Gitmişsin”.
Albümdeki sekiz şarkının da kendi çapında seveni var.
Öte yandan şöyle de bir gerçek var. Şimdiye kadar Tarkan, yeni albümüyle birlikte yeni bir reklam kampanyasının da yüzü olurdu.

Ne reklam, ne kampanya var
Tarkan’ın ilk defa bir albümünde hiç 'boş' yok, hepsi tuttu.
Eskiden markalar Tarkan’ı, albümü daha çıkmadan yani şarkılarının tutup tutmayacağı belli olmadan kampanyalarının yıldızı yapıyordu.
Şimdi her şarkısı tuttu, ama ortada Tarkan’ın oynadığı ne bir reklam var ne de kampanya.
Tarkan’ın uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınıp, serbest bırakılmasından sonra bazı markaların onunla çalışmaktan vazgeçtiğini biliyoruz. Aynı Tarkan’ı 'Adını Kalbime Yaz'la nasıl bağrına bastığını da görüyoruz.
Yaptıkları reklam kampanyalarıyla pazar paylarını genişleten markaların bu gerçeği görmemesi mümkün mü?
Narkotik polisinin operasyonundan sonra hiçbir firma Tarkan’ı kampanya yıldızı yapmadığına göre uyuşturucunun etkisi geçmedi demek ki!



SEREN’iN SÖYLEDiKLERi BENi TATMiN ETMEDi!
Musa Aytun’un, “Hamile değildi, müzik şirketiyle yaptığı sözleşmeden yırtmak için medyayı kandırdı” açıklamasından sonra ayrıldığı eşi Seren Serengil’le arasında yeniden alevlenen kavga, üstüne atılacak birkaç kova suyla sönecek gibi görünmüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm itfaiye araçları bile yangına aynı anda müdahale etse, nafile.
Çünkü Musa Aytun, eski eşini öyle bir kundakladı ki yangın dört yanı sardı. O nedenle itfaiye ancak bu yangını kontrol altına alabilir, söndüremez.
Yangın için için devam eder.
Diyeceksiniz ki, “Niye?”.
Musa Aytun’un ortaya attığı iddialara, Serengil, hâlâ tatmin eden cevaplar verebilmiş değil.
Aytun diyor ki, “Hamilelik sahte. Seren, bikinili fotoğraflarını photoshopla hamile yaptı.”
Seren, “İşte o fotoğrafların orijinalleri. Uzmanlar incelesin bakalım, photoshop var mı?” dedi mi?
Hayır.
Medyaya sunduğu 'Sağlık Bakanlığı onaylı' belgeyi ise Aytun, “Evlilik işlemleri sırasında konsolosluk tarafından prosedür icadı istenen ve sağlık ocağından alınması gereken bir ciğer filmi var. Seren, ‘Hamileyim’ diyerek o filmi çektirmedi. Belge olarak basına sunduğu evrakta, ‘Yapılan muayene sonucunda hamile olduğu görülmüştür’ yazmıyor, ‘Hamile olduğundan film çekilememiştir’ yazıyor. Bu da Seren’in beyanı üzerine yazıldı” açıklaması o belgeyi sakatladı.
Prof. Dr. Teksen Çamlıbel’in dün bizim gazeteden Ayşegül Aydoğan’a yaptığı açıklama da, belgenin mahkeme nezdinde Seren Serengil’in işini zorlaştıracağı yönünde.
Çünkü Çamlıbel, “O rapor yetersiz. Hastanın beyanı üzerine yazılan bir şey. Seren Hanım, elinde hamile olduğuna dair ultrason raporu varsa onu sunmalı” dedi.
Serengil, göz yaşı dökmek, Aytun’u susturmak için mahkemeden karar çıkartmak ya da 500 bin TL tazminat davası açmak yerine, bir an önce varsa ultrason raporunu ya da Yunanistan’daki hastanenin kendisi hakkındaki yazdığı raporunu ortaya çıkarmak zorunda.
Serengil, kamuoyunu tatmin etmek için de bir şeyler yapmalı. Bunu yapmıyorsa o zaman iş, “Seren Serengil hamile”, “İşte Seren’in hamilelik fotoğrafları” ya da “Seren çocuğunu kaybetti” haberlerini yapanlara düşüyor.
O haberleri yapanlar er ya da geç, kimin yalan, kimin doğru söylediğini ortaya çıkarmak ve sahnelenen bir oyunun parçası olmadıklarını ispatlamak durumunda.