Tatlıses’in tedavisi için İsviçre’den getirilen ‘Armeo-Spring’ adlı kol robotunda, hasta ekranda gördüğü oyunları oynamak için çaba sarf ediyor. Yaptıklarını üç boyutlu olarak ekranda gören hasta motive oluyor
“İbrahim Tatlıses, gerçekten yılbaşında televizyon programı yapacak hale gelecek mi?”
Son günlerde birçok insanın yanıtını merak ettiği soru bu. Tatlıses’in sağlığı konusunda en sağlıklı bilgi kimde?
Tabii ki onu tedavi eden doktorlarda.
Tatlıses hakkındaki en sağlıklı bilgileri almak için Romatem Darüşşafaka Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin Direktörü ve aynı zamanda Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Köksal Holoğlu’nu aradım.
Son yıllarda üretilen robotların rehabilitasyon sürecindeki hastalara büyük yararlar sağladığına dikkat çeken Holoğlu, “Ayak robotunu Türkiye’ye ilk kez biz getirip Tatlıses’in tedavisinde kullandık ve hastamız yardım almadan tek başına yürür hale geldi. Bu kez de sol kolundaki kayıpları geri kazanmak için, yeni çıkan bir kol robotu var, onu getirdik. Sayın Tatlıses, onu da Türkiye’de ilk kullanan hasta olacak” dedi.
Üç boyutlu oyunla tedavi
Tatlıses’in tedavisi için İsviçre’den getirdikleri ‘Armeo-Spring’ adlı kol robotuyla yapılacak tedavinin üç ay süreceğini belirten Holoğlu, şunları söyledi: “Bu robotun yakında bir üst modeli çıkacak, çıkar çıkmaz onu da getireceğiz. Çünkü bu robotlar bizim manuel olarak yapamadığımız pek çok şeyi yapabiliyor. Hasta, ekranda gördüğü oyunları oynamak için çaba sarf ediyor. Yaptıklarını üç boyutlu olarak ekranda görüyor, motive oluyor. Bu sayede dirsek, el ve bilek kasları güçleniyor. Hasta kolunun kaybettiği fonksiyonları büyük ölçüde yeniden kazanıyor.”
Alman doktorun tavsiyesi
Son olarak Holoğlu’na şunu sordum: Tatlıses yılbaşına kadar sahneye çıkacak hale gelir mi?
Holoğlu’nun yanıtı şu oldu:
“Tatlıses, tabii ki eskisi gibi değil, ama konuşuyor, tek başına yürüyor. Normal hastalarda görülmemiş bir hızda iyileşiyor. Bir an önce sağlığına kavuşmasını kendisi de çok istiyor, biz de. O yüzden günde 3-4 saatlik tedavi uyguluyoruz. Sadece sol koluyla ilgili fonksiyonları tamamen geri kazanması mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda rehabilitasyon ömür boyu süren bir şey çünkü. Geçen ay gittiği Almanya’daki doktoru kendisine, ‘Türkiye’de çok başarılı bir rehabilitasyon programı uygulanmış size. Hemen gidin ve orada 3-4 ay daha aynı şekilde tedavinizi sürdürün’ dedi. O yüzden hastamız hiç vakit kaybetmeden bize geldi.”
BIRAKIN ARTIK BU PROGRAM BÖLMEYİ
RTÜK Yasası’nda yapılan son değişikliğe kadar sunucusundan yapımcısına, asistanından yönetmenine kadar her şeyi aynı olan programların ‘giriş’, ‘başlangıç’, ‘gelişme’ ve ‘final’ gibi takılar eşliğinde ekrana getirilmesinin makul bir gerekçesi vardı.
Kanallar ve yapımcılar, aynı programı farklı programlar gibi gösterip, kendilerine daha çok reklam kuşağı yaratıyorlardı.
RTÜK Kanunu’nda kanallar ve programcılar lehine yapılan değişiklikten sonra bu sorun ortadan kalktı.
Çünkü yeni reklam yönetmenliği kanallara, bir saat içindeki 12 dakika reklam hakkını istediği zaman kullanma şansı tanıdı.
Program içine azami reklam alma sorunu kökten çözüldü, ama program bölme sorunu yeniden depreşti.
Her şey reyting için
Bunun altında yatan bir neden var, o da şu:
Yapımcıların reyting hırsı.
Bir programın süresi ne kadar uzunsa, reyting ortalaması o denli azalır. Aynı programı üç parçaya ayırdığınız zaman mutlaka bir bölümü diğerlerine oranla daha yüksek reyting alır ve böylece hedefe ulaşılmış olur.
Hesapta kanallar, program bölmeme konusunda centilmenlik anlaşması yaptı, ama hikaye.
Bakın günün en çok izlenen ilk 100 program listesine.
Her gün bir yığın program var parçalı halde listeye giren.
Centilmenlik anlaşmasını ilk bozanın kim olduğunu bilmiyorum.
Çare Rekabet Kurulu!
Ama durum öyle bir hal aldı ki, “O yaptı, ben niye yapmayayım?” diye program bölmeye başlayanlar yüzünden her gün 10’dan fazla program, hakları olduğu halde giremiyor reyting listesine.
Anlaşılan o ki, evlilik programlarına yönelik eleştirilere kulaklarını tıkayan kanal yöneticileri arasındaki ‘centilmenlik anlaşması’yla çözülecek bir sorun değil bu.
RTÜK Kanunu’nda değişikliğe de gerek yok bu sorunun kökten çözümü için.
Bu ‘bölücü’ler yüzünden ‘günün en çok izlenen ilk 100 programı’ listesinde üst sıralarda yer almaları gerekirken altlara düşenler ya da liste dışı kalanlardan biri konuyu Rekabet Kurulu’na götürse, sonuç ne olur sizce?
Kanaatim o ki, Rekabet Kurulu, “Ortada bir haksız rekabet ve insanları kandırma var” diyerek cezaya boğar bu ‘bölücü’leri.