Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Chloe Govan’ın yazdığı Semih Koç’un çevirisiyle geçen ay Mona’dan çıkan ‘Taylor Swift - Amerika’nın İyi Kızı’ kitabını okurken o kadar çok bölümün altını çizdim ki, hangi birini yazacağımı şaşırdım.
Çünkü ders alınacak o kadar şey var ki, 26 yaşındaki şarkıcının hayatında…
8 yılda 10 Grammy kazanmış, ‘Yılın Albümü’ dalında iki kez ödül almış, başka bir kadın yorumcu yok henüz…
Elimde bir istatistik yok, ama şimdiye kadar şarkıcılara dair okuduğum hayat

TAYLOR SWIFT’IN ŞARKICILIK ÖYKÜSÜ
hikayelerinden edindiğim kanaat şu:
Müzik starlarının çoğu, fakir ya da parçalanmış ailelerin çocukları. Bir diğer ortak özellikleri de, boylarının kısalığı. Ancak Taylor Swift öyle değil. Boylu poslu (1.80) ve finans şirketlerinde yöneticilik yapan bir anne ile yatırım bankacısı bir babanın kızı…
Genelde az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde karşımıza çıkan kadınların iş hayatında uğradıkları cinsiyet ayrımının, 90’lı yılların Amerika’sında da olduğunu bu kitapla öğrendim.
Şarkıcı, annesi Andrea Swift’in kendisine niye Taylor adını verdiğini
şöyle açıklıyor:
“Annem, uniseks bir isme karar verdi. Çünkü kızının iş dünyasında cinsel ayrımcılığa kurban gitmesini istemiyordu. Eğer birileri kartvizitimde Taylor’u görürse, beni işe
almayı düşündükleri sırada erkek veya kız olduğumu anlayamayacaklardı.”

HER OKULDA DIŞLANDI O DA MÜZİĞE YASLANDI
Swift, ailesinin planladığı gibi borsacı değil, şarkıcı oldu. Hem de çok genç yaşta. Kız öğrencilerin kıskanıp dışladığı, ilkokulun cep telefonlu tek kızı, duygularını döktüğü şiirler sayesinde 10 yaşında ‘Amerika’nın En İyi Çocuk Şiiri’ ödülünün sahibi oldu. Hayatında ağzına içki koymayan, Playboy yerine Vouge’a poz vermeyi tercih eden Swift’in, o yaşlarda yazdıkları bile sonra hit şarkılara dönüştü.
Okulda dışlanmışlığın, iyi bir gözlemci ve ait olmadığı hayatın röntgencisi yaptığı ve yalnızken gözyaşı dökerek yazdığı şiirler, Taylor’u bakın nasıl ‘1 numara’ yaptı:
“Okula gittiğimde, konuşacak kimseyi bulamazdım. Bu 12 yaşındaki bir kız için feci bir durum. Eğer benimle konuşmayacaklarsa, ben de onları izlemeye ve birbirleriyle nasıl konuştuklarını gözlemlemeye karar verdim. Sonra onlar hakkında şarkılar yazdım. O gün yaşanan kötü olayla ilgili bir şarkı yazıp, en iyi şeye çevirdim. O zorlu günleri aşmamı sağlayan şey, o günler hakkında şarkı yazabilmem olmuştur.”
Swift’in müzik hayatı boyunca elinden düşürmediği 12 telli gitarla tanışmasının hikayesi ise şöyle
:

Haberin Devamı
TAYLOR SWIFT’IN ŞARKICILIK ÖYKÜSÜ

“12 telli gitarı özellikle tercih ettim. Çünkü çocuğun biri bana, onu çalmayı asla öğrenemeyeceğimi, parmaklarımın çok küçük olduğunu söyledi. Ne zaman biri bana bir şeyi yapamayacağımı söylese, o şeyi daha çok yapmak isterim. Her gün saatlerce, parmaklarım kanayıncaya kadar pratik yapıyordum. Annem parmaklarımı bandajlıyor, şişmiş ellerle, sendeleyerek okula gidiyordum. Herkes, ‘Şunun parmaklarına bak, çok tuhaf’ diye dalga geçiyordu.”
Şarkıcının içindeki country müzik aşkı genç yaşta öylesine büyüdü ki, artık derin sularda yüzmeye karar verdi.
Swift’in, “Küçük gölette büyük balık olmak istemiyordum. Hayatta kalıp kalamayacağımı okyanusta denemeye karar verdim” diyerek çıktığı yolculuğun sonu malum…

LİSE ARKADAŞI BİR TÜRK KIZI
Şarkıcının kitabını yazan Chloe Govan’ın, Swift’in lise arkadaşlarıyla konuştuğu bölümde, okulun burslu dans öğrencilerinden Damla Taner de var. Sınıf arkadaşı için, “İlk karşılaştığımda, onun çok burnu havada ve kötü kalpli biri olduğunu düşündüm. Sonra tanımaya başlayınca, aslında burnu havada olmadığını, sadece biraz utangaç olduğunu anladım” diyen Hendersonville Lisesi öğrencisi Taner’in kitapta şarkıcıyla anıları da var. Damla Taner’i Google’da aradım. Pek bir şey bulamadım. Taner’i, Taylor Swift’in sosyal medyada takip ettiği isimler arasında da göremedim.