Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıllardır televizyon dünyasında en çok duyduğum iddialardan biri şudur:
“Şu kanalda yayınlanan şu dizi var ya, o aslında benim projem. Kanala götürdüm, beğendiler; ‘Yönetimden onay çıksın, biz sana haber vereceğiz’ dediler. Ben haber beklerken bir de baktım diziyi başkasına çektirmişler.”
TV kanalları satılır, yöneticileri değişir ama bu tür iddialar hep bakidir.
Son zamanlarda yaşanan birkaç olay bu yaygın söylentileri “şehir efsanesi”nden çıkarıp, ete kemiğe büründürdü.
“Senaryo hırsızlığı”nı “şehir efsanesi”nden çıkarıp, sinema filmi yapan bile oldu.
O filmin hikâyesine geçmeden şimdilerde iki farklı kanalda yayınlanan iki dizinin aynı konuyu işlemelerine rağmen tarafların niye mahkemelik olmadığını anlatmakta yarar var.
Kore’den çalan
Aynı dönemde yayınlanan iki dizinin konusu aynı ise taraflardan birinin diğeri hakkında dava açması
gerekmez mi?
Böyle bir dava olmadığına göre, ya ikisi de başka yerden çaldı ya da başka bir durum
söz konusu.
Araştırınca öğrendim ki Kore formatı diziyi telifini ödeyip çeken yapımcı, diğeri hakkında dava açmaya kalktı. Araya o dizilerden birini yayınlayan kanalın genel müdürü girince olay
yargıya intikal etmedi.
750 bin TL sus payı
Gelelim “Televizyon kanalı senaryomuzu çaldı” iddiasının film öyküsüne...
Birkaç kafadar bir komedi senaryosu yazar. Ekip, yazmakla kalmaz bir de demo çeker.
Projeyi götürdükleri ilk kanal işi beğenir.
Kanalın yetkilisi, projenin sahiplerine “Projeyi yönetime sunacağım ve kabul edilmesi için de bastıracağım. Siz benden haber bekleyin” der.
Genç kafadarlar sevinçle kanaldan ayrılıp, gelecek hayırlı haberi beklemeye koyulur.
Bekledikleri telefon bir türlü gelmeyince, kanal yöneticisini arar ama bir türlü ulaşamazlar.
Ekip bir akşam kahvede otururken o da ne?
Kanal, projenin adını değiştirip çekmeye başlamış bile. Kanalın diziye çektiği tanıtım filmi bile aynı.
Bunun üzerine ekip, bir yandan kanala dava açmaya, bir yandan da bu olayın filmini yapmaya karar verir.
Dava sürerken senaryolarının nasıl çalınıp
dizi yapıldığını komik bir
dille beyazperdeye aktaran ekibe aynı kanaldan cazip
bir teklif gelir.
Kanal yönetimi, sinema gişesi 20 bini bile bulmayan filme 750 bin lira verip TV haklarını satın alır.
Senaryo kardeşliği!
Televizyon kanallarının birinde yeni bir dizi başladı. Dizi Kore uyarlaması. Bu dizinin sinemadaki gösteriminde yapımcı ve yayıncı kuruluşun yöneticileriyle sohbet ediyorduk. Kanalın yöneticisi, yapımcıya, “Seninle anlaşma yaptıktan sonra konusu bu diziyle bire bir aynı iki senaryo daha geldi bize” dedi.
Koreli şirket, aynı dizinin Türkiye haklarını birkaç kişiye birden vermediyse demek ki
bu üç yapımcıdan ikisi
senaryo hırsızı.
Var mı bunun başka bir izahı?
Gazeteler ve internet sitelerinin utanmadan başkalarının özel haberini çalıp kendilerine mal ettikleri bir ülkede, senaryo hırsızlığının kurumsal hale gelmesi doğal!
Dipnot: “İsimleri niye yazmadın?” diyenler olabilir. Haklı ve yerinde bir soru bu. Ancak eseri çalınanlar “hatır için” ya da “sus payı” karşılığında susuyorsa, bu demektir ki hakkı savunulacak “mağdur” yok ortalıkta!

GÜNÜN SÖZÜ

"İnsan; ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür! (Pablo Neruda)"