Özge Ulusoy, Ferruh Taşdemir’le hayatını birleştirecek imzayı atmak üzereyken, anne ve babası düğünü basmış ve ortaya film karesi gibi görüntüler çıkmış. Kızının Ferruh Taşdemir’le evlenmesini istemeyen annenin üzerinde kıyafetler, nikahlık değil, acil servislik. Sanki bir yakını acil servise kaldırıldığını öğrenince hemen hastaneye koşmuş gibi... Ayağında spor pabuç, üstünde yazlık spor kıyafet. Babanın durumu daha da vahim. İki ateş arasında kalmış gibi garibim...
Bir tarafta, “Bu nikah olmayacak. Anne, babadan habersiz düğün mü olur? Evlenirsen hakkımı helal etmem kızım” diyen eşi, öte yanda, nikaha “Evet” desin diye onu ikna etmeye çalışan gelinlik giymiş kızı... Allah hiç kimseyi bu duruma düşürmesin.
Anne için acı... Baba için felaket... Gelin için şok... Damat için şok üstüne şok... Damadın ailesi için buruk mutluluk...
Bir ‘Demet’ özür!
Dün, hayatımın en özel günlerinden biriydi... Bir yanda yıllarca yaşadığımız Soyak Göztepe Sitesi’ne veda etmenin hüznü, öte yanda iki yıl önce 10 yıl vadeli banka kredisiyle Ataşehir’in kuzeyindeki Şerifali’de aldığımız ama Şua İnşaat ve ustalar taahhütlerini zamanında yerine getirmedikleri için bir sürü eksiğine rağmen ancak taşınabildiğimiz yeni bir evde, yeni bir hayata başlamanın sevinci. İlk kez, ay başında kira ödemeyecek olmanın mutluluğuyla bahçedeki masaya kurulup, yazımı yazmaya başladım ki, tanımadığım bir numaradan cep telefonuma mesaj geldi. Saat 09.43’te gelen mesajın sonunda Demet Akalın yazıyordu. Oysa numarası telefonumda kayıtlıydı, meğer Önder Bekensir’le boşanma kararı aldığı dönemde telefon numarasını değiştirmiş, o yüzden yeni numarası bende yok. Son zamanlarda sıkça medyada yer almalarını, uydurduğum ‘Demet Akalın Günlüğü’yle eleştirmem belli ki onu kızdırmış. Gönderdiği mesaj da zaten bunu anlatıyordu. Olabilir...
Ben onu eleştiriyorsam, onun da beni eleştirmek hakkı. Gönderdiği mesajı, yazıma cevap olarak kullanmak için izin istedim, “O sana özeldi” deyince yazmaktan vazgeçtim ama Akalın’la mesaj trafiğimiz bitmedi. İlk mesajında “Günlüğünüzü çok iğrenç buldum” diye yazan Akalın’ın üslubu, kendi vurgusundaki gibi bir hal almaya başladı. Bunu, sabah sabah afyonu patlamadan hakkındaki kara mizahı beğenmeyen birinin ruh haline verdim. 11.24’te telefonum çaldı, baktım arayan Önder Bekensir’di...
O da en az eşi kadar öfkeliydi: “Eşimle resmimi basıp, altına niye Demet Kutluay ve Önder Bekersir yazdınız?” O ana kadar böyle bir yanlışa imza attığımızın farkında değildim. Köşeye bir daha baktım ki, Bekensir haklı. Sıkça yapılan bir hata bu ama olsun, her hata yapanı bağlar! Bir eleştiri yazısının fotoğrafına, eski ilişkisini çağrışım adına, sanki bilinçli yapılmış gibi oldu bizimkisi. Benden kaynaklanmayan, gazetenin mutfağında oluşan ama beni de bağlayan bu hata için Bekensir’den özür diledim. Bu yanlış için Demet Akalın ve Demet Kutluay’dan da özür diliyorum. Özür dileme sırası şimdi Demet Akalın’da, gönderdiği mesajlarda yazdıkları için... Bakalım Akalın, aynı erdemi gösterecek mi?