TRT’nin yeni Genel Müdürü İbrahim Şahin, bir hayli radikal kararlar almaya başladı kurumda...
Bunlardan en ilginç olan da şu:
Eskiden TRT’de görüp çok beğendiğiniz bir spiker ve sunucuyu düzenleyeceğiniz bir etkinlikte sunucu olarak sahneye çıkarmanız mümkün değildi.
Şimdi mümkün...
Eskiden TRT sanatçılarına gerek özel sektörün gerekse de kamu kurumlarının, düzenledikleri bir gecede konser verdirtmesi çok zordu...
Artık değil...
Çünkü 22.05.2008 tarih ve 26883 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, yürürlüğe giren yönetmeliğe göre TRT’nin belirlediği tarifede belirtilen parayı TRT’ye yatırdığınız zaman bu mümkün.
Üstelik fiyatlar da, şov dünyasının bilinen sunucuları ve şarkıcılarınınki gibi “kazık” değil, “sudan ucuz”...
TRT sanatçıları eskiden de bu tür ekstralara giderdi ama hepsi de bunu maaş aldığı kurumdan gizlerdi.
Gitmek istemeyen, rapor alabilir
Şimdi her şey aleni ve yasal...
TRT Genel Müdürlüğü’ne bağlı sanatçı ve toplulukların 2008 yılında yurtiçi ve yurtdışı görevlendirme yönetmeliği gereği belirlenen hizmet bedelini ödediğinizde kurum o sanatçı ve topluluk için görevlendirmeyi yapıyor.
Şayet sanatçı o etkinlikte yer almak istemiyorsa rapor alıp, gitmeyebiliyor.
TRT’ye ödenecek “Hizmet bedeli”nin dışında sanatçılara ayrıca birkaç bin YTL para ödemek isterseniz elinizi tutan yok...
“İzmir’in kızları bir elinde de cımbızları
Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları
Çıktılar mıydı ipek çoraplarla Kordon Boyu’na
Savaşta da, aşkta da esaslıdır kadın duruşları
Hiçbir topuk tıkırtısı bu kadar
Davetkâr çalamaz
Bir göz vuruşuyla yerle bir eder
Böyle bir şey olamaz
Körfezin yakamozu, yıldızı,
Keskin tuzu tadında
Parfümü meltem
Yasemenler açar balkonunda
İzmir’in kızları
Korku yok kitabında
Çal be bir Harman Dalı
Delikanlı makamında
İzmir’in kızları
Ayıptır söylemesi laf aramızda
Sevişe sevişe de ölür
Dövüşe dövüşe de icabında...”
Şarkı bu minvalde sürüp gidiyor ve “İzmir’in kızları çırasını yakar adamın” diyerek bitiyor...
Şu lafa bakar mısınız?
“Hiçbir topuk tıkırtısı bu kadar davetkâr çalamaz...”
Ya “İzmir’in kızları sevişe sevişe de ölür, dövüşe dövüşe de icabında” mısrasına ne demeli?
Tahrik ve tahrip gücü bundan daha güçlü, bundan daha yüksek bir şarkı olur mu?
Şimdi anladınız mı, niye “İzmir’in Kızları” Sezen Aksu’nun heykelini yaptırmalı dediğimi?
Üstelik heykel “Minik Serçe”nin birebir vücut ölçülerinde yapıldığı zaman, çok fazla bir masraf da gerektirmez.
Sadece dudaklar biraz masraf ister!