Cannes’daki TV format fuarı Mopcam’ın “Onur Konuğu” Türkiye’ydi. Türk yapımcıların gövde gösterileri, dünya televizyonlarının Türk dizilerine yoğun ilgisi, Türkiye’nin bu ünvanı çoktan hak ettiğinin göstergesiydi.
Mipcom’da sadece Muhteşem Yüzyıl, Kösem, Binbir Gece, Aşk ve Ceza, Kara Para Aşk, Paramparça, Diriliş ‘Ertuğrul’, Filinta gibi Türk dizilerini almak için yarışmadı dünya televizyonları. Bana Her Şey Yakışır, Joker ve Gelinim Olur musun gibi Türk formatlarını da adeta kapıştılar.
Cannes’daki bilboardlarda sadece Türk dizileri yoktu. Türk dizi ve formatlarını dünyaya pazarlayan İzzet Pinto’lu bilboardlar da vardı Cannes’da. Üstelik bu bilboardları veren Pinto değil, fuarı düzenleyen Reed Midem’di. Şirket, kampanya yüzü olarak neden bir Türk’ü seçti? Çünkü fuarı düzenleyenler, Pinto’nun birkaç yıl içinde Türk dizileri sayesinde pazarda nasıl büyüdüğünü gördü.
5 yıl önce Mipcom’da 10 metrekare stand kiralayarak Türk dizilerini dünyaya pazarlamaya başlayan Globay Agency, bu yıl kaç metrekare stand açtı biliyor musunuz?
150 metrekare…
Türk dizilerini dünyaya satan bir şirketin 5 yılda standının 15 kat büyümesi tek başına bir şey ifade etmeyebilir. O nedenle Pinto’nun fuar boyunca 100’den fazla ülkeye 130 Türk dizisi ve formatını sattığını vurgulamakta yarar var.
Mipcom’u düzenleyenlerin Pinto’nun fotoğrafını ve ünvanını vurgulayarak hazırladıkları açık hava ilanında yazan şuydu: “Başarı hikayeleri bu fuardan çıkar.”
Dünyanın en büyük TV format fuarını düzenleyenlerin, Mipcom’a genç girişimcileri çekmek için bir Türk’ü kampanya yüzü olarak kullanması demek, Türk dizi ve formatlarının dünyada elde ettikleri gücün de bir kanıtı…