NTV Radyo’nun Sedat Simavi Ödüllü radyo programı ‘Ateş Arabaları’nda Ercan Taner’le Mert Aydın’ın yaptığı sohbetler, kitap olarak çıktı.
Yazarlarının satıştan kazanacakları parayı LÖSEV’e bağışlayacağı kitapta Portekiz’in Benfica kulübüyle ilgili bölümü okuyunca Trabzonspor’un son yıllardaki kaderi geldi aklıma.
“Ne alaka?” diyenler olabilir.
O zaman önce Benfica’nın başına geleni aktarayım, sonra da Trabzonspor kısmını.
Benfica, 1961 ve 1962 yıllarında Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanmış; hem de 61’de Barcelona, 62’de Real Madrid’i yenerek.
“Hiçbir başarı cezasız kalmaz” kuralı Benfica’da da geçerli olacak ki kulüp, ikinci şampiyonluktan sonra Macar asıllı teknik direktör Bela Guttman’la yollarını ayırmış.
Bela Guttman da uğradığı haksızlık karşısında çareyi ‘bela’ okumakta bulmuş.
Bela’nın, “Umarım benden sonra hiç Avrupa Şampiyonluğu kazanamazsınız” duası kabul olmuş olacak ki, Benfica daha sonra beş defa final oynamasına rağmen alamamış bu kupayı.
Gelelim bu olayın aklıma niye Trabzonspor’u getirdiğine:
Acaba diyorum Trabzonspor’dan haksız yere gönderilen bir teknik direktör de Bela Guttman gibi, bela mı okudu takıma?
Baksanıza Trabzonspor’un geldiği noktaya?
Camianın sportif başarıya hasret kalması bir yana, yöneticilerin eylem ve söylemleri yüzünden ha bire ceza yağıyor takıma…
Eskiden Süper Lig’deki başka takımların taraftarları olanların bile Trabzonspor’a sempatisi vardı, bu yönetim sayesinde o da azaldı.
İKİ GÜZEL HABER
Son zamanlarda en çok geri dönüş aldığım, sosyal medyada bir hayli yankı uyandıran 6 Aralık 2015 tarihli yazımın başlığı şuydu:
Tecavüzcüye ‘Saygın tutum’ indirimi mi?
Diyarbakır’da 14 yaşındaki bir kızı, başına vurduğu taşla bayıltıp tecavüz eden ve hamile bırakan sanığa mahkemenin duruşmalardaki saygın tutumu nedeniyle indirim uygulayıp 43.5 yıl yerine 11 yıl 8 ay ceza vermesini eleştirdiğim yazıdan sonra umut verici bir gelişme yaşandı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, davaya müdahil oldu. Bakanlık temyize götürecek davayı. Bir genç kızın hayatını karartan bir sanığa, sırf mahkemede uslu durdu diye yapılan bu haksız indirimi, bir üst mahkemenin bozmasını ümit ediyorum.
İkinci güzel haber de şu:
İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube’nin iki telefonumu da usulsüz mahkeme kararlarıyla aylarca dinlediği ortaya çıkınca ‘müşteki’ sıfatıyla ifade vermeye gittiğimde sadece polislerden değil, savcı ve hakimlerden de davacı olmuştum.
‘O hakimler de yargılanmalı’ (28.07.2014) diye de yazmıştım bu sütunlarda…
Telefonları usulsüz dinlenenlerin çoğu da benim gibi davacı olunca HSYK, inceleme başlattı 100’den fazla hakim hakkında.
Etme - bulma dünyası bu.
Yarına bırakıyor, ama yanına bırakmıyor Allah.
GÜNÜN SÖZÜ
Üç şeyi kötü günlerinde dene; dostunu, eşini ve sabrını! (Hz. Ali)