Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Enver Demirkan’ın ‘Virgülce’ adlı kitabı ilginç anılarla dolu. Tiyatro, TV dünyası ve gazino aleminin perde arkası var. Bir çırpıda okuduğum kitaptan birkaç anı seçtim ve sizlerle paylaşmak istedim


Nokta ile Virgül ya da Abdullah Şahin ve Enver Demirkan, gençlere tanıdık gelmeyebilir, ama bizim kuşağın çok iyi bildiği komedyenlerdir.
İşte o ‘Nokta ile Virgül’ ikilisinden Enver Demirkan ‘Virgülce’ adlı bir kitap yazdı.
Kitap, Demirkan’ın ilginç anılarıyla dolu.
Kiracı oldukları dairenin bir odasını kiraladıkları üç üniversiteliden Yılmaz Güney olduğuna, onlar ev değiştirdikçe onun da kendileriyle geldiğine dair bilgiler de var kitapta, tiyatro ve TV dünyasının

Haberin Devamı
‘ViRGÜLCE’ HATIRALAR
perde arkası da.
Bir günde okuyup bitirdiğim kitaptan birkaç anı seçtim ve sizlerle paylaşmak istedim.
Yıl 1986. Enver Demirkan; Cenk Koray, Halit Kıvanç, Orhan Boran ve Mustafa Yolaşan’ın her pazar farklı bir ilden dönüşümlü sundukları TRT’nin müzik-eğlence programında komedyenlik yapıyor. Demirkan, Cenk Koray’la ilgili bir anısını şöyle anlatıyor:
“Atatürk’ün Samsun’a çıkışının yıl dönümlerinden birinde canlı yayın yapıyoruz bu ilde. Kamera karşısına çıkmadan önce yapacağım esprileri Cenk Koray’a anlatırdım. Ama bu sefer anlatmamıştım. Çünkü rahmetli yazar Kayhan Taşkıran, çok güzel, muzip bir fikir vermişti.
‘Allah’ını seversen bunu sakın anlatma, bakalım Cenk ne yapacak? Bir bardağa iki tane buz koy, canlı yayına gir ve o sorana kadar önünden geç. Sana mutlaka soracak nereye diye, sen de su götürüyorum der ve ardından espriyi patlatırsın.’
Cenk Koray açılışı yaptı, bir fıkra anlattı, ardından elimde bir tepsi, tepside bir bardak ve içinde iki buzla çıktım canlı yayına. Önünden geçerken Cenk Baba, ‘Bir dakika nereye gidiyorsun?’ dedi.
‘Şuradaki bey su istiyordu da ona su götürüyorum’ dedim.
‘Yok ya! O elindeki su değil ki buz’ deyince espriyi patlattım:
‘Vallahi siz o fıkrayı anlatmadan önce suydu, şimdi buz oldu.’”



‘OFLU’ RACONU: PARAYI ALDIN GELMEDiN, ÖLDÜN

‘ViRGÜLCE’ HATIRALAR
Enver Demirkan’ın anı kitabında gazino aleminde işlerin nasıl yürüdüğüne dair müthiş bir bölüm var.
Nokta ile Virgül, yazın İzmir Fuarı’nda Ekici Över’de sahneye çıkmak için görüşme yapmaya gidiyor ve sonrasında olanları Demirkan bakın nasıl anlatıyor:
“Balık Pazarı’nın üstünde bir eve geldik. Kapı açıldı, kapının ortasındaki pencere açıldı, bir adam bize baktı ve ‘geçin’ dedi. İçeri girdik. İçerisi çok loş ve sessizdi.
Buraya niye geldik diye sorduk. Hüseyin Cevahiroğlu’nun yeri olduğunu öğrendik. Onu beklemeye koyulurken bir hareket oldu. Herkes kendisine çekidüzen vermeye başladı. Sebebi Hüseyin Bey’in gelmesiymiş. Kapılar açıldı, Oflu Hüseyin içeri girdi. Son derece heybetli, yakışıklı, babacan, Marlon Brando gibi bir adamdı. Sedef kakmalı tabancasını masanın üzerine bıraktı. Döner koltuğa oturdu. Hani mafya filmlerinde olur ya, yarım ay biçimindeki tası çenesinin altına koydular, başladılar adamı tıraş etmeye. Kimseden çıt çıkmıyor. Tıraşını oldu kalktı, silkindi. Gazinonun ortağı Hasan Ekici, ‘Bahsettiğim Nokta ile Virgül’ diyerek bizi gösterdi.
Oflu Hüseyin, ‘He, Nokta ile Virgül siz misiniz? Şimdi siz benimle mi anlaşmak istiyorsunuz?’ dedi.

Gazino aleminin gerçekleri
Hasan Ekici, ‘Evet, bizim gazinoda çalışmak istiyorlar’ deyince Oflu Hüseyin’in, ‘Bunlar bir halta benzemiyor, nedir bu herifler?’ demesi bizi korkudan iyice gerdi.
Oflu Hüseyin, espri yapıyormuş, güldü. Hasan Ekici’ye ‘Ne istiyorlarsa tamam, avans olarak bir miktar verin’ dedi.
Kasadan 300 bin TL’yi çıkartarak, pat diye önümüze koydular.
Hayatımda ilk defa o kadar parayı bir arada gördüm. Ben de işin para bölümüne bakıyorum, üniversite mezunuyum ya, ‘Efendim imzalamayacak mıyız?’ diye ürkek bir sesle sordum.
‘Ne imzalayacaksın?’ dediğinde iyice şaşırdım.
‘Efendim mukavale’ diyebildim, Cevahir’in cevabı, ‘Ne yani şimdi bana fuarda bende çıkacaksın diye söz vereceksin, sonra gidip bir başkasında mı çıkacaksın? Öyle bir şey düşünemiyorum bile’ demesin mi?
‘Efendim hani avans alıyoruz ya, sonuçta ölüm var, kalım var’ diye toparlamaya çalıştım.
Oflu Hüseyin, önce çeneme bir fiske kondurdu, sonra da şöyle dedi:
‘Ula uşağum. Sen gencecik adamsın, bu parayı alıyorsan oraya geleceksin demektir. Parayı aldın, gelmedin, öldün. O zaman senin gibi adama feda olsun, ailene kalır, ama gelmezsen ben seni getirmesini bilirim.’”