Öyle ağır bir yaftadır ki ‘Vatan hainliği’; sadece boynuna asılanı değil, yakınlarını da ömür boyu utanca mahkum eder... O nedenle sadece devletin değil, toplumun da bu konuda kılı kırk yarması şart. Ancak 15 Temmuz’dan sonra gördük ki - kimi bilmeden, kimi kasıtlı - at iziyle it izi karıştırılmaya başlandı.
‘Vatan hainliği’ yakıştırması bu kadar kolay yapılmamalı. Zamanla o kişinin ‘vatan haini’ olmadığı ortaya çıksa ne fayda. O suçlamanın o kişinin ve yakınlarında yarattığı hasarı tamir etmenin olanağı var mı? Cem Yılmaz, Bergüzar Korel, Halit Ergenç, Murat Boz ve Gülben Ergen gibi birçok ünlü, sosyal medyada neredeyse ‘vatan haini’ ilan edildi.
Yapmayın, etmeyin... Ergenekon, Balyoz ve benzeri bir yığın dava gözümüzün önünde oldu. Binlerce masum insan kumpaslarla içeri atıldı, hayatları karartıldı.
İçlerinden kimi kanser oldu, kimi suçlamaları kaldıramayıp intihar etti. Sonuçta hepsinin suçsuz olduğu ortaya çıktı, ama ne giden canların geri gelmesi, ne de çekilen acıların telafisi mümkün. Ortada gerçekten ‘vatana ihanet’ eden varsa bu suçtur. Yargı, er veya geç onun yakasına yapışır ve gerekli cezayı verir.
Hukuk devletinde kimse kendini Yargı yerine koyamaz, ‘yargısız infaz’ yapamaz, ‘Cadı avı’na çıkamaz.
Çerkes Ethem’in hayatta kalan son akrabalarından biri olan yeğeni gazeteci - yazar Güner Kuban, ‘Bir Vatan Aşkına’ adlı bir kitap yazdı. Kuban, kitabı neden yazdığını şöyle açıkladı:
“Resmi tarihin ezberlerini bozmak ve yakın tarihimizdeki kara delikleri aydınlatmak istedim. Ailemin yaşadığı haksızlıkları ve acıları anlatmak benim yaşam misyonumdur. Ne babam, ne amcam vatan hainiydi. Vatanları için canlarını bile vermeye hazırdılar ama politik oyunların kurbanı oldular.”
Kuban’ın Mona Kitap’tan çıkan bu romanı, bir insanın boynuna takılan - haklı ya da haksız fark etmez - ‘Vatana ihanet’ yaftasının, sadece onda değil, sülalesinde birkaç kuşak süren derin izler bıraktığının da en çarpıcı örneği…
Çerkes Ethem: Atalarımın anayurdu Kafkasya’yı korumaya ne yazık ki imkanları yeterli olmadı ama biz ikinci vatanımız Anadolu’yu düşmana kaptırmayız!
Güner Kuban’ın babası Reşit Bey: Asıl ihanet benim ailemin şahsında kahraman Çerkes halkına yapılmıştır. Resmi tarihin yalanlarını ne kadar sürdürebileceği meçhul fakat tarih kazananların yazdığından ibaret değildir. Şunu iyi bilin ki, en gerçek ve uzun ömürlü şöhret tarafsız bir tarihin tescil ettiğidir.
Dede Ali Bey: Oğlum Ethem’e “Adınız Türk İstiklal Savaşına altın harflerle yazılacaktır” telgrafını gönderen eller mi imzaladı oğullarımın idam fermanını? Kadir bilmezliğin, vefasızlığın bu kadarına pes pes doğrusu.”
Güner Kuban’ın annesi Seher Hanım: Politik entrikalar sonucunda, eşime olan sevgim ve çocuklarımı koruma duygusu arasında seçim yapmak zorunda bırakılarak müthiş bir yaşam mücadelesi verdim. Koca koca kayalardan ferik gibi uçtum.