Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TFF’de ‘ikinci adam’ olarak görev yapmış birine yakışıyor mu bu? Yalanı ortaya çıkan Göksel Gümüşdağ hakkında mahkemenin ‘yalan beyan’dan, Trabzonspor’un da bir camiaya çamur atmaktan dava açması gerekmez mi?


“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler. Göksel Gümüşdağ’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un eski başkanı sıfatıyla mahkemede yaktığı mumsa akşam olmadan söndü.
‘Şike dosyası’nda adı geçmesine rağmen aylarca Türkiye Futbol Federasyonu’nda Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Gümüşdağ, ne demişti ‘şike davası’nın duruşmasında?
“Fenerbahçe maçında tam kadro oynadık. Beşiktaş’la kupa finali oynadıktan sonra geç saatlerde İstanbul’a döndük. Trabzon maçına takımın yüzde 70’i gitmedi. Biz Fenerbahçe maçına tam kadro çıkmışız. Trabzon maçına takımın yüzde 70’i gitmemiş, ama Trabzon maçını kimse sormuyor.”
‘Takım’dan kasıt nedir?
Sahaya çıkıp oynayan futbolcular.
İstanbul BBS’nin 1 Mayıs 2011’de Fenerbahçe karşısına çıktığı takımdaki futbolculardan sadece ikisi oynamamış 15 Mayıs 2011 tarihindeki Trabzonspor maçında.
Yüzde 70 demek, 11 futbolcudan 7.7’si yani 8’i demek.
Dünya kadar fark var 11’de 8’le, 11’de 2 arasında.
TFF’de ‘ikinci adam’ olarak görev yapmış birine yakışıyor mu bu?
Yalanı ortaya çıkan Gümüşdağ hakkında mahkemenin ‘yalan beyan’dan, Trabzonspor’un da bir camiaya çamur atmaktan dava açması gerekmez mi?


‘MAGAZiN’ ALGISI

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yargılandığı davadan bir bölüm:
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İbrahim Şahin ve Fatma Cengiz arasında geçen bir telefon konuşmasını dinletiyor.
Sadece İlker Başbuğ’un adı yok konuşmalarda, Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt ve Çevik Bir’in de isimleri zikrediliyor.
Mahkeme Başkanı, Başbuğ’a, İbrahim Şahin’le Fatma Cengiz’i tanıyıp tanımadığını sorunca “Hayır” diyor Başbuğ.
Mahkeme Başkanı Özese, “Konuşmada malzemelerden söz ediliyor. İkide bir şarj edildiğini söylüyor” deyince Başbuğ’dan itiraz geliyor:
“Burası ciddi bir mahkeme. Yalnız duruşma iyice magazinleşti. Bu Türk adaletinde şaibedir.”
Salondakiler İlker Başbuğ’un sözlerini alkışlayınca mahkeme başkanı “Burası ciddi bir mahkeme. Yargılama yapıyoruz. Dışarı çıkartırım.”
“Magazin=Ciddiyetsizlik” değildir, aksine magazin gazeteciliği de ciddiyet gerektiren bir iştir. Ama gel gör ki, kısa sürede ‘vole’yi vurma peşinde koşarken her türlü şarlatanlığı yapanların toplumda yarattığı böyle bir ‘magazin’ algısı da söz konusu.


DİGİTÜRK’E GÖRE TRT’DE ‘SEKS’ VAR!

YALAN BEYAN SUÇ DEĞiL Mi



“TRT’nin ‘Seksenler’ dizisi Digitürk infodaki kısaltmanın azizliğine uğramış. Uuuuuu.”
‘ecey’ rumuzlu kullanıcı, bu tweet’i yazmakla yetinmeyip, fotoğrafını da çekip yükledi Twitter’a.
Sosyal medyanın geldiği noktanın resmidir bu aslında.
Eskiden sadece basın mensupları yakaladığında böyle ayrıntılardan haberdar olurdu insanlar.
Şimdi sosyal medya sayesinde herkes haberci.


OYUNCAK MÜZESi’NE AVRUPA’DAN SERTiFiKA

YALAN BEYAN SUÇ DEĞiL Mi


Sunay Akın, şu günlerde dünyanın en mutlu insanlarından biridir herhalde. Çünkü kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi, Avrupa Müze Akademileri (EMA) ve Çocuk Müzeleri Birliği (Hands On! International) tarafından verilen ‘Dünyanın En İyi Müzesi’ ödüllerinde finale kadar yükseldi.
10 akademisyenden oluşan jüri, ‘En İyi Müzeler’i İtalya’nın Bologna şehrinde açıkladı.
İstanbul Oyuncak Müzesi ödül alamadı, ama dünyanın en iyilerinin davet edildiği finaldeki tek oyuncak müzesi oldu.
Bologna Tarih Müzesi’ndeki törende finalistlere sertifikalarını Lüksemburg Prensesi Sibilla verdi.


HULUSİ DERİCİ GEÇ BİLE KALDI

‘Hitler’li şampuan reklamı’ başlıklı yazıyla bu konuyu kamuoyu gündemine taşıyan biri olarak düne kadar yanlışında ısrar eden reklamcı Hulusi Derici’nin geri adım atmasından mutluluk duyduğumu belirtmeliyim.
M.A.R.K.A. Ajans Başkanı Hulusi Derici, Marketing Türkiye’ye, musevi toplumunun hassasiyetini göz önüne alarak reklamın yayınını durdurduklarını açıkladı.
Aslında Derici, geç bile kaldı.
Konu gündeme geldiğinde ve Museviler reklama tepki gösterdiğinde savunmaya geçip, reklamı eleştiren bizlere, “Birileri yapar, birileri konuşur, meyve veren ağaç taşlanır” diyerek karşılık vereceğine vicdanının sesini dinlemeliydi önce.
Olay dünya kamuoyuna malolduktan ve ataları Hitler’in zulmüne uğrayan bütün insanlar ayaklandıktan sonra Derici’nin reklamı durdurması, şayet “Reklamımızı yeterince yaptık. Gerek yok devamına” politikasının ürünü değil de, içten gelen bir ses ise sevindirici bir gelişme.