Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaşar Alptekin’in hac dönüşü yaptığı açıklamalar üzerine yazdıklarım nedeniyle e-posta yağmuru, azalarak da olsa sürüyor... Gelen e-postalar türlü türlü... Bazılarının “Hacı Yaşar”ı niye bu denli sahiplendiği belli... Zaten gelen e-postaların çoğu da o “cemaat”ten... Kimler mi onlar?
“Hacı Yaşar”ın 85 bin adet basılan “Namazla Yeniden Doğdum” kitabında yazdıklarına dikkatinizi çekerim:
“Şimdi geçen onlarca yılın acısını çıkarmaya, yaptığım hataları iyiliklerle gidermeye çalışıyorum.
... Diğer taraftan da başta hidayete erme hikâyem olmak üzere bildiklerimi gençlere anlatıyorum. Bir sohbette dinlemiştim: İslam’ı geç kabul eden sahabiler, geçen yılların acısını çıkarmak için daha fazla çalışmış, daha fazla koşmuş, ibadet ve tebliğ yolunda çırpınmışlar.
Ben de kendimi ‘geç kalanlar’dan gördüğüm için, davet edildiğim seminer, konferans ve panellerde konuşmalar yapıyor, dinimizin güzelliğini anlatıyorum. Bu toplantılarda bilhassa genç kardeşlerime sesleniyorum. Çünkü gençler, sanat ve sinema dünyasındaki ışıltılı hayata özenebiliyor. Eğer o hayat insanı mutlu etseydi, eğer aklını/ruhunu/kalbini/duygularını doyursaydı, ben o debdebeli ve tantanalı yaşamı bırakıp Yunusvari/dervişane bir hayata sığınmazdım.”
Alptekin hakkında yazdıklarım için beni “dinsiz-imansız” ilan edenler işte bunlar. Ancak gelen e-postalar arasında, “Bu Yaşar Alptekin’in kıymet-i harbiyesi ne ki, onu dikkate alıp da hakkında yazılar yazıyorsun? Gerçekten kim bu Yaşar Alptekin, öğrenmek istiyoruz” diye yazanlar da var.
Onların bu samimi merakını gidermek için Yaşar Alptekin’i biraz tanıtmak isterim.

“Şarköylü Deli Yaşar”

Kendi deyimiyle “Şarköylü Deli Yaşar”, 1980 yılında mankenliğe başladı. Bir yıl sonra Günaydın gazetesinin dans yarışmasında birinci seçildi. 1985’te ise Hürriyet’in “Fotoroman Kralı” oldu. 1986’da TRT için “Kuruluş” dizisini çekmeye hazırlanan Yücel Çakmaklı, bir katalogda gördüğü fotoğrafını beğenince Alptekin’i oyuncu yaptı. Onu, “Osman Gazi” rolünde oynattı.
Alptekin “Kuruluş”ta oynadığında Türkiye’nin en popüler mankenlerinden biriydi ama bu dizi sayesinde oyuncu olarak da yıldızı parladı.
Ardından Halit Refiğ’in yönettiği “Teyzem” filminde başrolü Müjde Ar’la paylaştı. Bunu “Beyaz Bisiklet”, “Çağdaş Bir Köle”, “Lambada”, “Kara Sevda”, “Seni Seviyorum” ve “Mavi Melek” gibi 30 civarında film izledi.
Kendi deyimiyle “Şöhret dağının zirvesindeyken” kazandıklarını har vurup harman savuran Alptekin için yıllar ilerledikçe sular çekilmeye, deniz bitmeye başladı. Alptekin’in birden parlayan yıldızı aynı hızla sönmeye başladı. Artık yeni jenerasyonun gençleri revaçtaydı. Eskisi gibi iş bulamamaya, yaptığı işler de tutmamaya başladı.
1991’de evlendiği Nilgün Altınyayla’dan bir kızı oldu.
Çok geçmeden biten bu evlilik Alptekin için “kötü günlerin başlangıcı” oldu.
Evde değil, Harbiye’de ortak olduğu mankenlik ajansında kalıyordu. Çünkü o artık parasızdı ve borç batağındaydı...
Teselliyi kimi zaman alkolde, bazen falcılarda, büyücülerde, bazen de intihar teşebbüsünde aradı.

Yaşar Alptekin’in ibretlik öyküsü
Poliste çıkan porno kaset
2000 yılında İstanbul polisinin, bir haraç çetesine yaptığı operasyonda ele geçirdiği kasetler arasında Alptekin’in, iddia üzerine bir erkekle cinsel ilişkiye girdiğine dair ortaya çıkan görüntüler de bu dönemden. Sanıyorum bu olay bile Alptekin’in o dönem çırpındıkça nasıl da battığını anlatmaya yeter.
Alptekin o dönemde taksicilik, hatta dilencilik bile yaptı. Kitabında o günleri şöyle anlattı: “Dilencilik yaparken, ne kadar duyarsız bir toplum olduğumuzu hissettim. İnsanlar yanımdan geçerken beni görmüyordu, görenler ise iğrenerek bakıyordu. Hele o bana hayran olan, peşimden koşan kadınlar! Pisliğe bakar gibi bakıyorlardı bana.”
Kendi tanımıyla “Şöhret dağının zirvesindeyken” Gönül Yazar, Derya Arbaş, Neslihan Acar (ki onunla nişanlanmıştı) gibi ünlülerle aşk, genç manken meraklısı kadınlarla kısa süreli ilişkiler yaşayan Alptekin artık şu soruyu kendine sormaya başladı: “Yaşar Alptekin bu kadar iş yaptı, bu kadar popüler oldu. Ona şöhret, para, kadın, itibar ve her türlü nimet sunuldu. Peki o şimdi bunlardan hangisine sahip oldu. Elinde ne kaldı geriye?”
Kurtuluşu dinde buldu
Alptekin kitabında bu soruyu yanıtlarken, “Artık bu şekilde yaşayamam, yaşım da ilerledi. Bir hidayete ereyim diye düşünmedim” diye yazdı ama sonuç ortada...
Şov dünyasının gözde bir yıldızıyken kendi deyimiyle hep “uçlarda yaşayan” Alptekin, Sakıp Sabancı’nın cenazesinden sonra, “geçmişini çöpe atıp” kendini dine verdi.
O güne kadar ezan seslerini duymazdan gelen Alptekin, artık her ezan sesinin titrettiği bir insan haline geldi.
Günahlarından arınmak için mezarlıklarda sabahlayan, namaz için camiden camiye koşan bir adam oldu.
Hidayete eriş öyküsü ve “Namazla Yeniden Doğdum” kitabı da onu, gençlere ibretlik uyarılar, altın tavsiyeler veren bir vaiz yaptı.
Alptekin şimdi de hacı oldu.