Herkes İ.Ö.’nün onca insanı neden kandırdığını soruyor. Oysa düşündürücü olan yılların oyuncularının bir umut tacirinin ağına nasıl düştüğü
‘Yeşilçam böyle oyuncu görmedi’ başlıklı yazımın çıktığı gün Yeşilçam’a gittim. Star Ana Haber’in kamerası ve muhabiri sokağın bir köşesinde, ATV Ana Haber’in ekibi bir başka köşede almışlar karşılarına bir gencin “Sizi Kütahya Porselen’in reklamlarında oynatacağız” diye kandırdığı yılların oyuncularını. Serdar Gökhan, Nuri Alço gibi Yeşilçam’ın ünlüleri yaşadıkları şoku anlatıyor. Sadece onlar değil, sokakta herkes bu konuyu konuşuyor. Birçok insan da olayı ortaya çıkardığım için bana soruyor: “Bu çocuk bunu niye yapmış olabilir?”
İlyas Ö., 300 civarındaki insanın umutlarıyla oynadı, ama hiçbirinden bir kuruş almadı. Yani bu işten maddi bir çıkarı olmadı. Aksine dört beş gün boyunca cep telefonundan yüzlerce insanı aradı, yüz yüze görüştüklerine ha bire çay kahve ısmarladı. Peki İlyas Ö., bunca masrafa ve zahmete niye katlandı? Gün boyu yaptığımız fikir jimnastiğinden çıkardığımız olasılıklar şunlar: Birincisi; bu kişi şizofren
Şöhret var, ama para yok
İkincisi; gizli kamerayla olan biteni kaydetmiş olabilir. ‘Kamera şakası’ndan öte tipik bir ‘eşek şakası’ olan bu olayı kolay kolay hiçbir televizyon yayınlamaz, ama youtube diye bir mecra var. Yakında YouTube’da bu olayın filmi patlayabilir.
Üçüncü; İlyas Ö.’nün ‘İnsan kandırma sanatı’ üzerine bir tez çalışması veya kitap yazma hazırlığı olabilir. İlyas Ö.’nün şimdilik kendisinden başka kimsenin bilmediği bu olayı yapış nedeni er ya da geç ortaya çıkacaktır.
Bu olayın gözler önüne serdiği bir gerçek var ki, o da şu: Yeşilçam emekçilerinin ekonomik durumu. Senede 70 civarında film, 60 civarında dizi çekiliyor, ama Yeşilçam emekçileri bu pastadan geçimlerini sağlayabilecek kadar pay alamıyor. Düşünebiliyor musunuz?
Yıllarını Türk sinemasına vermiş bir karakter oyuncusu, “Sizi reklamda oynatacağız” diye umut tacirliği yapan gençle görüşmek için komşusundan 50 lira borç alarak İstanbul’a geliyor. Onlarca filmde başrol oynamış Serdar Gökhan, Engin Çağlar, Mahmut Hekimoğlu gibi Türk sinemasının eski jönleri bile bir umut tacirinin ağına düşebiliyor. O gencin bunu niye yaptığından çok asıl düşündürücü olan da bu. Bu gencin kandırdığı birkaç kişi değil, 300 kişilik bir ordu!
Yazdıklarımdan sonra birçok insan, “Onlar da çok safmış. Kütahya Porselen, Yeşilçam’ı reklamında oynatacak olsa böyle mi yapar? Reklam ajansı vardır, oyuncuları onlar çağırır. Böyle şeyler sokakta mı görüşülür?” diye oyuna gelenleri eleştirmeye başladı. Evet, bu işin bir yanı. Ama o insanların yaşadıkları parasızlıktan dolayı bu duruma geldiklerini de unutulmamalı. ‘Denize düşen yılana sarılır’ derler ya, o insanların da durumu aynı. Parasızlıktan kıvranan onca insanı, İ.Ö.’nün yaktığı ‘umut ışığı’ yaktı!
İnsanda izan ve vicdan olmayınca
Kanal D Ana Haber’de izlediğim bir ‘korsan eylem’ kanımı dondurdu. Mehmet Ali Birand, Siirt’e gönderdikleri muhabiri canlı yayına aldı ve ondan son gelişmeleri anlatmasını istedi. Muhabir, olan biteni anlattıktan sonra yanındaki, Siirt’in duayen gazetecilerinden biriyle söyleşiye başladı. Muhabirle konuğu, Siirt’te yaşanan son olayları konuşurken orta yaşlı biri, aralarına girip, “Bütün bunların sorumlusu Doğan Holding’tir... Doğan Holding’in bir oyunu bu” demesin mi? Pes yani...
Sanki Siirt’teki 14 ve 16 yaşındaki iki kıza o toplu tecavüzü oradaki onlarca vicdansız değil de, Doğan Holding çalışanları yaptı? Vicdanı kör adam, Allah müstahakını versin e mi?