Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TV dünyasını sarsan “Reytingte Şike Operasyonu” yapıldığında takvim yaprakları
14 Aralık 2011’i gösteriyordu.
Polis, “Reytingte Şike”nin delillerine ulaşabilmek için aralarında “Muhteşem Yüzyıl”, “Adını Feriha Koydum”, “Arka Sokaklar”, “Umutsuz Ev Kadınları”, “Fatmagül’ün Suçu Ne?” ve “Kuzey Güney” gibi yüksek reytingli dizileri çeken şirketlerde de arama yaptı.
Çünkü ortada, “Bazı yapımcılar, reytingleri belirleyen deneklerin adres bilgilerini ele geçirdi ve onlara hediye ve para vererek reytingleri manipüle etti” gibi ciddi bir iddia vardı.
O yüzden polis, bu şirketlerin bilgisayar bilgilerini kopyalayıp incelemeye aldı.

Haberin Devamı
Yine mi reyting çalıyor bunlar

Aradan tam bir ay geçti, henüz hangi şirketlerin “hileli reyting” elde ettiği, hangilerinin haksız yere suçlandığına dair polisten bir açıklama olmadı.

AGB gitti, reytingler gitmedi
Polisin yaptığı bu operasyon 1989’dan bu yana Türkiye’de reyting ölçümü yapan AGB’nin sonunu getirdi.
Varsayalım ki, bazı yapımcılar AGB deneklerinin adreslerine ulaştıktan sonra onlarla temasa geçip reytingleri manipüle ettiÖ
İzlenmeyen programlar, reyting hilesiyle en çok izlenenler arasında yer almaya başladı.
Ya da, AGB çalışanlarından birilerini para karşılığı ayartıp deneklerden gelen verileri istedikleri gibi değiştirerek yaptılar bunuÖ
Düne kadar durum buydu, gelelim bugüne!

Nasıl oluyor da oluyor?
AGB Nielsen gitti, geçici de olsa SBT devreye girdi.
Madem ki, AGB’nin ölçümleri “hileli”ydi, SBT’nin yaptığı ölçümlerde o yapımların reytinglerinin dramatik bir şekilde düşmesi gerekmez miydi?
Aksine; töhmet altındaki dizilerin SBT reytingi, AGB Nielsen’den daha iyi...
AGB, nüfusu 20 bin ve üzerindeki yerleşim yerlerinde reyting ölçümü yapıyordu. Aynı evrene ilişkin SBT’nin reytingleri de var elimde.
O tabloda töhmet altındaki dizilerin reytingleri sayfada yer verdiğim bu rakamların da üzerinde.
O zaman sormak gerekmez mi, nasıl oluyor da oluyor bu?
Birilerinin çıkıp bu durumu izah etmesi gerekmez mi?
Ya rakamlar yalan söylüyor ya da birileri...
Şirket değişti, devreye bambaşka denekler girdi, ama sonuç aynı...
Ya reytingler yalan söylüyor ya da birileri!
Polis, ulaştığı bilgileri bir an önce yargıya taşımalı ve varsa suçlular bir an önce ortaya çıkmalı...

Haberin Devamı

Yine mi reyting çalıyor bunlar

Yine mi reyting çalıyor bunlar


Avşar için atan kalbin röntgeni
Geçen haftaki Hülya Avşar yazım üzerine fanlarından Can Tanış, uzun bir e-posta gönderdi bana.. Tanış’ın yazdıklarını özetleyerek paylaşmak isterim sizlerle... Çünkü ilginç yazdıkları:
“Merhaba Ali Bey;
Hülya Avşar ile ilgili olan son yazınıza harfiyen katılmaktayım. Bu yazıdan ötürü size çok teşekkür ederim.
Dönem dönem Hülya Avşar markasına zarar verse de, bitip tükenmeyen bir marka yaratmış kendisine.
Markası öyle geniş kapsamlı ki. Sahnede, teniste, reklamlarda o her yerde. Gerçek bir star. Fakat son zamanlarda jüri üyeliğini kendisine meslek edinmesinden fanları olarak biraz rahatsızız.
Kendisi en güzel, özel ve de dolu yaşlarını yaşıyor. Fakat sinemalara, sahneye, şarkılarına gereken önemi vermiyor. Bilmiyorum neden.
Doğru projelerin ona gelmesinin ben biraz da onun elinde olduğunu düşünüyorum.
Aramadan, çabalamadan ne güzel bir senaryo bulunur ne de tutacak bir şarkı.
Geçenlerde bu yaştan sonra ne kariyeri gibi bir cümle söylemişti. Bizler buna çok üzüldük.Bizler kendisinin bu yaştan sonra ‘ne magazini’ demesini beklerdik, kariyerden ziyade.
Bazen kendime çok kızıyorum. Bırak uğraşma, uzaktan takip et Hülya Avşar’ı diyorum kendi kendime, ama sanki onun kariyeri kendi kariyerim, yaşantımmış gibi üzülüyorum.
Daha önceleri kaç köşe yazarı ve ünlüyle Hülya Avşar’ı savundum diye tartışma yaşadım, inanın ki sayısını hatırlamıyorum.
Üzülüyorum sadece.
Şu an Acun Ilıcalı ile çalışması güzel bir şey, ikisinin de enerjisi çok iyi; fakat 10 yıl sonra kimse ‘Yetenek Sizsiniz’i yahut ‘O Ses Türkiye’yi konuşmayacak. Sinema, şarkılar daha ölümsüzdür bence. İnsanlarda daha da güzel, kalıcı keskin tadlar bırakırlar.
Şimdi Hülya Hanım gitse yazın 3-4 ay tatil yapacağına film çekse kötü mü olur?
Bir de kendisi yakın zamanda Sezen Aksu’nun eski bir şarkısını yeniden okuyacakmış. İlgilenir umarım.
15 yıldır Hülya Avşar için atan bir kalbin iç dökümünü yazmaya çalıştım size.
Tekrardan çok teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.

Haberin Devamı

“Zirvedekiler” ve gerçekler!
TRT 1’de pazar günleri ekrana gelen “Zirvedekiler” programına emek veren bir arkadaşım telefon açtı.
Programa şimdiye kadar çok önemli bilim adamlarını çıkardıklarını ama buna rağmen medyada yer almadıklarından dert yandı. Kendisi de basın mensubu olan arkadaşımın söyledikleri şunlardı:
“Zirvedekiler’e daha önce, beyin kanamasına neden olan geni bulan Yale Üniversitesi Beyin Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Günel’i, ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı laboratuvarda çalışan ve yapay elması bularak adını bilim tarihine yazdıran Prof. Dr. Ali Erdemir’i, karaciğer naklinde dünyanın alkışladığı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu’nu çıkardık. Hepsi inanılmaz önemli isimler ama ne yazık ki basınımız bu isimlerin bile tanıtımını yapmıyor. ‘Magazinsel isim yok mu?’ diyorlar.
Önümüzdeki haftalarda meme ve yumurtalık kanserinin genini bulan Mary Claire King, Zirvedekiler’e konuk olacak. Bizim için İstanbul’a geldi. Biliyorsun King, Arjantin’de cunta döneminde ailelerinden koparılan 50 çocuğu dişlerindeki DNA’lardan tespit ederek ailelerine kavuşturmuştu. Bu olayın filmi bile yapılmıştı. Konuk ettiklerimizin hepsi çok önemli bilim adamı, ama maalesef yeterince duyuramıyoruz bunları.
Bu pazar da Prof. Dr. Gazi Yaşargil var ‘Zirvedekiler’de... Bu vesileyle köşende Zirvedekiler’e yer verirsen, bize çok büyük bir destek vermiş olursun.”