Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Aşk Tesadüfleri Sever’in oyuncuları Belçim Bilgin ve Mehmet Günsür’ün, filmin çekimleri sırasında yaşadıkları ‘tesadüfler’ inanılır gibi değil

Bizde bir film vizyona gireceği zaman müthiş bir PR istilası başlar. Önce aylık dergilerle başlar PR çıkarması. Sonra gazetelerin hafta sonu ekleri ve televizyon programları turlanır. Filmi vizyona girenlerin aile boyu Beyazıt Öztürk, Okan Bayülgen, Saba Tümer, Oylum Talu, Gülay Afşar gibi, televizyonda canlı yayın yapanların programlarına katılması bundandır. Film PR’ının son ayağında ise gazetelerin günlük magazin ekleri vardır.
Magazincilerin payına da o filmin galasını haber yapmak kalır. Herkesi aynı kefeye koyup, haksızlık etmeyeyim; magazin eklerine ucundan kıyısından da olsa, filmin oyuncularından söyleşi ayarlayan PR’cılar da olur. Bir de, köşe yazarlarının kendilerini ‘özel’ hissetmesi için onlara özel gösterimler ayarlayan PR’cılar var. Cuma günü vizyona girecek Ömer Faruk Sorak’ın ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ filmiyle ilgili anlattığım çerçevede bir yığın söyleşi okumuşsunuzdur geride bıraktığımız günler içinde...

Haberin Devamı

Belçim Bilgin’i şaşırtan tesadüf
Dün Antalya’ya gelirken uçakta, ‘Aşk Tesadüfleri Sever’in ekibiyle yapılmış söyleşileri okudum Anadolujet Magazin’in bu ayki sayısında. Anadolujet filme sponsor olduğu için Ömer Faruk Sorak da onlara bir ayrıcalık tanımış haliyle. Jülide Karahan’ın söyleşilerinde ‘Aşk Tesadüfleri Sever’in iki başrol oyuncusunun anlattıkları gerçekten de “Yok artık...” dedirten türden.
Söz sırası önce Belçim Bilgin’de. “Deniz karakterinin Ankara’da doğup büyüdüğü sokak ve evi, uzun süre aramış ekip. Ankara’nın altını üstüne getirmişler. Şehri sokak sokak, karış karış gezmişler. Sonunda And Sokak’taki eski bir evde karar kılmışlar. Sokağı ve evi bana anlattıklarında elimdekiler yere düştü. Çünkü tarif ettikleri yer, benim doğup büyüdüğüm sokak ve evdi.”
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. “Yok artık, daha neler?” diye başlık atmakta haksız mıyım?

GÜNSÜR’ÜN FİLMLE YAŞADIĞI TESADÜF
Filmin adı ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ ya, illa herkesin tesadüfle ilgili bir anısı olur mutlaka. ‘Algıda seçicilik’ denen şey budur çünkü. Mehmet Günsür’ün yaşadığı tesadüfe gelince:
“Film, herkese ayrı bir sürpriz/tesadüf hazırladı. Senaryo yazarı Nuran Hanım, benim uzaktan akrabam çıktı mesela. Bu film sayesinde tanıştık, çok mutlu olduk. Daha önce birbirimizden haberdar değildik. Meğer onun dedesiyle benim dedem, amca çocuklarıymış. Çekimler arasında öyle tatlı anlar, öyle tesadüfler yaşadık ki. Ben filmin pek çok sahnesinde kendimi oynadım, kendi 20 yaş kıyafetlerimi giydim.”

iÇiNDE HUZUR YOKSA ADI NiYE HUZUREVi?
Bir yer düşünün ki adıyla bu denli tezat oluştursun. Mesela ‘huzurevi’. Kimsesiz ya da bakıma muhtaç insanların huzur içinde mutlu yaşamaları gereken bir yer olması gerekmez mi?
Öyle olmadığı içindir ki Behiye Aksoy gibi bir sanatçının, hayatının son günlerini burada geçiriyor olması hepimizi derinden etkiledi. Aksoy’un beş aydır özel bir huzurevinde yaşadığını haber yapan Sabah muhabiri Özlem Avcı’nın konu hakkında görüşlerini aldığı sanatçılardan Adnan Şenses, duymaktan nefret ettiğim şu sözü söyledi: “Devlet sahip çıkmalı...”
Şenses gibi düşünenlerin sayısı hiç az değil bu ülkede. Behiye Aksoy gibi alzheimer hastası bir sanatçının ömrünün son günlerini medeni bir ortamda geçirmesini temin etmek elbette ki yapılması gereken bir şey. Huzurevlerinde kalan ve Aksoy gibi ilgiye muhtaç binlerce insanın durumu ne olacak? Devlet, sadece Aksoy’un değil, huzurevlerinde yaşayan herkesin ‘baba’sı...
O nedenle hedef Behiye Aksoy’u ‘huzurevi’nden kurtarmak değil, huzurevlerini insanların huzur içinde yaşayacakları duruma getirmek olmalı. Behiye Aksoy gibi bir devre damgasını vuran sanatçının, huzurevlerinde kalan binlerce insana oranla avantajlı olduğu kanaatindeyim. Aksoy’un parası olmayabilir, ama mutlaka vardır gayrimenkulü. Aksoy, gayrimenkulünü, ömrünün sonuna kadar kendisine bakmaları koşuluyla bir vakfa bağışlamış olsa düşer miydi bu duruma?
Çıkan haberlerden sonra adım gibi eminim ki Aksoy’a, daha iyi koşullarda yaşama olanağı sağlanacak, ama huzurevleri, yaşlı, bakıma muhtaç ve de ekonomik durumu olmayan insanların huzur ve mutluluktan uzak yaşamaya devam edecekleri yerler olarak kalacak