Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tatilde giderken yanıma aldığım kitaplardan biri de “Hiç Merak Ettiniz mi?”ydi... Kitabın üst başlığı şöyle:
“Her şeyi bildiğinizi mi sanıyorsunuz?”
Gerçekten de öyle... İnsan, evren, doğa, hayvanlara ve gündelik yaşama dair “Vay be!” dedirtecek 235 sorunun cevap bulduğu kitabı okuduğunuzda birçok şeyi gerçekten de bilmediğinizi anlıyorsunuz.
Örneğin, alyansı neden başka parmağa değil de “yüzük parmağı”na takıyoruz? Ali Bolat’ın yayına hazırladığı kitap bunun sebebini şöyle anlatıyor:
“Bu en eski geleneklerden biridir. Evlilik yüzüğünü ilk defa eski Mısır Kraliçesi Nefertiti takmıştır. O yıllardaki tıbbın ne kadar ileride olduğu ayrı bir tartışma konusudur, ama yüzyıllar sonra anlaşılmıştır ki, direkt kalbe giden tek damar evlilik yüzüğümüzü taktığımız parmaktadır. Başka hiçbir parmağımızdan direkt kalbe giden damar yoktur.
Nefertiti yapmış olduğu bu hareketle eşine kalbine giden yolun onun tarafından bağlandığını göstermek istemiştir. Ve bu gelenek hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiştir.”
İlginç değil mi?


Demet için ekmek elden, su gölden! 

‘Yüzük parmağı’nın sırrı

Demet Akalın’ın, “Çeşme’de 10 bin dolara loca kiraladı” haberini yalanlamak ve mayolarının şıklığını neye borçlu olduğuna dair sorulara yanıt vermek için medyaya gönderdiği açıklamada bir konu dikkatimi çekti.
“10 bin dolara loca” konusuna, “Bu kriz ortamında söylenecek laf değil bunlar... Sözü edilen 10 bin dolar, tüm yeğenlerimin yaz okulu ücreti. Çok çalışmak, para kazanmak, onu çarçur etmeyi gerektirmez. Müsriflik haram” diyerek açıklık getiren Akalın’ın giydiği “meşhur mayolar”ına gelince... Akalın’ın o konuda yaptığı açıklama ise şöyle:
“Meşhur mayolarıma gelince Ay Yıldız ve Ebru Yener, sezon başında 60 parça mayo ve bikini gönderdiler, onları kullanıyorum. ‘Deniz modası’na da para harcamıyorum. Arkadaşlarım ve sponsorlarım sağ olsun.”
Sizin anlayacağınız Demet Akalın için yaz gelince “ekmek elden, su gölden”...
Allah herkese Demet Akalın gibi arkadaşlar ve sponsorlar nasip eylesin...
Deniz, kum ve güneş zaten bedava...
Üstüne deniz kıyafetleri de bedavaya gelince, değmeyin yazın keyfine...

Cüneyt Arkın’ın “Lost”u beğenmemesine ne demeli?
‘Yüzük parmağı’nın sırrı

Türk sinemasının efsane isimlerinden Cüneyt Arkın’ın geçirdiği son rahatsızlıktan sonra yaptığı açıklamaları hayret ve dehşetle izliyorum.
Yeşilçam’ın aksiyon filmlerinde dublör kullanmamasıyla ünlü aktörünün yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki, hastalık nedeniyle yatağa mahkum olmayı kendine yediremedi.
11 saatlik zorlu bir ameliyattan sonra ayağa kalkan Arkın, o süreçte intihar etmeyi bile düşündüğünü söyledi.
Dünyayı kasıp kavuran, Amerika’da finalini 10 milyon insanın izlediği “Lost”u yatağa mahkum olunca oğlunun verdiği DVD’lerden izleyen Arkın, dizi için bakın ne dedi?
“Lost, başlarda iyiydi. Sonra insanları öyle aptal yerine koymaya başladılar ki vazgeçtim.”
Cüneyt Arkın, çoğu filminin izleyiciyi ne yerine koyduğunu bilse, acaba böyle bir laf eder miydi?
En iyisi “Nekahet dönemidir” deyip geçmeli!

O haber sizin başınızı yakar!
Gazetenin birinde, boş bir fotoğraf çerçevesinin üstünde şöyle bir ilan vardı:
Flaş! Flaş! Flaş!
YAKALANDILAR!
Ünlü model, işadamı sevgilisinden ayrıldıktan sonra dün gece bar çıkışı bir yakışıklıyla magazincilere yakalandı. Sabahın ilk ışıklarına kadar dans edip eğ-lenen çift, mekânı el ele terk etti.
Fotoğraflarının çekildiğini fark edince sinirlenen güzel model, arabasına binip hızla uzaklaştı. Ünlü modelin yeni sevgilisinin adı öğrenilemedi.
ovi.com adlı internet sitesi, gececi magazincilerin klasik haber metninin altına şöyle bir not düştü:
Haber fotoğrafçısı aranıyor! Yukarıdaki haber için en güzel kareyi Nokia cep telefonuyla yakala, aynı haber bir kez de senin fotoğrafınla yayınlansın.”
Akıllıca bir reklam, yaratıcı bir metin!
Ama bu işe soyunanlara, Armağan Uzun’un İzmir’deki bir çay bahçesinde 20 günlük eşi Bülent Ersoy’a ihanetini çekip, medyaya satan mekân sahiplerinin ne kadar tazminat ödediğini hatırlatmak isterim.
“Yakalama” işini gazeteci yaptığı zaman bu bir “haberdir”, ama işin içine “ticaret” girdiği zaman iş değişir...