Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Zara, İpsiz’e transfer oldu


TRT 1’de ekrana gelen dönem dizisi “İpsiz Recep”e sürpriz bir isim transfer oldu. Şarkıcılığın yanı sıra “Deli Yürek” ile “Eylül Fırtınası” gibi filmler ve “Gelin” dizisindeki sergilediği oyunculuk performansıyla dikkatleri üzerine çeken Zara, artık “İpsiz Recep”te. Sanatçı, çekimleri Düzce ve Akçakoca’da süren dizide Kadir İnanır’ın canlandırdığı “İpsiz Recep”in eşi olarak kamera karşısına geçti.
2003-2004 yıllarında Kanal D’de ekrana gelen “Gelin” dizisinin başrolünü oynadıktan sonra dizi setlerinden uzak bir yaşam süren Zara, 19. bölümden itibaren “İpsiz Recep” izleyicilerinin karşısına çıkacak. Zara dizide, “İpsiz Recep”in Rize’de yaşayan eşi “Nadire”yi canlandıracak.
Türkiye’yi işgal eden düşmanlardan kurtarmak için Rize’de çetecilikten vazgeçip, arkadaşlarıyla birlikte savaşmak için Karasu’ya gelen ve aylarca göremediği eşine olan hasretini Karadeniz’e anlatan “İpsiz Recep” de sonunda eşine kavuşacak. Kendisi savaştan fırsat bulup Rize’ye gidemediği için, adamlarını gönderip eşini Rize’den Karasu’ya getirten “İpsiz Recep”, bundan böyle savaştan fırsat buldukça “Nadire”siyle hasret giderecek.



“Yabancı” gelin, “Yerlİ” damat!
Bazen çok ilginç e-postalar geliyor sizlerden... İnanın tek satırını bile kısaltmak gelmiyor içimden... İlayda Ege’den gelen e-postada olduğu gibi, noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlamak istiyorum, hem de can-ı gönülden... Bunlar da İlayda Ege’nin “Yabancı Gelin”e dair içinden geçenler:
“Sayın Eyüboğlu, güzel memleketimin önemli sorunlarından kaçmak için iki gündür Star TV’deki yabancı gelin programının gün ortasındaki yarım saatlik programını takip etmekteyim. Yabancı gelinlerle Türk gençlerimiz arasında ilginç ilişkiler ve diyaloglar geçiyor. Yayına bağlanan izleyicilerin tepkilerinden ve verdikleri oylardan görünen o ki, derin duygular beslediği Macar gelin adayından yüz bulamayan Hasan, en favori damat adayı.

Ya benimsin, ya hiç kimsenin!
Halkın ve bazı arkadaşlarının da verdiği gazla Hasan, sevdasından vazgeçmek niyetinde değil gibi görünüyor. ‘Ya benimsin ya toprağın’ yerine Hasan’ın sevdası, ‘Ya benimsin ya hiç kimsenin’ olarak göstermekte kendini.
Avrupalı kızlarımız bizim gençleri anlamıyor. For them no means no, ama bizimkiler için no means may be.
Kızı kıskaca aldığı gibi evdeki herkese Macar güzeliyle konuşmayı yasaklayan sevgili Hasan, faşizanca bir tavır sergiliyor. Reddedilmeyi bir türlü hazmedememiş bir biçimde damardan sevdasını söylemeye, kız üzerinde baskı kurmaya devam ediyor. İzleyenler çocuğa, ‘Bırak oğlum kızı taciz etme’ demek yerine, kıza, ‘Hasan’a niçin hayır dedin?’ diye baskı uyguluyor. Son derece obsesif bir ruh hali olan bu durum, izleyenlerin gönlünü kazanmış görünmekte.

Türk erkeğine asla “Hayır” deme!
Neden acaba? Bu, genel olarak hastalıklı halimizin bir yansıması. Hasan’ın tavrı ile üçüncü sayfa haberlerinde arkadaşlık teklifi kabul edilmediği ya da boşanmak istemediği için ‘sevdiklerini’ öldürenlerin tavrı arasında hiçbir fark yok. Bu ‘sevgiden’ mi yoksa şişirilmiş egolarımızın ‘Hayır’, ‘Seni istemiyorum’ gibi sözlere tahammülü olmadığından mı?
Benim gibi adamı nasıl sevmez diye ‘delicesine’ bir öfkeye kapıldıklarından mı? Bence hepsi...
Bu tür haberlere baktığımızda baskı uygulayanların çoğunun erkek olduğunu görüyoruz. Bu da bir tesadüf değil. Çünkü analar erkek çocuklarını küçükten itibaren ‘dünyanın merkeziymiş’ gibi yetiştiriyorlar.
Bu çocuklar, büyüyüp de bazı kızlardan/kadınlardan ‘Hayır’ cevabı alınca çok bozuluyorlar. ‘Bunu bana nasıl yaparsın?’ meselesi. Oysa dünyada eminim birçok insan aşk acısı çekmiştir, birçok insan reddedilmiştir.
Ama bizim mağrur, egosu şişkin erkeklerimize kimse böyle bir tavır sergileyemez. Batılı bir ülkede olsa Hasan’a ya da daha radikal ‘sevdalı’ tiplere ‘sevgiyle’ taciz ettikleri insana ‘yaklaşma yasağı’ getirilirdi. Heyhat, bizim topraklarımızda sevmek, kıskanmak, taciz etmek ve öldürmek demek. Adamlar (bazen de kadınlar) sevgilerinden ne yaptıklarını biliyorlar mı?