Türk sinemasının usta yönetmeni Zeki Ökten Çiçek Bar’da dostları tarafından anıldı. Nebil Özgentürk’ün hazırladığı belgesel dostlarına duygusal anlar yaşatırken, kadehler “Zeki, bu gece bütün içkiler senden” diyerek kaldırıldı
Beyoğlu’ndaki Sinema Sevenler Derneği (SSD) ya da bilinen adıyla Çiçek Bar’a yıllardır giderim. Yıllar var ki Çiçek Bar’ı 20 Aralık Pazartesi akşamı gibi kalabalık görmedim.
Çiçek Bar’ın yıllar sonra ve pazartesi akşamı olmasına rağmen ilk kez böylesine tıka basa olmasının tek bir nedeni vardı; o da geçen yıl kaybettiğimiz Türk sinemasının usta yönetmenlerinden Zeki Ökten sevgisi.
Pazar günü mezarı başında anılan Zeki Ökten için Çiçek Bar’da düzenlenen anma gecesinde kimler yoktu ki?
Tarık Akan, Rutkay Aziz, Halil Ergün, Arif Keskiner, Azmi Yılmaz, Şerif Gören, Şerif Sezer, Tuncel Kurtiz, Umur Bugay, Cezmi Baskın, Yalçın Güzelce, Ünal Küpeli, Nebil Özgentürk, Faik Çetiner, Aydemir Akbaş, Cüneyt Türel, Umur Talu, Ahmet Utlu, Fatih Çekirge, Muzaffer Kuşhan, İnal Batu, Sinan Çetin, Orhan Oğuz, Zafer Algöz, Mustafa Alabora, Alaattin Aksoy, Mehmet Yaşin, İrfan Tözüm ile Merih Akalın’ın da aralarında bulunduğu onlarca dostu ile eşi Güler Ökten.
“Bu gece bütün içkiler senden”
Çiçek Bar’ın ortağı Arif Keskiner’in açılış konuşmasının ardından Nebil Özgentürk’ün hazırladığı Zeki Ökten belgeseli barkovizyondan gösterildi.
Özgentürk’ün; Zeki Ökten’in sinemacı kimliğinin yanı sıra insani yönünü de öne çıkaran belgeseli, ölümünün birinci yılında onu anmak için Çiçek Bar’a toplananlara duygusal anlar yaşattı.
Belgeselin ardından Arif Keskiner, Nebil Özgentürk, Umur Bugay, Metin Deniz, Rutkay Aziz, Alaattin Aksoy, Cüneyt Türel, Şerif Gören, Şerif Sezer, Halil Ergün, Mustafa Alabora, Ünal Küpeli, Faik Çetiner, Sinan Çetin, Tuncel Kurtiz, Tarık Akan gibi dostları Zeki Ökten hakkında kısa konuşmalar yaptı.
Özgentürk’ün hazırladığı belgeselde olduğu gibi, dostlarının anlattıklarının ortak noktası rahmetli Zeki Abi’nin ‘eli sıkı’lığı üzerineydi.
Sonrasında da dostları kadehlerini, “Zeki, bu gece bütün içkiler senden” diyerek kaldırdı.
Konuşmaların ardından türkücü Ender Balkır, Zeki Ökten’in en sevdiği ‘Dağlar Seni’, ‘Sevemedim Kara Gözlüm’ gibi türküleri söyledi.
Çiçek Bar’ın müdavimleri üç yıl önce aynı gün aramızdan ayrılan Savaş Dinçel’i anmayı da ihmal etmedi.
‘MÜZİĞİN KALBİ’, İMÇ’DEN YILLAR ÖNCE NAKİL OLDU!
Sabah’ın sürmanşetten verdiği Mediha Olgun’un “Kurt kapanı mı, Unkapanı mı?” başlıklı haberini okuyunca, ‘durumdan vazife çıkarıp’ bu konuda bir şeyler de ben yazmak istedim.
Sabah’ın birinci sayfadan “Mediha Olgun’un Yazı Dizisi Sayfa 2’de” diye anons ettiği “Kurt kapanı mı, Unkapanı mı?”, ikinci sayfada habere dönüştü, ama olsun. Benim bu konuda bir şeyler yazmak istememin sebebi başka. Mediha Olgun’un özetle yazdığı şuydu:
“Unkapanı’nın ‘Kurt kapanı’ olduğu 1980’li yıllarda Harem’den otobüsten, Haydarpaşa’dan trenden inenler soluğu Plakçılar Çarşısı’nda alıyordu. Kimler çıkmadı ki oradan? Küçük Emrahlar, Ferdi Tayfurlar, İbrahim Tatlısesler.
Müzik CD’leri artık ‘sesli kartvizit’!
2010’un son günlerinde durum ne? Hâlâ köyünden, kasabasından albüm yapmaya gelenler var mı? Varsa başlarına ne geliyor? Bu yüzden soluğu İMÇ’de aldım. Gazeteciyim deyince baktım ki kimse konuşmuyor, ben de köyden gelen ve şarkıcı olacağım diye tutturan 35 yaşındaki bir şarkıcı adayı rolüne büründüm.”
Sabah muhabiri sonrasında ise ‘şarkıcı adayı’ olarak yaşadıklarını yazdı.
Evet, 2000’li yıllara kadar müziğin kalbi Unkapanı’ndaki Plakçılar Çarşısı’nda atıyordu, ama bu kalp yıllar önce nakil oldu!
Sektörün büyük şirketleri artık İMÇ’de değil, başka semtlerde.
İMÇ’de yıllardır ‘in’le ‘cin’in tek kale maç oynamasının sebebi, CD satışlarının 40-50 milyondan 10-15 milyona düşmesi değil, pazarın büyük oyuncularının orada olmaması.
Eskiden Türk basınının kalbinin attığı yer neresiydi?
Bab-ı Ali.
Medya, Cağaloğlu’ndan gideli yıllar oldu.
Nasıl ki bugün Cağaloğlu’na gidip, “Merhaba Bab-ı Ali. Ben gazeteci olmak istiyorum” diyen birinin çalacağı bir kapı yoksa, ‘Plakçılar Çarşısı’nın durumu da o.
Plak mı kaldı ki, ‘Çarşı’sı kalsın?
Evet, CD satışları dibe vurdu, ama öte yandan dijital satışlardan sektör ciddi paralar kazanmaya başladı. Çünkü müziği, tüketicisine ulaştıran araçlar değişti.
Eskiden taş plaklar, 45’likler, kasetler vardı. Onların yerini zamanla CD’ler aldı.
Şimdi de müzik; CD’lerden dijital ortama geçiş yaptı.
O yüzdendir ki son yıllarda şarkıcıların çoğu CD’leri artık ‘sesli kartvizit’ gibi kullanmaya başladı.