Bir tabutta gidelim

“Hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırana kadar” sözü sanki arabesk müziğinin babası Müslüm Gürses ve eşi ünlü sinema yıldızı Muhterem Nur için söylenmiş gibi... Gürses, geçen hafta geçirdiği bypass ameliyatı sonrası ölümün kıyısından dönerken Nur da eşini bir daha görememe korkusuyla sık sık fenalaştı. Yoğun bakımda olan eşi için sabahlara kadar dua eden Nur, eşiyle beraber ölmek istiyor ve “Eğer öleceksek ikimiz bir tabutta gitmeye razıyım” diyor.

* Müslüm Bey’den iyi haberler geliyor, son durumu nasıl?
Doktoru ‘Bugün dünden de iyi’ demiş. Cihazlardan biri çıkıyormuş. İnşallah önümüzdeki hafta yoğun bakımdan çıkar.

* Siz nasılsınız? Görme ve yürüme sorunu yaşadığınız söyleniyor...
Görme sorunum yok. Belim biraz rahatsız. Yürürken birine tutunmak zorunda kalıyorum. Yine ameliyat olacağım.

* Müslüm Bey’in yoğun bakımdayken yanına gidebildiniz mi?
Gidemedim ama ameliyatını yapan Bingür (Sönmez) Hoca dün odasındaki ekrandan onu bana gösterdi. ‘Müslüm bak Muhterem hanım, el sallar mısın?’ dedi. Baktım benim güzelim, elini kaldırıp sallıyor. Çok mutlu oldum. Sabahlara kadar dua ediyorum.

* Müslüm Bey’le aşkınız, bağlılığınız hep konuşulur. Siz neler söylemek istersiniz?
Aramızda sevginin ötesinde bir bağlılık var. Mezara kadar devam edecek. Bu dünyada tek başına kalırsa kurtlar sofrasında yem olur. Onun benden sonra yalnız kalmasından korkuyorum, ben de ondan sonra yalnız kalmak istemiyorum. Eğer öyle bir şey olursa tanrı ikimizi birden alır. Eğer gidersek ikimizin bir tabutta gitmesine razıyım.

* Kaç yıldır birliktesiniz?
1982’den beri beraberiz. 1985’te evlenmeyi ben teklif ettim. Hemen kabul etti. Beykoz’da iki şahitle sade bir nikâhla evlendik. Seneye ramazanda 30 yılı dolduracağız.

* Müslüm Bey günde 4 paket içtiği sigarayı hiç bırakmamış, değil mi?
Hayır, bırakmayı da hiç düşünmüyordu. Önce 2, sonra 4 pakete kadar çıktı. İki ay önce doktoru Deniz Şener ameliyat olmasının şart olduğunu söyledi. Müslüm ‘Hemen sigarayı bırakacaksın, ciğerlerin çok kötüymüş” dedim. Hastaneden gelirken bir tane içti, bir tane de evde içti. Bir daha içmedi. Herhalde ızdırap çekiyordu ama bana üzülürüm diye söylemiyordu. Ona bir şey olsaydı ölürdüm.

* Ameliyat öncesi aranızda nasıl bir konuşma geçti?
Açık kalp ameliyatı olacağını bilmiyordu. Vazgeçer diye koltuğunun altından gireceklerini söyledim. Doktor boş bulundu ve açık ameliyat olduğunu söyler söylemez bana baktı. ‘Muhterem Hanım kalk evimize gidelim öyle de öleceğim böyle de...” dedi. Ben de eve kaçmayı düşündüm ama sonra bir daha hastaneye gidersek ilgilenemezler dedim. “Olalım, Allah ne isterse o olur” dedim. Ameliyatı yaptırdık.

* Ameliyat sırasında fenalaştığınız doğru mu?
Onu öyle görünce çok fena oldum. Bir daha göremeyeceğim sandım. Eve geldim, durmadan hastaneyi aradım. Karaciğer ve böbreklerin cevap vermediğini söylediklerinde kötü oldum. Şimdi güzel haberler geliyor. Bu arada sağ olsunlar başta Tayyip Erdoğan olmak üzere düşünebildiğiniz ne kadar devlet adamı ve sanatçı dostumuz varsa arayıp moral verdiler.

* Fazıl Say’ın eşinizle ilgili yazdıklarını takip ettiniz mi?
Kendisine çok teşekkür ederim. Büyüklüğünü gösterdi. Demek ki, kendi sözlerinden o da memnun olmamış.

‘80 yaşında değilim’
“Durmadan beni 80 yaşında yazıyorlar. Ben gençlik hastası değilim. Genç değilim ama 80 yaşında da değilim. Yaşı olmayan ya da biraz yaşlı insan vardır. Çok forslu insanların yaşlarını kimse yazmıyor ama... Kimse benim nasıl bir hayattan geldiğimi sormuyor. Aslen Manastırlıyım, annem beni doğururken öldüğü için 2 yaşındayken teyzemler beni Türkiye’ye getirmiş. Türkiye’ye geldiğimde 10 sene önce ölmüş bir adamın üzerine benim hüviyetimi almışlar. Ben 5 yaşında okula gittim ama o yıl 11 yaşında göründüm. Bale ekibiyle yurtdışına çıkacaktım. O zaman da Üsküdar Nüfus Müdürlüğü’nde 4 - 5 yaş daha büyüttüler ama hâlâ yaşımı yanlış yazıp benim canımı acıtıyorlar? Sanatçılara bu yapılmamalı.’