06.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Seyirciyi nasıl bir film bekliyor?
Şükran Ovalı: Yılmaz Hoca’nın (Erdoğan) yedi yıldır üzerinde çalıştığı bir hikaye. Çok naif, 1970’ler Hakkari’sini anlatıyor. Bildiğiniz gibi, teyzelerinin hikayesi. Üç kız kardeşiz; Songül Öden ablamı oynuyor, ben ortancayım, Farah Zeynep Abdullah küçüğümüz.
Hem duygulanacağız, hem yüzümüz gülecek hem de kendimizden çok şey bulacağız. Ben öyle hissettim. Yılmaz Hoca’nın deyimiyle, sonrası seyirciye emanet! Umarım beğenirler. İçim rahat, iyi ki bu projede yer aldım, iyi ki bu kadroyla çalıştım.
Sizin projeden ne zaman haberiniz oldu?
Ş.O.: Aslında Yılmaz Hoca, 4-5 yıl önce bahsetmişti. Ama ne zaman hayata geçeceğini bilmiyordum. Sonra, “Döndük dolaştık, bak Şüko buradasın” dedi.
Fatih Artman: Beni de bir gün aradı ve “Köyceğiz’e gelsene” dedi. Gitmeden önce senaryoyu okudum, Yılmaz Erdoğan’ın kaleminden çıktığı belliydi. Çok da neşeli, eğlenceli bir karakter vardı.
Düşünmeye gerek kalmadı, dahil olmak istedim. Bir de biz Şükran’la eski dostuz, ‘Behzat Ç.’de birlikte oynamıştık. Çok kısa bir süre önce de kendi aramızda “Tekrar beraber oynayalım” diye konuşuyorduk. Hasretle bekliyorduk. O yüzden her şeyden önce bu film, bir hasreti bitirdi. Şükran’la oynamaktan çok keyif alıyorum.
Ş.O.: Ben de Fatih’i okul arkadaşım gibi hissediyorum. Hiç kopmadık. Hep onunla oynayabilirim.
Filmde kavuşamayan aşıkları canlandırıyorsunuz. Karakterinizden bahseder misiniz?
Ş.O.: Safiye, ailenin tek okuyup, yazan kızı. Babanın gözdesi. O da babasını çok seviyor, düşkün. Hayalleri olan ve ne istediğini bilen bir kız. Orada yaşıyor ama oraya ait hissetmiyor. Filmde de göreceğiz deniz tutkusu çok yüksek. Hatip (Fatih Artman) ziraat mühendisi, acayip samimi ve tatlı biri. Safiye’nin etrafında gördüğü adamlardan farklı. Antalyalı, şehirden geliyor, deniz görmüş, okumuş, kibar, zarif...
F.A.: Esasında filmin genelinde böyle tatlı ilişkisi olan karakterler var diyebiliriz...
Sette nasıl bir ortam vardı?
Ş.O.: Herhalde dünya standartlarında bir set kurdular dersem abartmış olmam. Yılmaz Hoca hiçbir şeyi es geçmedi,eksiksizdi her şey. Gerçekten üzerinde ilmik ilmik çalışılmış bir iş.
Yılmaz Erdoğan’la çalışmak neler kattı size?
F.A.: Keyifliydi. Çok şey öğretti. Hakikaten bu, bir ekip işi ve herkesin mutlu olduğu yerde hem mutsuz olamıyorsun hem de ortaya iyi şeyler çıkıyor.
Ş.O.: Bir insan oyunculukta da, yapımcılıkta da, senaryo yazmakta da çok
iyi olunca hata yapma şansın olmuyor. Bir de sette birine yaslanmak ve ona güvenmek oyuncu için çok önemli. Duygusal
insanlarız, o yüzden oyunculuk yapıyoruz.
O an elin ayağın titriyor, ne yapacağını bilmiyorsun. Tabiri caizse kuş gibisin. Sana her anlamda abilik, hocalık, arkadaşlık yapan birinin olması özgüven veriyor.
Her söylediğimiz şeyi önemsedi ve “Yanınızdayım” dedi. Bu çok kıymetli bir şey. Telaşımız yoktu, hepimizin içine
sinmesini bekledi.
‘Caner çok güçlü bir futbolcu’
Safiye, ailesi istemediği için sevdiği adamdan vazgeçip, başkasıyla evleniyor. Siz ilişkide ailenizin rızasının olmasını önemser misiniz?
Ş.O.: Tabii ki, aile her şey bence. Ama şanslıyım, biliyorum ki, öncelikleri benim mutluluğum ve ne hissettiğim. O yüzden ailemin karşı geldiği herhangi bir şey olmadı. Sağ olsunlar, bana güvendiler, ben de onları üzmemeye dikkat ettim. Ama Safiye’nin yerinde olsaydım, 1970’lerde Hakkari’de, dediğim dedik bir baba olsaydı, evet dinlerdim. Ki hâlâ öyle, baba atadır.
Rıza almak da önemli bence.
Filmi anlatırken heyecanlısınız ama bir yandan da aklınız sevgiliniz Caner Erkin’de... Sağlık durumu nasıl?
Ş.O.: Üzgünüm, üzgünüz ama umudumu kaybetmiyorum, o da öyle. Caner, çok güçlü bir futbolcu. O yüzden verilen süreden daha kısa zamanda ayağa kalkacağını düşünüyorum ve bunun için dua ediyorum. Destek olan herkese çok minnettarım.
işe göre tipi değişiyor
Gündeminizde bu film dışında neler var?
F.A.: Bu film dışında üç film daha yaptım. Bir de beş bölümlük ‘Son Destan’ adlı bir dizide oynadım, TRT’de yayınlanacak.
Ş.O.: ‘Familya’ devam ediyor. Ayvalık’taki çekimlerden dolayı ‘Ekşi Elmalar’ın diğer röportajlarına katılamadım. Allah’tan galaya gidebildim diyorum.
Rol için mi kilo verdiniz?
F.A.: Esasında uzun süredir böyleyim. İş odaklı tipim değişiyor.
Ş.O.: Fatih, oyunculuktarisk almaktan korkmuyor.
Bu konuda karşısındaki oyuncuya da cesaret veren biri.