Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dergilerin yaşaması önemli çünkü hayatımıza renk katıyorlar. İşte bu yüzden GQ Türkiye’nin ilk sayısının çıkması son derece sevindirici bir gelişme

Yeni bir dergi daha hayatımıza girdi, GQ Türkiye sonunda çıktı. Bu kadar heyecanlanmamın nedeni GQ Türkiye’nin de Vogue gibi bir Conde Nast dergisi olması ya da Türkiye’de bir erkek dergisi eksikliği olması değil. Türkiye’de dergicilikte uzun zamandır yapılamayan bir şey yapılıyor, müthiş bir ekip bir araya getiriliyor, masraftan kaçınılmıyor ve her dergicinin hayalini gerçekleştirme fırsatı tanınıyor. İşte bu yüzden dergicilikten gelen biri olarak çok heyecanlıyım.
Ekipte Begüm Soydemir, Ali Tufan Koç, Ceren Şehirlioğlu, Seda Ercan ve Eray Makal gibi birlikte çalışma şansım olmuş isimler var. Ebru Çapa, Kanat Atkaya, Tarık Bayazıt-Savaş Ertunç, Kaan Sezyum gibi güçlü kalemler de. Genel yayın yönetmeni televizyondan tanıdığımız Mirgün Cabas. Tabii dergide Neyyire Özkan etkisi de hissediliyor.
Gelelim derginin ilk sayısına. GQ Türkiye’yi oku oku bitmiyor. Tony Parsons’ın ‘Erkeklere hayat rehberi’ ve Yiğit Karaahmet’in parti izlenimlerine çok güldüm. Bir de moda tasarımcısı Tolga Turan’ın cool fotoğrafının yanına Ali Tufan Koç’un ‘Yüzündeki bir karışlık sakal, Istanbul Fashion Week’teki defile öncesi, annesinin ‘Noel baba gibi çıkma evladım’ ricasına uyup kısalttığı hali’ yazmasına. Londra’da yapılan moda çekimindeki çay-simit detayı da çok iyi.

Haberin Devamı

İlk sayısı olmuş
Kapakta Demet Evgar ve Didem Soydan birbirlerinden rol çalıyor. İlk bakışta Demet Evgar tek başına da yeter diye geçiyor içimden. Keşke Demet Evgar aynı ay başka bir dergiye daha kapak olmasaymış. Böyle bir ilk sayı heyecanı yaşanırken.
GQ Türkiye’nin ilk sayısı olmuş. Genelde ilk sayılar olmaz, 3-4 ayda ancak oturur. Sadece bir erkek dergisi değil, kadınların da okuyacağı ve öğreneceği çok şey var içinde. Mutlaka alın, okuyun. Dergiler yaşasın ve hayatımıza renk katsın.

HOŞ GELDiN GQ

iSiM BENZERLiĞi OLAMAZ MI?

‘Uçurum’ çok iyi bir jenerikle başladı. Daha ilk bölümden bir karakterin adına takıldı herkes, dizinin içeriğinden kimse bahsetmedi bile. Oysa dizi iddialı ve sürükleyici. Baştan sona izledim, Nur Serter adını duymadım. Herhalde ben kaçırdım derken RTÜK de dizide Nur karakterinin soyadının telaffuz edilmediğini açıkladı. Dizinin yapımcıları da gazete ilanında yanlışlıkla Nur Sertaç yerine Nur Serter yazıldığını açıkladılar, özür dilediler.
Eee, peki şimdi Nur Sertaç diye biri çıkıp “Bana nasıl fahişe dersiniz?” derse ne olacak? Tamam, Nur Serter kamuya malolmuş bir isim, bir milletvekili. Ama bir TV dizisinde isim benzerliği olsa ne olur, olmasa ne olur? Bu kadar büyütülecek, bu kadar alınganlık yapılacak bir şey var mı? Yapılacak daha önemli işler varken böyle bir duruma hiç takılmamak, üzerinde hiç durmamak, örnek olması gereken bir kişiye daha çok yakışmaz mı?
Bu hatanın bilinçli mi bilinçsiz mi yapıldığını bilemeyiz tabii. Ama TV dizileri için ne kadar büyük bir emek verildiğini biliyoruz. Böyle bir emeği sırf bir kişiye hakaret etmek için kimse boşa harcamaz. Ayrıca isim benzerliği olması hakaret edildiği anlamına da gelmez.
TV dizilerindeki karakterlerde birçok kişinin ismi geçiyor. Sırf kötü karakterlere mi bozulacağız? Eee, bunun filmlerde, dizilerdeki kötü adamların sokakta dayak yemesinden ne farkı kalıyor? Diziler kafa boşaltmak, dinlenmek, eğlenmek için. Bu kadar ciddiye alacak bir şey yok. Alınganlık yapmaya da gerek yok. Saygın bir milletvekilinin ismi dizide ‘kötü kadın’ olarak geçti diye kirlenmez. Çok şükür, gerçek hayatla dizileri ayırt edebiliyoruz.

Haberin Devamı

YABANCI KADIN VE AKSAN FURYASI

Haberin Devamı

Son zamanlarda yerli dizilerin hepsinde bir yabancı kadın ve dolayısıyla yabancı aksan söz konusu. Her şey ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin Caroline’iyle başladı. Sonra ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve Hürrem’in ‘Sülüman’ı geldi. Sonra da bu yabancı kadın ve aksan olayı her diziye sıçradı.
Şimdi de ‘Uçurum’daki Moldov aksanlı Türkçe’ye alışacağız. Dizilerle ilgili korkacak bir şey varsa, o da bu kulak dolgunluğumuz. İzleye izleye korkarım sonunda hepimiz birer Hürrem kesileceğiz.