Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

‘Balıketli olmak’ kimilerine göre istenmeyen bir durum kimilerine göre de bir başarı hikayesi olabilir.

Geçen haftalarda Dr. Mehmet Öz röportajı gazetemizde yayınlandı ve bu konu tartışıldı.

Dr.Öz’ün “Kadın, sıfır beden değil etli butlu olmalı” sözlerine ben de dahil, birçok diyetisyenden destek geldi.

Ben yıllardır bu konuya dikkat çekiyorum ve hep söylüyorum. Hatta 2009 yılında yazdığım ‘Afiyetle Diyet’ kitabımda da, “Herkes ince olmak zorunda değil. Sağlık için uygun kiloda olmak yeterli” diye yazarak, bu konudaki fikrimi belirtmiştim. Şimdi bir kez daha bu duruma şöyle açıklık getirmek isterim.

Haberin Devamı

Bireye özel hesaplanmalı

Pek çok diyetisyen meslektaşım ve benim ortak görüşümüz, ideal kilonun sadece boy uzunluğuyla ilgili olmadığı, gerçekçi kilo her bireye özel hesaplanmalı ve yağ oranına göre değerlendirilmeli. Bazı uzmanlarsa Öz’ün ABD’de yaşadığı için sürekli obez insan gördüğünden böyle bir açıklama yaptığını savunuyor.

24 Temmuz tarihinde benden görüş istendiğinde şöyle dedim:

“Herkes ince ve zayıf olmak zorunda değil. Çok zayıf olan kadınlara göre, hafif kilolu olanlar (obez değil) daha uzun yaşıyor, daha az hasta oluyor ve daha mutlu. Çok zayıf olmak sağlık göstergesi değil. Çok düşük yağ oranına sahip kadınlarda üreme problemleri görülebiliyor. Sağlık durumunuz iyi ve aktif bir egzersiz içindeyseniz 4 - 5 kg. fazlanız sorun olmaz.”

Ancak ben bu konunun siyah - beyaz kadar net olmadığını, her şeyde olduğu gibi bu konuda da ‘denge’ faktörünün bir kere daha büyük önem kazandığını düşünüyorum.

Balığın cinsi önemli

Balıketi, gri bir alanda, diğer bir deyişle bıçaksırtında bir kavram. Kendini balıketi gören ve ölçümleri yapıldığında, yağ oranı normalin üzerinde çıktığı için, aslında ‘şişman’ sınıfında olduğunu öğrenince şaşıran o kadar çok danışanım oldu ki…

Bilindiği gibi ‘bıçaksırtı’, belirsiz, tehlikeli bir duruma ramak kalabileceğini ifade etmek için kullanılan bir deyimdir.

O nedenle, balıketi olmaya ya da kalmaya çalışırken aslında hangi balıktan bahsettiğiniz önemlidir. İnce uzun bir balık olan zargana mı? Uskumru mu yoksa balina mı? Bu seçiminiz yani sizin için en doğru kilonun ne olacağının kriterini belirlemek sadece BKİ (Beden Kitle İndeksi) ile mümkün olmaz.

Haberin Devamı

Bu seçiminizde önemli unsurlardan biri de sizin gerçeklerinizin göz önünde tutulmasıdır.

Gerçekçi kiloyu belirlerken
Son beş yıl içindeki en düşük ve en yüksek ağırlık.
Kişinin daha önce yapmış olduğu diyetler.
Bireyin sosyal hayatı ve ekonomik durumu.
Bireyin sağlık durumu.
Bireyin aile öyküsü.
Bireyin yaşam aktivitesi ve egzersiz seviyesiyle tabii ki yaşı ve cinsiyeti belirleyici özellik taşır.
Daha önce yapılan diyetler gerçekçi kiloyu neden etkiler?
Danışanlarımı dinlerken üzerinde en çok durduğum ve tedavi planımı hazırlarken öncelik verdiğim konulardan birisi bu durumdur. Çünkü hem hedef rakamı belirlemek hem de bireyin önceki deneyimlerindeki duygusunu anlamak için ve aynı hataları yenilememek için bu konuyu çok gerçekçi buluyorum. Deneyimlerime göre birey hedefi belirlerken gerçekçi olursa ve bunu yüksek bir inançla yaparsa kendini daha iyi hazırlıyor.
Önceki diyetleri iyi anlamak hem duygu durumu hem de vücudun kas yağ ve su oranıyla birlikte ilerideki günlerin habercisi oluyor.
Eğer birey kas kaybederek kilo vermişse metabolizma yavaşlamış oluyor ve kilo vermesi daha zor ve uzun sürüyor.
Kişi bunu çok iyi anlayıp bu sürece hazırlanmazsa, başarısızlık kişiye daha büyük yük ve moralsizlik getiriyor. Çoğu zaman diyetten vazgeçmenin tek sebebi bu olabiliyor.
‘Gerçekçi ve kalıcı kiloda olup 3 - 4 kg. fazlayla hayata devam etmek mi, son 3 kilo için sürekli diyet yapıp aç gezmek ve stresle yaşamak mı?’ sorusunun cevabını çok iyi düşünmek lazım.
Bir kez daha söyleyeyim, herkes ince ve zayıf olmak zorunda değil...