Bel çevresi yani karın bölgesindeki yağlanma birçok kişi için ortak problemlerden biri. Peki bu konuda bildiklerinizi gözden geçirmeye ne dersiniz? Bel çevresi yağlanması kalp ve damar hastalıkları, inme, tansiyon ve diyabet gibi hastalıklar için de önemli bir risk faktörü. Elinize bir mezura alıp bel çevrenizi ölçtüğünüzde erkeklerde 94 cm’nin kadınlarda ise 80 cm’nin üzerindeyseniz tehlike çanları çalıyor demektir. Bel çevrenizin genişliğinin artması aynı zamanda iç yağlanma riski konusunda da en büyük faktörlerden biri. Öyle ki vücudumuzun gövde kısmında bulunan ve yaşamsal önem taşıyan organlarımızın çevresinde oluşan yağlanma birçok konuda tehdit oluşturabiliyor.
Elbette vücudumuzdaki tüm organlar ayrı önem taşıyor, fakat karaciğerin gördüğü fonksiyonlar nedeniyle çok önemli bir yere sahip olduğu unutulmamalı. Kendisi protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler ve ilaçların vücudumuzda işlem görebilmesinden sorumlu. Sağlıklı
Oxford Sözlüğü bu yılın kelimesini ‘brain rot’ yani ‘beyin çürümesi’ olarak belirledi. Sosyal medyanın kötü beslenme alışkanlıklarını etkilediği gerçeği karşısında; zihnimizi uyuşturan içeriklere uzun süre maruz kalma sonucu ortaya çıkan bu ‘çürümeden’ beynimizi nasıl koruyabiliriz? Sizlere 3 önerim olacak.
Gün içerisinde sosyal medyada geçirdiğiniz dakikaları düşünün… Neredeyse çoğumuzda günlük hayatın bir parçası olan bu süre, eğer saatler boyu sürüyorsa siz de beyin çürümesi yaşıyor olabilirsiniz. Sosyal medyada bitmek bilmeyen gezinme ve zihin uyuşturan içerikler nedeniyle endişeler devam ederken, Oxford Sözlüğü 2024 yılının kelimesini ‘brain rot’ yani ‘beyin çürümesi’ olarak açıkladı. Yaklaşık 40 bin kişinin oy kullanması sonucu belirlenen bu terim, zihni uyuşturan içeriklerle, sosyal medyada sonsuz kaydırmanın etkilerinin altını çiziyor, hatta bizlere bir uyarıda bulunuyor.
Hoş geldin aralık ayı, hoş geldin kış, güzelliklerle gel! Yeni yıla bir aydan az bir süre kalmışken bu aya kendinize yeni hedefler belirleyerek başlamaya ve yeni yıla sağlık dolu girmeye ne dersiniz? Kendinizi yenilemek, hedeflerinize yeniden odaklanmak istiyorsanız sizleri yeni bir terim ve akım ile tanıştırmak istiyorum. ‘Winter Arc’ kavramını gelin birlikte inceleyelim.
Bu terim aslında kışın kabuğuna çekilenler için bir meydan okuma. Sosyal medya trendi olan bu akım kahramanın bir zorlu dönemden geçerek kendini geliştirdiği ‘arc’ kavramından geliyor. Hedeflerimi tamamlayamadım demeden, tüm kış mevsiminin size ait olduğunu vurgularken kişisel gelişim, zihinsel dönüşüm gibi kavramlara odaklanıyor. Okumak istediğiniz kitapları, başlamak istediğiniz spor programını, ertelediğiniz aktiviteleri düşünün. Geç kalmış değilsiniz. Winter arc akımı 1 Ekim’de başlayıp 1 Ocak’a kadar devam ediyor üç ay sürüyor. Kendisi üç ay süren dönem içerisinde istediğiniz zaman başlayabileceğiniz bir meydan okuma. Kimisi bu üç ay
Bir besinin sihirli değnek etkisi olabilir mi? Mucize diye gösterilen bir gıda hemen kilo verdirir mi? Bunlardan biri sosyal medyada karşınıza çıkan ‘chia mucizesi’ ise size pek de iyi olmayan bir haberim var
Yeni yıla merhaba dememize yalnızca 1 ay kaldı... Yeni yıla yeni hedeflerle başlanır; diyet ve kilo verme isteği de genellikle bu hedeflerin başında gelir. Fakat hedefleriniz arasında hızlı kilo vermek varsa aman dikkat! Bir kez daha hatırlatayım: Kısa sürede verilen kilolar, sonrasında size fazlasıyla zarar verebiliyor. Elbette burada sosyal medyanın etkisinden bahsetmesek olmaz. Eminim çoğunuz sosyal medyada gördüğünüz ve beğendiğiniz yemekleri kaydetmiş veya bir yakın arkadaşınıza göndermişsinizdir. Bunlardan biri ‘chia mucizesi’ ise size pek de iyi olmayan bir haberim var. Son yıllarda tüketimi daha da moda hâline gelen chia hakkında birçok yerde doğru olup olmadığı bilinmeyen bir sürü bilgi bulunuyor.
Siz de bu süper gıda gibi görünen chianın yağ yakmayı artıracağına, hedeflediğiniz kiloya kısa sürede ulaşmanıza yardımcı olacağını
Tüm çocukların sağlıklı beslenebildiği bir dünyada yaşayabilmek mümkün mü? Bu soruya verebileceğimiz cevap “Evet” olmalı, fakat maalesef güncel veriler böyle söylemiyor. Oysa bazı sorunlar hepimizi ilgilendirmeli, özellikle de konu çocuklarsa... İşe en basit noktadan başlayalım, okul çocuğu beslenmesinden. Maalesef başımızı diğer yana çevirerek beslenme çantası boş olan, kahvaltısız okula gelen çocuklar sorununu çözmek mümkün değil. El birliği ile ses vermemiz gerek ki bu bir ulusal politikaya dönüşebilsin.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ydü. Her yıl 20 Kasım’da kutlanan Dünya Çocuk Günü, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin (UNCRC) yıl dönümünü işaret ediyor. Bu yılın teması ‘Geleceği Dinle’ olarak belirlendi. Her zaman söylediğim gibi kadınlar ve çocuklar geleceği besliyor, nesiller için önemli olan konularda seslerini yükseltiyor ve yetişkinleri daha iyi bir gelecek yaratmaya çağırıyor.
Bu soğuk havalarda yeterli ve dengeli beslenerek, vücudumuzun bağışıklığını koruyarak hastalıklardan kaçınmak çok önemli. Sıcak bir çorbadan sumak, kestane, D vitamini ve zerdeçala uzanan koruma kalkanı için öneriler.
Aralık ayına merhaba demeye yaklaşırken soğuk algınlığı, viral hastalıklar da kapımızı çalmaya başlıyor. Vücutta güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde yeterli ve dengeli beslenme yatıyor. Antioksidanı yüksek, mevsim sebze ve meyvelerinden oluşan rengârenk bir beslenme planı hem salgınlardan korunmak hem de daha enerjik hissetmek için yapılması gerekenlerin başında geliyor. Böyle zamanlarda içinizi ısıtacak, gönül rahatlığı ile tercih edebileceğiniz besinler ve önerilerimi paylaşmak istedim.
SICACIK BİR ÇORBA
Havalar soğudukça, sebzelerle dolu bir kâse sıcacık çorba gibisi yoktur. Çorbaya beslenme planınızda yer vermek hem sindirim sisteminizi destekler hem de daha uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Lezzet için zerdeçal gibi baharatlardan da yararlanabilirsiniz. Sebze çorbalarının
Stres, her gün milyonlarca insanı etkileyen problemlerin başında geliyor. Küresel raporlar Dünya genelinde stres seviyelerinin artışta olduğunu vurguluyor. IPSOS raporuna göre ülkemizde bireylerin yüzde 45’i, yani neredeyse her iki kişiden biri, son bir yıl içinde birden çok kez günlük hayatlarını etkileyecek derecede stresli hissediyor. Günümüz şartlarında stresten uzak bir yaşam elbette hiç kolay değil, fakat bu durum ile nasıl başa çıkılacağının farkında olmak ve süreci yönetmek kıymetli. Öyle ki düzgün bir şekilde yönetilemediğinde kronikleşen stres hem fiziksel hem de ruh sağlığı üzerine bir takım etkilere sebep olabiliyor.
Stres hormonları
Stres, etkisini hem yeme davranışlarını hem de vücut ağrılığı üzerinde gösterebilir. Akut stres durumunda bazı bireyler aşırı yeme davranışı gösterirken, bazıları ise iştahsızlık belirtileri ile karşı karşıya kalır. Fakat stres kronik hale geldiyse, glikoz metabolizmasında önemi olan ve böbreküstü bezleri tarafından salgılanan önemli bir hormon olan kortizol
Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz ilk günden bebeğinizin ikinci yaş gününe kadar geçen süreyi ifade eden ilk 1000 gün çocuğun hayatındaki en kritik dönemlerden. Yapılan çok yeni bir araştırmaya göre çocukların anne karnında ve yaşamlarının ilk yıllarında şeker tüketimlerinin sınırlanması, yetişkinlikte kronik hastalık risklerini önemli ölçüde azaltabiliyor.
Eğer geri dönüp çocukluğunuzun ilk 1000 gününü tekrar yaşayabilseydiniz neyi değiştirmek isterdiniz? Eminim ki aklınıza pek çok yanıt geliyor fakat bugün bu soruyu gelin beslenme yönünden ele alalım. Hayatın ilk birkaç yılının hem fiziksel hem de zihinsel gelişim açısından oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Peki, şeker tüketiminin bu süreçte nasıl bir etki yarattığını hiç düşündünüz mü? Aslında ilk 1000 gün kavramı çok da yabancı olduğumuz bir kavram değil; hamile olduğunuzu öğrendiğiniz ilk günden bebeğinizin ikinci yaş gününe kadar geçen süreyi kapsıyor. Bu