Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Sizinle dört yıldır Milliyet sayfalarında buluşuyorum, 16 yıldır diyetisyenlik yapıyorum, binlerce danışanım oldu, yazdığım kitaplar vasıtasıyla size ulaştım, hatta bazen alışverişte, tatilde, kuaförde bile beslenmeye dair merak edilen birçok konuda soruları yanıtlıyorum. Bu cevaplar bazen birbirinin tekrarı gibi anlaşılabilir. Hatta diğer meslektaşlarımın bilgileriyle de paraleldir. O nedenle bugünkü yazıma bir anekdotla başlayacağım.

“Dediklerimi yapana kadar”
Kişisel gelişimine meraklı biri, uzun yıllar yaşadığı ABD’de bir motivasyon ustasının (John Maxwell) tüm kitaplarını ve seminerlerini takip ediyormuş. Hatta bu pahalı seminerlere katılabilmek için ikinci bir işte bile çalışmış. Birkaç sene sonra seminerin kategorisi ‘kişisel gelişim’, ‘liderlik’, hatta ‘müşteri memnuniyeti’ de olsa, paylaşılan bilgilerin çoğunun birbirine benzediğini fark etmiş.

‘DiYETiSYENLER HEP AYNI  ŞEYLERi SÖYLÜYOR’
Arkadaşım da, “Ben bu seminerlere boşuna mı geliyorum? ” diye düşünmeye başlamış. Bir seminerin sonunda ‘Usta’nın yanına giderek, “Hangi konuda olursa olsun hiçbir seminerinizi kaçırmıyorum. Tüm kitaplarınızı da okudum. Siz genelde hep aynı şeylerden bahsediyorsunuz. Bu ne zamana kadar böyle devam edecek?” demiş. Mr Maxwell gülümseyerek, şu cevabı vermiş: “Sen benim dediklerimi yapana kadar.”
Ne kadar doğru. Birçok insan bilir, bildiğini söyler ve bunun yeterli olduğunu zanneder. Evet bilgi önemlidir, değerlidir. Ancak bilmek her zaman uygulamaya geçmeyi sağlamıyor. Bilgi bildiğimiz şeydir. Akıl ise bildiklerimizle ne yaptığımız. Anlatmak istediğim şey şu: Bizi başarılı ve mutlu yapan bilgi değil, eylemdir; yani harekete geçmektir.
Bu bölümü dünyaca ünlü satranç şampiyonu Garry Kasparov’un bir sözüyle bitirmek istiyorum. Kasparov, birçok insanın aynı satrançta olduğu gibi bilgileri iyi yerleştirmeye çalıştığını söylüyor ve ekliyor,“Satrançta, başarıyı iyi yerleştirmek değil, ‘hamle’ kazandırır.”

İYİ BESLENMEYE BAŞLAMAK İÇİN
- Pazartesi gününü beklemek,
-Önce spor salonuna kaydolmayı planlamak,
-Arkadaşınızı veya eşinizi bu konuda ikna etmeye çalışmak,
-“İşlerim çok yoğun” mazeretinden kurtulmak,
-“Ben aslında böyle de güzelim ve kendimle barışığım” mazeretinin hiç de inandırıcı olmadığını kabul etmek,
-Diyet yapmak için market alışverişini bahane etmek zamanı değil, HAREKETE GEÇME zamanıdır.
Tek ihtiyacınız ‘harekete geçmek’.


DİYET LÜKS DEĞİL
Çoğumuz sağlıklı beslenmeyi, kilo vermek veya bir hastalığın tedavisi için ‘diyet’ yapmayı, egzersize başlamayı, kendine daha fazla zaman ayırmayı bazen çok gizemli hatta belki de lüks olarak kabul ederiz.
Aslında bilinçli beslenme fikri bir lüks değil, aksine bilinçli beslenmemek gibi bir lüksümüz yok. Özellikle, fazla kilo sonucu olabilecek kalp sorunlarını, diyabet, yüksek tansiyon, obezite, kanser gibi gerçekten sağlığı tehdit eden ve yaşamı zorlaştıran hastalıkları düşündükçe.
Kanserin beslenme bozuklukları ile olan ilgisi artık herkes tarafından biliniyor. Daha önceki yazılarımda 7 Kasım 2009 tarihinde Ankara’da katıldığım ‘Kanser ve Beslenme Sempozyumu’nda bu konuyla ilgili paylaşılan bilgileri hem bu sayfalar, hem de aylık bültenimiz vasıtasıyla size aktarmıştım.
Bu hastalıkların artık çocuklarda da görülmeye başlaması çok üzücü. O nedenle ailelerin bu konularda önce kendilerinin bilinçlenmelerinin, sonra da çocuklarına örnek olarak ve ışık tutarak bu hastalıkları önlemeye çalışmalarının zamanının geldiği bir gerçek. Zaman; harekete geçme zamanıdır.

KÜÇÜK ŞEYLERİ KÜÇÜMSEMEYİN
Dünyanın en uzun yolculuğu ‘ilk adım’la başlar. Bu, sizin ölçülü beslenme programını uygulamaya başlamanız için de geçerlidir. Küçük küçük adımlar bile olsa, ufacık bir değişim uzun vadede önemli sonuçlar getirir.
Bir avuç ay çekirdeği, günde 10 küp şeker veya diyet yapmak ve sağlıklı beslenmek amacıyla hazırladığınız salatanıza eklediğiniz iki kaşık zeytinyağı. Ne kadar küçük değil mi? İnanır mısınız, 200 kalori değerindeki bu gıdaları her gün azaltmakla, ay sonunda yaklaşık bir kilo, yıl sonunda da 10-12 kilo kaybetmiş oluruz.
Böyle küçük şeylerle çok önemli sonuçlar alınması üzerine şöyle düşünüyorum:
“Gerçekten küçük bir şey var mı?”

OBEZİTENİN ARTÇI ŞOKLARI
RUH HALİ
-Depresyon
- Kendini beğenmeme

BEYİN
- Beyindeki basıncı artırıp baş ağrısı ve çift görüş

AKCİĞER
- Uyku apnesi
- Astım
- Nefes almada zorluk, kesik kesik nefes alma problemi

KALP VE KAN DAMARLARI
- Yüksek LDL (kötü huylu) kolesterol
- Düşük HDL (iyi huylu) kolesterol
- Yüksek trigliserid seviyesi
- Yüksek kan basıncı
- Kanın pıhtılaşmasında anormallik
- Kan damarlarına zarar veren kronik inflamasyon

SİNDİRİM SİSTEMİ
- Reflü
- Kabızlık
- Safrataşları
- Karaciğer yağlanması

KEMİK VE EKLEMLER
- Kalça çıkığı
- Blount hastalığı (dizlerde eğrilik)
- Düztabanlık
- Fazla kilodan dolayı ayaklar, dizler, kalça ve sırtta meydana gelen ağrılar

TİP 2 DİYABET
- Vücudun yeterli insülin üretememe veya kullanamama durumu

ERKEN ERGENLİK DÖNEMİ
- Kızlarda, polikistik over sendromu, hormon seviyelerindeki değişikliğe bağlı olarak adet kanamalarında düzensizlikler ve çene, göğüs, karın çevresinde meydana gelen aşırı kıllanma