Aslında çoğunlukla “Başarı diyet listesinin veya diyetisyenin değişmesiyle gerçekleşir” diye düşünülüyor ama çözüm bu değil. Bireyin alışkan-lıklarının değişmesi tek çözüm. Umarım bu hikayeler size yol gösterici olur, bazen küçücük bir değişim tahmininizden çok daha büyük kapıları açacak bir hazine olabilir
34 yaşındaki L.M.’nin vermek istediği epeyce kilosu vardı. Bu sürece başlamaya karar vermek kendisi için ne kadar kolay olmadıysa da, süreci devam ettirmek de o kadar kolay değildi. Vermek istediği 45 kilo vardı. Kendisine tanıdığı süre bir seneydi. Bu uzun soluklu süreçte danışanın psikologumuz ile motivasyon kaynakları üzerinde çalışmasının ayrı bir önemi oldu.
Danışan hem daha önceden gelmediği kilolarda kendisini görmesinin mutsuzluğunu ve umutsuzluğunu yaşarken, bir yandan da süreçte ayakta kalmak, hedefine ulaşmak için oldukça ısrarcıydı. Çünkü artık yakın çevresinin kendisinden beklentilerini karşılamak istiyordu. Öncelikle eşi kendisinin eski zamanlardaki kilosuna düşmesini heyecanla beklerken, danışan da artık eşinin bu arzusunu yerine getirmek istiyordu. Kiloyla ilişkileri aralarında epeyce sıkıntılı hale gelmişti. Kilo, yaşamlarını kısıtlayan bir faktördü. Danışan için yürümek bile sorun olduğundan, eşiyle beraber yapabildikleri aktiviteler çok sınırlıydı. Eşi bundan şikayetçiydi, danışan da artık eşine hak veriyor ve onun için harekete geçiyordu. İlişkilerinde hem kendisi, hem de ilişkileri için çaba sarf etmeye hazırdı. Bu ısrarı ve motivasyon kaynaklarını belirlemek, danışanı hedefine ulaştıran en önemli iki faktördü.
Danışan diyet programına devam edebilmek için, bir sene içerisinde her ayın ilk cumartesi akşamını kendisine özel gün olarak belirledi ve o günlerde istediği her şeyi yemeye karar verdi. Burada önemli bir faktör vardı, sadece bir günü kendisine ‘serbest’ gün ilan edebilirdi. Bunu da 12 ay boyunca başardı. Bu küçük molalar danışanı bezdirmektense, motivasyonunun daha da artmasını sağladı, 12 ayın sonunda 45 kilo verdi. Bu sayede, danışan diyeti topyekun bırakmak yerine, arada küçük molalar alarak başarabildiğini deneyimledi ve vazgeçmememin kendisi için etkili yollarını öğrendi.
“Egzersiz Israrımdan vazgeçtim”
29 yaşında olan Y.D., uzun zamandan beri çok istediği kiloya inmek için çaba vermeye hazır olduğunu ve bunun için de kliniğimize geldiğini belirtti. Oldukça yoğun bir iş yaşamının olmasını, kendisi için hem olumlu durum, hem de olumsuz bir durum olarak tanımladı. Olumlu, çünkü gün içerisinde yemekle ilgili çok fazla düşünmeye fırsatı olmuyor. Olumsuz, çünkü ara öğünleri unutabiliyor ya da geç saatlere kadar iş yerinde kaldığında yiyebileceklerinin sınırlı olmasından rahatsız oluyor.
Bu kadar yoğun bir iş temposu olan danışan, beslenme konusunda kendisini son derece disipline edebildiğini paylaşmıştı. Bunu, her hafta düzenli verdiği kilolardan anlamak mümkündü. Ancak, egzersiz konusu, sorun yaratıyordu. Egzersiz yaparsa daha hızlı kilo verebileceğini bildiği halde, egzersizi sevmediğini ve hayatına dahil etmesinin çok zor olduğunu düşünüyordu. Egzersiz, onun için zaman kaybıydı, arkadaşlarıyla birlikte olacağı zamanlar yerine, tek başına spor salonuna gitmek cazip gelmiyordu.
Seanslarda, bu ikilem üzerinde duruldu. Amaç danışanın bir karar vermesi, o kararın sorumluluğunu alıp, ona göre davranmasıydı. Her iki kararın olumlu ve olumsuz yanları üzerinde konuşuldu. Danışan önceliklerine göre olumlu ve olumsuz tarafları değerlendirdi, bir karar verdi. Egzersizi spor salonuna giderek değil, gündelik yaşamına dahil ederek yapacaktı.
Böylece, arabasını daha az kullanır oldu. Yürü-meyi tercih etti, toplu taşıma araçlarını daha sık kullanmaya başladı. Yürüyen merdivenler yerine, merdivenleri çıkmayı tercih etti. Hafta sonları keyif yürüyüşleri yaptı. Böylelikle, düzenli egzersizi hayatına sokma zorunluluğunu artık hissetmedi. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra, yaşamına küçük hareketleri de katarak, hem egzersiz oranını, hem de kilo verme hızını artırdı. İki ayın sonunda istediği kiloya, motivasyon kaynaklarını kullanarak ulaştı.