Günseli Önal

Günseli Önal

gonal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Seviyorum masalları. Büyüdüğümüzde acı verecek gerçekleri, parlak ambalajlardaki şeker tadında kaydediyor zihnimize, çocukluğu-muzun masumiyetinde.
Tıpkı, “en güzel kadın” olma hırsıyla her şeyi yapan üvey annesinin, masum, güzel, iyi kalpli prensese baktığında, ne kadar yaşlı, çirkin ve kötü olduğunu görmesinin acı verici olduğunu anlamamızı sağlayan “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” gibi. Masaldaki, sadece “gerçeği” gösteren ve “Ayna ayna, söyle bana. En güzel kim?” diye soran kraliçeye prensesin görüntüsünü yansıtan, yaşlı ve  çirkin olduğu gerçeğini yüzüne tokat gibi  vuran “sihirli ayna”-nın, aslında “başkası” olduğunu bilmemiz gibi...

En estetik tokat
Tek başınayken dingin olduğumuzu, başkasının varlığının ve bakışının bizi nesneye indirgediğini  gören ve “Cehennemdir başkaları” diyen?Sartre, kendimize bir başkasının gözlerinden bakmanın bazen ne kadar acı verici olduğunu vurguluyor olmalı.
Radikal gazetesinden Perihan Mağden’in aynaladığı “gerçek” karşısında kudurduğunu söyleyen Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün, “Bu defa çok öfkelendim” başlıklı pazar yazısı anlamlıydı. NTV’deki konuşması-nı eleştirirken konunun dışına çıkarak, “Alt dişleriniz (konuşurken fırtlayan) felâket durumda! İzmir’in varoşlarında ortodontinin nimetlerinden yararlanamayıp düzgün bir alt sırayla taçlandırılmamış olabilirsiniz. Ama profesyonel DİŞ TEMİZLETME diye bir hakikat var” diyen Mağden, çok kızdırmış. Meditasyonla sakinleşen Özkök,  neden bu denli öfkelendiğini  aynaya bakınca anladığını yazmış:
“Radikal’in arka sayfası doğru söylüyordu. Allah kahretsin, yazdığı şey doğruydu. Bu kadar estetiğe düşkün bir insan için affedilmez bir şeydi. Anladım ki, gerçek acıtıyor. Fen­a halde acıtıyor.” 

Arka sayfa güzeli
Bu keyifli pazar yazısını okurken, Mağden’in attığı tokata karşılık, Özkök’ün başka bir tokatla karşılık vermediğini düşündüm önce. O da, Mağden’in canını acıtacak şekilde bir karşılık verme yoluna gidebilirdi. Bunu yapmadı.  Atılan tokata karşılık diğer yanağını çevirdiğini düşündüğüm için de hoşuma gitmişti yazısı.
Aslında, adını söylemeyip, onu “Radikal’in arka sayfası” diye anması da sıkı bir tokattı. 

Başbakan’ın yanağı
“Öfke de bir hitabet sanatıdır” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, sık sık kullandığı bir cümle var: “Yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz. Bir yanağına vur, öbür yanağını çevirsin, öyle yanak bizde yok.”
İncil’de geçen, “bir yanağına tokat yiyen Hazreti İsa’nın, tepki vermek yerine, sessizce diğer yanağını çevirdiği” inancının arkasında yatan şey, koyunluk mu,  zayıflık mı? Bence değil.
Birisi, “olumlu” bulduğumuz, bize yarar sağlayan davranışlarda bulunduğunda, onu sevdiğimizi söyleriz. Çünkü, onayladığımız davranışlarda bulunmuştur. Kimliği, kendimizde beğendiğimiz kimliğe paraleldir. Bu bencilliği, sevgiyle karıştırırız. Oysa, bizi mutsuz edecek veya zarar verecek bir şey yaparsa, o kişiye karşı kırgınlık, kızgınlık, hatta nefret hissederiz. Birisi bizi mutsuz eden bir şey yaptığında, bizi öfkelendirenin aslında kendi zayıflığımız olduğunu görüp, diğer yanağımızı çevirir, beklemediği bir tepki verirsek, ne olur peki? Olumsuz bir tepki bekleyen kişi, yaramazlık yapmış bir çocuğun isyankar haklılığı gibi, kendini bizden daha da nefret etmeye hazırlamış şekilde beklerken...
Beklediği olumsuz karşılığı vermediğimizde, bize karşı hazırlamış olduğu tepkisi boşlukta kalır. Bu boşluğun değeri, eğer tek başına, müdahalesiz değerlendiri-lebilirse, o kişinin “aynası” olacağı gerçeğindedir.
“Diğer yanağı çevirmek” anlayışının altındaki, teslimiyet değil, son derece gelişmiş bir kişisel disiplindir. Duygularımıza teslim olmadan ve kendimize zarar verilmesine izin vermeden, karşımızdaki kişinin kendi gerçeğini ve içindeki ışığı anımsamasıdır esas amaç. Bu olduğunda, koşula bağlanmamış olan bir sevgi açığa çıkar.