Günseli Önal

Günseli Önal

gonal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

The Times’ın “sarışın” muhabiri Janice Turner, “türbanlı ilk first lady” olarak tarihe geçen Hayrünnisa Gül ile röportaj yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşinden “Türkiye’nin en tartışmalı kadını” diye söz eden Turner’ın, “Kışkırtan kumaş” başlığıyla yayımlanan röportajındaki iki unsur, ilk anda “Ne ilgisi var?” dedirtiyordu insana.
Bunlardan ilki, “Laikler sizden korkuyor” diyen Turner’a, Gül’ün İngilizce olarak “Siz benden korkuyor musunuz?” diye sormasıydı. İlk okuduğunda insan, “Dünyadaki demokratik ve laik tek İslam ülkesindeki laikleri endişelendiren türban, bir İngiliz kadınını niye korkutsun?” diyor. Henüz 14 yaşındayken 30 yaşındaki bir erkeğe eş olarak uygun görülen, bir yetişkin olamadan tesettüre girip eş, anne ve ev kadını olan Gül’ün bu sorusu, Turner’ı da şaşırttı mı acaba?
Turner, Gül’e ne yanıt verdiğini yazmamış ama bu konudaki düşüncesini yazısında dile getirmiş:
“Batılı, seküler bir feminist olarak, türbandan nefret ettiğimi söylemeliyim. İngiltere’deki tesettürlü giyinmiş 8 yaşındaki Müslüman kız çocuklarını gördüğümde kızgınlık ve çaresizlik hissediyorum.”
Belli ki, Turner bu soruyu  sadece “Laik Türkler” adına yöneltmemiş. Kız çocuklarını doğal gelişimlerine bırakmayıp, seçimlerini bir yetişkin olarak yapmalarına fırsat vermemek için, daha küçücükken onları “olmasını istedikleri kadın” kalıbına döken anlayış karşısında duyduğu tepkiyle, kendi korkusunu da dile getirmiş.

Türban ve sarı saçlar

“Ne ilgisi var?” dedirten ikinci unsur da, konuya kişisel özgürlükler çerçevesinden yaklaşan Gül’ün, “Ben sizi sarı saçlarınız var diye yargılamıyorum” diyerek yaptığı analoji. Türbanı, politik ve dini çerçeveden çıkarıp, dış görünüme indirgemesi...
“Ben başımı örtüyorum, beynimi değil” klişesiyle demokratik düşünmeye alışkın beyinlerde “Bu benim özgür seçimim” karşılığını tetikleyen Gül’ün, kendi “türbanı” ile İngiliz gazetecinin “sarı saçlarını” karşılaştırması, biraz düşününce çok anlamlı geliyor.
İki farklı şeyin aradaki benzerliğin vurgulanması amacıyla karşılaştırılması yöntemi olan analoji, gizlenen veya açıkça ifade edilmeyen gerçek niyeti  açığa çıkarıyor. “Türban” ile “sarı saç” karşılaştırması da, “başkalarının olmasını istediği kadın”ın gözünden, “kendisi olan” bir kadının nasıl göründüğü hakkında fikir veriyor.
Bu analojide “türban”, bedeninin arzularını ayıp ve günah olarak görüp, beğenilme dürtüsünü bastıran, doğasına direnen kadını, “sarı saç” ise bedeniyle ve seksüel arzularıyla barışık, cinsel zevk yaşamaya ve yaşatmaya istekli, doğasıyla uyumlu, özgür, saçı da fikirleri gibi açık olan kadını simgeliyor bana göre. Gül “sarı saçları”ndan dolayı yargılamadığını belirttiği Turner’a, kendince “Seçimini doğru bulmuyorum” diyor. “Yargılamıyorum” derken, yargısını açıkça ifade ediyor.

Haberin Devamı

İngiliz polisinin çaresizliği
Devletin, “yetişkinin inanç özgürlüğü” ile “çocuğun doğal gelişimini ve özgür bir birey olarak yetişmesini sağlama” görevi arasında bulmak zorunda olduğu denge, birçok Avrupa ülkesi gibi İngiltere’yi de zorluyor. “Benim inancım ve geleneklerim böyle, karışamazsın” diyen grupların karşısında, bireysel özgürlüğü koruma görevinden taviz vermek istemeyen İngiliz yetkilileri en çok zorlayan konulardan birisi de, yıllardır Afrika ve Ortadoğu kökenli göçmenlerde yaygın görülen kadın sünneti.
Kız çocuklarının klitoris ve cinsel organlarının diğer bölgelerini kestirenler, bunun kızın cinsel isteklerini ehlileştirdiğine ve namusunu koruduğuna inanıyor. Uzmanlar da, bunun fiziksel ve ruhsal açıdan ömür boyu süren sağlık sorunlarına yol açtığını söylüyor. 

Son çare ihbarcıya ödül vermek...

Yetkililerin engelleme çabalarına rağmen sünnet, Britanya’da giderek büyüyen bir problem. Yasalara göre kadın sünneti yapmak ve organize etmek 14 yıl hapis cezası olan bir suç. Ancak, şimdiye dek kimse bu nedenle hapse atılmamış. Polis 66 bin kızın risk altında olduğunu tahmin ediyor. Londra’daki hastane ve kliniklerde sünnet mağdurlarını tedavi eden ve polisle işbirliği yapan  Comfort Momoh, her yıl 400-500 kızın kendilerine geldiğini söylüyor. Göçmenlerse, yaz tatillerinde kızlarını yurtdışına götürüp sünnet ettiriyor.
Ülkenin en büyük polis gücü olan Londra Metropolitan Polisi, son çare olarak, Temmuz 2007’de başlattığı kampanyayla, “operasyonu” ihbar edenlere 40 bin dolar (yaklaşık 48 bin YTL) ödül vereceğini açıkladı.