iDEALiSTTiM REALiST OLDUM

Bu sezon ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisinin kadrosuna katılan Deniz Uğur, tiyatroda ‘Huysuz Müzikali’nde genç bir servet avcısını canlandırıyor. Uğur, şubat ayında ise nişanlısı Orçun Benli’nin yönettiği ‘Gulyabani’ adlı filmle sinemaseverlerin karşısına çıkacak.
Ona göre, tiyatro yapmak herkesin harcı değil. Müzikalde ‘Femme fatale’ bir kadını oynayan Uğur, yeniden tiyatro sahnesinde olmaktan çok memnun; “Kiri pası üzerimden atıp, yeniden ışıldadığımı hissediyorum” diyor.

‘Huysuz’ müzikalinde oynadığınız Madam Biju, genç bir servet avcısı. Çıkar ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
‘Huysuz’daki Madam Biju, bütün zaafları fazlasıyla ortada olan, bu yönüyle adeta naif diyebileceğimiz komik bir femme fatale. Bir davranış bilimci bana şunu söylemişti: Hayatta bütün ilişkiler menfaate dayalıdır, hatta manevi çıkarlar maddi çıkarlardan daha büyüktür. Örneğin, karşımızdakinin bize verdiği manevi hazla da büyük bir menfaat elde ediyoruz aslında.

Peki, oynarken rahatsızlık duyduğunuz bir karakter canlandırdınız mı hiç?
Bir oyuncu; seri katili bile oynasa o karakterde sevilecek, empati yapılacak bir şeyler bulmak ve onu ‘insan’ kılmak zorunda. Canlandıracağınız karaktere düşman olamazsınız. Yoksa oynayamazsınız.

“Hedeflediğim her şeye ulaştım”

“Konservatuvara hazırlanırken şuursuz hayalperestin tekiydim” demişsiniz. Zamanla neler değişti?
Realist oldum.

O yıllarda hayalleriniz neydi?
Gerçeklerle örtüşmeyen hayallerin bir anlamı ve değeri yok. Ulaşılabilir hayaller kurmayı öğrendiğimden beri hedeflediğim her şeye ulaştım, ulaşıyorum da. Önemli olan bu.

Yeniden tiyatro sahnesinde olmak ne hissettiriyor?
Kiri pası üzerimden atıp, yeniden ışıldadığımı hissettiriyor. Tiyatro sahnesinde var olmak herkesin harcı değildir, tiyatro er meydanıdır. Bu da ayrıcalıklı bir duygu.

Tiyatro dışında hayli yoğun bir gündeminiz var.
Öyle. Cinedergi ve Medyafaresi’nde yazarlık yapıyorum, ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisinde oynuyorum, çocuklarımın huzurlu ve mutlu olup, iyi yetişmeleri için çabalıyorum. Daha ne olsun?

BiRLiKTE ÇOK EĞLENiYORUZ

İlgili bir anne olduğunuzu biliyoruz. Çocuklarla nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Çalışma saatlerimi çocuklarıma göre programlayıp, onlarla baş başa geçireceğim saatleri aksatmamaya özen gösteriyorum. Hafta içi çekim yaptığımız platolardan okula kaçarak, hafta sonu da evde bir araya gelerek oynadığımız bize özgü oyunlarımız ve ritüellerimiz var. Birlikte çok eğleniyoruz. Güler yüzlü, mutlu çocuklar yetiştirebildiğimiz için huzurluyum.

Çocuklar vakit geçirmek dışında, neler mutlu eder sizi?
Doğanın, yeşilin, mavinin içinde olmak beni çok mutlu eder ve o dinginlikte şifa bulduğumu hissederim hep.

“ORÇUN’UN PERFORMANSI MÜTHiŞ”

Nişanlınız Orçun Benli’nin yönettiği ‘Gulyabani’ vizyona girmek için gün sayıyor. Orçun Benli nasıl bir iş çıkardı sizce?
Filmi 15 günde çekerek müthiş bir performans gösterdi bence. Üstelik filmin büyük bölümü gece geçiyordu, yaz mevsimiydi ve geceler sadece yedi saat sürüyordu. Duyan kimse inanamıyor buna.
‘Gulyabani’, korku komedi türünde esaslı bir yapım oldu. Türkiye’de ilk kez bir korku karakteri ete kemiğe büründürüldü. Bu filmde özel bir emek var. Sinema meraklılarına mutlaka izlemelerini tavsiye ederim. 28 Şubat’ta vizyona giriyor.

Çekimlerde neler yaşadınız?
Bazen korktuk, bazen heyecanlandık, bazen eğlendik. Çok yorulduk ama yaptığımız işi çok sevdik. O dünyalar güzeli ormanda (Belgrad) olmayı da...

Filmde siz ‘Güneş’ karakterini oynuyorsunuz. Filme nasıl hazırlandınız?
Ben yazım aşamasından beri projenin parçasıydım; o yüzden de adım adım her aşamasına hakimdim.
Spor yapıp, form tutmak ve canlandırdığım ‘Güneş’ karakteriyle ilgili (nasıl giyinir, nasıl hareket eder, nasıl konuşur, nasıl araba kullanır vb.) detaylı bir hazırlık süreci geçirme şansım oldu.
Güneş; aslan burcu, lider ruhlu bir karakter. Duygusal zaaflarının üzerine çıkmayı başarmış, güçlü, cesur bir kadın. Aynı zamanda sevdiklerine karşı korumacı ve anaç bir tavrı var.