Cadde"İlk aşkımı lise birde yaşadım"

"İlk aşkımı lise birde yaşadım"

03.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"İlk aşkımı lise birde yaşadım"

İlk aşkımı lise birde yaşadım



Renkli dünyanın zirvedeki isimleriyle yaptığım sohbetlere ara vermiştim. Bugünkü konuğum güzel, zeki, atak, hırslı, benim gibi Aslan burcu olan Deniz Akkaya. Onu elimden geldiğince sıkıştırdım ama iki Aslan karşı karşıya olunca ikimiz de zorlandık. Deniz’le son günlerin gözde mekanı Ritz Oteli’nin altındaki Chocolate’da buluştuk. Sohbeti beğenecek misiniz bilmem.

DA-3 Ağustos 1977, İstanbul doğumluyum. Babam uzakyol kaptanı olduğu için bir sürü yol katettik. Mersin’den Almanya’ya kadar uzanan bir okul yaşamım oldu. Semiha Şakir Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Amerikan Dili ve Edebiyatı’na girdim. 3. sınıfta kaydımı dondurdum. Amerikan filolojisi yerine edebiyatımızı okusaydım daha iyi olurdu aslında. Bu bölüm bana vizyon kattı tabii ama edindiğim hiçbir bilgiyi şu anda kullanamıyorum. Anneme sözüm var; üç yıl sonra okulu mutlaka bitireceğim.

DA-Öyle her hafta yemeklere giden
ve çok görüşen bir aile değiliz. Ben onlardan kopuğum. Tip ve karakter olarak kendine has bir insanım. Evcimen değilim ve evde misafir ağırlamayı sevmiyorum. Çok fazla paylaşamıyorum. Ama özel günlerde ziyaretlerine gidiyorum. Oruç tutar, "Allah gördüğüm günleri eksik etmesin" diye dua ederim.

DA-İlk kez size söylüyorum; benden
3 yaş büyük, Rigel adında bir ablam var. Ama bazen tek çocuk olup tüm sevgilerini bana vermelerini isterdim. Egoistçe birşey tabii. Ablam, annem gibi bir kadın. Bekar ve ağırbaşlı. Babam Muzaffer bana daha düşkündür. Çalışkanlığımı babamdan, okumaya düşkünlüğümü de annem Dinemyis’den almışım.

DA-Sivridilli değilim, çok dürüstüm. 1997’de Best Model seçildikten sonra farklı bir dünyaya girdim. Her şey değişti. İkiyüzlü ve dalkavuk insanları sevmem. En yakınım bile olsa hatasını yüzüne söylerim. Bu nedenle insanlar beni sivridilli, patavatsız görebilirler.

DA-Okumayı, kendimi yetiştirmeyi seviyorum. Bürokrat düzgün bir aileden geldim. Benim şansım bu.

DA-Var. Yeni jenerasyondan Tuğçe Kazaz mesela. Selin Toktay çok farklı gösterilmeye çalışılsa da tarzı olan bir insan. Şimdi yine bu sözlerimin ardından konuşacaklar. Ama cevap vermek istemiyorum. Kimseyle bir alıp veremediğim yok. Geçmişte konuştuğum için de çok pişmanım.

DA-Lise 1’deydim. Gitar çalan bir çocuk vardı, çok yakışıklıydı. Bütün kızlar ona, o ise bana hayrandı. Ama gerçek anlamda aşkı mankenliğin ilk yıllarında tattım,
o kişi erkeğim oldu. Hâlâ dostuz ama kendisi nişanlı
olduğu için adını veremiyorum.

DA-Ben hep mutsuz bir çocuktum. Ama ailemden değil, yapımdan. Lisede erkeklerden farkım yoktu. Annem hep okula çağrılırdı. Notlar iyiydi ama devamsızlık yapıyordum. Disiplin Kurulu’na verilmekten kılpayı kurtuluyordum. Sıkıntım, kendimi arkadaşlarımdan farklı hissetmem ve onlarla paylaşacak hiç bir şeyimin olmamasıydı.

DA-Defalarca. Üstelik annem ve babam götürdü. Doktorlar bir sorunum olmadığını, hiperaktif bir yapıya sahip olduğumu söylediler. İçimdekileri dışa vuramıyorum. Mesela çok zor ağlayan bir insanım.

DA-Asla.Yalnızca kendimi çok
özel hissediyorum. Hayatıma giren her insanı etkileyen bir tipim ben. Züppe değilim. Öyle olsa insanlarla
iç içe olmak için televizyon programı yapar mıyım? Ayrıca bu farklılığı üstünlük olarak algılamayın.
Bazen kendimi anlaşılmaz,
aşağılarda hissettiğim de oluyor.

DA-Annem ve babam asla sevgisiz değildirler. Çerkezdir onlar. Çerkezler ailelerine fazla düşkünlerdir. Sadece ben çocuk olarak kendine özgüydüm. Öğretmenlerimin okul yıllarında baskıları çok olurdu. Örneğin; solağım, zorla sağ elle yazdırmaya çalıştırdılar.

DA-Üç tane. İkisini tanımazsınız. Biri Ebru Şallı. Üç senedir birbirimize kırılmadık. Güzide Duran ile sıkı dosttuk, hırslar çatıştı, artık hayatımda yok. Oysa birbirimize
çok omuz vermiştik.

DA-Madem öyle, hayatımı nasıl devam ettiriyorum? Neşe Erberk zamanında bu tarz çirkin dedikodular çıkarıldı. Konuşmak istemiyorum, çünkü yargıda. Ben Türkiye’nin en ciddi yapım şirketlerinden olan MED ile çalışıyorum. Tüm sözleri de yerine getiriyorum. Yani benim dürüstlüğüm kişiye göre değişiyor.

DA-Alican Ulusoy’u çok sevdim ve saydım. O, gerçek bir aşktı. Doğrusunu söylemek gerekirse, zaten ben bir insanı sevmezsem o insan benim hayatıma giremez. Hiç çıkar ilişkisi yaşamadım. Yaşasaydım şu an Türkiye’nin sayılı zengin kadınları arasında olurdum.

DA-Şu anda yok. Şefik Öztek’i filan uyduruyorlar. Alican ile yaşadığım
ilişki beni çok sarstı. Monoton
bir yaşantıya girmeyi tercih ettim.

DA-Kate Moss kendine has, karizması olan bir manken. Linda Evangelista değişken bir yüze sahip. Selin Toktay kişilik olarak kendine özgün. Ebru Şallı çok seksi ve dişi. Onu insan olarak da çok seviyorum. Fotomodel olarak da Türkiye’nin en iyi yüzlerinden biri ise Tuğçe Kazaz.

DA-Diyet yapmam. Tatlıyı severim ama neyse ki bol bol squash oynuyorum.

DA-Kadınların en büyük derdi selülit. Kola içmesinler, içkiyi abartmasınlar. Kahveden uzak dursunlar, sinir yapar. Ben yemem ama meyve ve sebzeyi sofralarından eksik etmemelerini öneririm.

DA-Geçenlerde bir omlet yaptım, yumurtaların kabuklarını içinde bırakmışım. Düşünün.

DA-Burnumdan ve göğüslerimden estetik oldum. Çenemi kırdıracak kadar aklımı kaçırmadım. Kulaklarım da orijinaldır. Eski resimlerimi vereyim, bakın. Asla kepçe kulaklı olmadım. Ama ilerde kırışıklardan rahatsız olursam ameliyat olmayı düşünebilirim. Bu, insanın kendisine ve çevresine olan saygısıdır bence.

DA-Hayatımda o anda ne eksikse onu aramışımdır. Erdal Acar’dan başlayalım.
O sıralar Okan Bayülgen’le süren uzun ilişkim bitmişti. Erdal bana sahip çıktı. Hayatımdaki bütün olumsuzluklara rağmen her şeyi sırtladı. Ama yürümedi. Okan ayrıldıktan sonra çok kötü şeyler söyledi, ona yakışmadı. İlişkide Okan’ın karakteri nedeniyle benim hep negatif tarafım ön plana çıktı. Hani şiddetli geçimsizlik derler ya, öyle. Yılmaz Erdoğan’da çok farklı bir özellik vardı beni çeken ama 8 ay sürdü. Hâlâ selamlaşıyoruz. Teoman’la aşk yaşarken gençtim. Şu an ne dost, ne de düşmanız. Zaten aşklardan sonra dostluk yaşanmaz. Birlikteliklerimde hep birşeyler aradım ve bulunca ilişkiye girdim.

DA-Televizyondan iyi kazanıyorum. Podyumdan pek birşey kazanmadım ama tanıtımlar sayesinde bir evim, arabam
ve bankada bir miktar param var.

İlk aşkımı lise birde yaşadım
DA-Gereksiz insanlarla laf yarışına
girdim. Lüzumsuzdu.

DA-Türkiye’de çok güçlü bir kadını temsil ettiğime inanıyorum. Benim de hatalarım ve zayıf olduğum yönlerim var. Ama başkalarında 5 ise, bende 1’dir. İntihar edecek kadar kendimi mutsuz hissettiğim anlar oldu ama kendime destek verdim. Dedim ki; "Üzüldüğün şey ne ki? Şu sokakta aç dolaşan insanların yanında... Hadi Deniz, saçmalama". Toparlandım.

DA-Serra Yılmaz. ‘Cahil Periler’de de muhteşemdi. ‘Yeşil Işık’da oynadı bizimle.
SD-Peki Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit... Yeni jenerasyondan Hülya Avşar...
DA-Başarı, güzelliğin önüne geçiyorsa bu ciddi bir meziyettir. Hülya Avşar gibi ön plana çıkan kadın yok. Filiz Akın, Hülya Koçyiğit gibi güzelliği ekrana yansıyan sıcak oyuncular kalmadı. Yapay, durağan oyuncular var. Türkan Şoray devrinin en başarılı kadınıydı. Hülya Avşar devrinin en başarılı kadını. Sinema anlamında Şoray’ın, Avşar’ın başarısına sahip olmak isterim. Ama oyunculukta Deniz Akkaya olarak farklılık yaratmak, dönemimin yıldızı olmak istiyorum.

DA-Babam bürokrat olduğu için bilinçli
bir oy verenim. Sağa yakınım. Babamın
da etkisiyle, ANAP’cıyım. Türk kadını rahata, kocasının kanatları altında yaşamaya alışmış. Siyasete asla girmem.

DA-Avrupa Birliği’ne girmemiz gerek. Ülkeyi yöneten çoğunluk bence sanayici ve işadamları. Güvenmek zorunda olduğum, bu kesim. Ailemde öldürülen yok, yaşamadığım bir duygu olduğu için
idamla ilgili konuşmak istemiyorum.

DA-Sokaktaki her çocuğu mıncıklamam, taklalar atmam ama çocuk severim. Bir oğlum
olsun isterim.

DA-Şöhretin getirdiği her fırsatı değerlendirmiş olsaydım 8 filmim,
15 dizim, 3 kasetim olurdu. Başarı sağlayabileceğim alanları biliyorum. Mesela sesim kötü, kaset yapmam.

DA-Yapmam. O paranın karşılığında karizmam, ünüm ve imajım gider.
Deniz Akkaya, Atıf Yılmaz’ın filminde başrol oynayacak. Yılmaz’ın eski karısı, tiyatrocu Deniz Türkali’den her gün ders alıyor. Senaryo gereği Deniz, 30 yaşında,
ud çalan, örgü ören bir kadın. Ona aşık delikanlıyı Berker Uzrek oynayacak. Deniz örgü ve ud dersleri de alıyor. Bu akşam Habertürk’de Kenan Erçetingöz’ün
Yüz Yüze’sini kaçırmayın. Bugünlük de
bu kadar. Hoş kalın, hep mutlu yaşayın.

Yazara e-mail: