Karanlığın geometrisi

Dünyanın moda başkenti Paris, moda dünyasına yön veren tasarımcıları ağırlamaya devam ediyor. Moda Haftası’nın dördüncü gününde Dior, Isabel Marant, Japon tasarımcı Yohji Yamamoto podyumun en iddialı geçişlerine imza attı. Dior kreasyonu, markanın kreatif direktörü Raf Simons’un ardından İsviçreli tasarımcılar, Serge Ruffieux ve Lucie Meier’e emanet edildi.
Koyu renk silüetlerin odak noktası olduğu koleksiyonda, jakar kumaş ve kadifenin mükemmel uyumu vardı. Elegan kadının tasvir edildiği podyumda, naifliği vurgulayan örgü kazaklar, krepe elbiseler, 80’lerden esinlenen balon kollar ön plana çıkarıldı. Koyu rengin hakimiyetindeki koleksiyonda, lacivert ve neon turuncu elbiseleri süslerken, grafik desenler sofistike yorumuyla geometri dersi verdi.

80’ler dinamizmi ön planda

Bu yıl podyumları etkisi altına alan 90’lar esintisini, 80’lerin eğlenceli ve dinamik ruhuyla değiştiren Isabel Marant, deri ve vinil parçalarla süslü bir koleksiyona imza atti. Oversize tüvit ceketler, tek omuzlu elbiseler, iğne ve zımbalarla süslü kemerler, Viktoryen ve Kral Edward dönemlerini anımsatan bluzlar 80’lerin ikonu Edwige Belmore’dan rol çaldı. Baklava desenli polo kazaklar günlük şıklığı vurgularken, fütüristik formlarla birleştirilen parlak kumaşlar modern çağa göz kırptı. Reflektör etkisindeki deriler metalik dünyanın kapılarını aralarken, transparan detaylarla yorumlanmış gömlek ve bluzlar, yumuşak bir geçiş sundu.

Gotik esintiler

Japon moda tasarımcısı Yohji Yamamoto, siyah ve beyaz etkisindeki koleksiyonuyla podyuma deyim yerindeyse çıkarma yaptı. Modern minimalist tasarımların etkisindeki koleksiyon asimetrik kesim kumaşların kullanımıyla sadeliğin sınırlarını zorladı. Japon tasarımcı, V yaka kesim ceket ve bluzlarla feminenlik algısını yeniden yorumladı. Makyöz Pat McGrath’ın karanlık tarafa çağıran dudakları ve Eugene Souleiman’ın kendine özgü saç tasarımları podyumda gotik bir hava estirdi.