Cadde ‘Lars Von Trier’nin tuhaf bir şaka anlayışı var!’

‘Lars Von Trier’nin tuhaf bir şaka anlayışı var!’

04.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Alman sinemasının en saygın oyuncularından Barbara Sukowa ile İstanbul’daki röportajımızda, çalıştığı yönetmenler Fassbinder’den Lars Von Trier’e kadar övgü toplayan tüm kariyerini konuştuk.

‘Lars Von Trier’nin tuhaf bir şaka anlayışı var’

Barbara Sukowa Alman sinemasının en saygın oyuncularından biri. Sinemaya ilk adımlarını, genç yaşta hayatını kaybetmesine rağmen sinema tarihine altın harflerle yazılan yapıtlar veren Rainer Werner Fassbinder’le birlikte attı; başyapıtlarından “Berlin Alexanderplatz” ve “Lola”da birlikte çalıştı. 32. İstanbul Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan “Hannah Arendt”in yönetmeni Margarethe von Trotta ise sık sık birlikte çalıştığı bir yönetmen. ‘Kötülüğün sıradanlığı’ kavramıyla ünlü Alman kadın düşünür Arendt performansıyla övgü toplayan Sukowa’yla konuştuk.

* Hannah Arendt hakkında fikriniz nasıldı?
Dürüst olmak gerekirse, fazla fikrim yoktu. İsmini, ünlü tanımı ‘kötülüğün sıradanlığı’nı biliyordum. Rolü oynayacağım belli olduktan sonra hakkında araştırma yapmaya başladım.

* Fassbinder ile önemli filmleriniz var. Dönüp baktığınızda onu nasıl hatırlıyorsunuz?
Fassbinder, herkese farklı bir yönünü göstermiş. Hakkında çeşitli hikayeler duyarsınız. Şöyle manipüle ederdi, böyle acımasızdı gibi... Bana karşı ise çok şekerdi. Hem kariyerinin sonuna doğru birlikte çalıştık hem de ben onunla hep mesafemi korudum. Sürekli birlikte çalıştığı insanlar aile gibiydi, çok fazla dedikodu dönerdi. Bunun içine özellikle hiç girmedim. Birbirimizle çalışırken, büyülenme halinin kalmasını istedim. Hep saygı sınırları içinde çalıştık.

* Lars Von Trier ile gencecik bir yönetmenken, “Europa”da birlikte çalıştınız. Sonradan çok tartışma yaratan bir kişiliğe dönüştü.
Bana rolü teklif ettiğinde, yönetmen olarak onu tanımıyordum. Pozisyonunu anlamaya çalıştım. Çünkü biliyorsunuz filmde Nazi olmayı sürdüren birini canlandırıyorum. Karşınıza hiç tanımadığınız, hiç filmini izlemediğiniz bir yönetmen çıkıyor. Doğal olarak Nazilerle özdeşlik mi kuruyor, onların yanında mı anlamaya çalıştım. Bu yüzden de role hazırlanma sürecinde ısrarla sordum. Özellikle de bir Alman olarak bu konuda hassas davranıp, ısrarcı olmamı anlamadı ve az daha yollarımızı ayırıyorduk. Sonra bir şekilde anlaşır gibi olduk ve çekim sorunsuz geçti. Sanırım benim filmden önce konuşmak isteyen biri olduğumu anlamakta da zorlandı.

* “Europa”dan yıllar sonra iki yıl önce Cannes Film Festivali’nde Hitler ve Nazilerle ilgili sözleri kıyamet kopardı.
Çok tuhaf bir espri anlayışı var. Ağzından bir şeyler çıkmaya başladığında, ağzından çıkanların nerelere gittiğini düşünmüyor. Tahminim o sözlere tuhaf bir şaka olarak başladı sonra kontrolü kaybetti. Karanlık bir espri anlayışı var ve doğal olarak insanlara bu sözler anlaşılabilir gelmiyor.