Aziz Nesin, hikâyelerinden birisinde soyadı kanunu çıktığında herkesin kendisinde olmayan bir özelliği soyadı olarak seçtiğini yazmıştı.
Nesin’in tezine göre korkaklar cesareti tanımlayan, cimriler cömertliği akla getiren soyadları seçtiler.
Bu durumun bir benzerini ABD Başkanı Trump’ta da görüyoruz.
Trump, güçlü liderlik özelliği taşımadığı için güçlü liderlere öykünüyor ve her fırsatta iyi ilişkileri olduğunu söylüyor.
Yani biraz “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” gibi bir durum söz konusu.
Türk medyasının bazı isimleri Başkan Trump’ın bu övgü sözlerini çok önemsiyor ve konu bir Trump sempatisine de dönmüş durumda.
Bu tavrı çok doğru bulmuyorum zira Erdoğan’ın lider özelliklerinin Trump’ın onayına ihtiyacı yok, Trump’ın siyasi kariyeri de onay makamı olmaya müsait bir siyasi kariyer değil günün sonunda.
Eğer ABD başkanları üzerinden bir başarı kriteri arayacaksak, o zaman Biden-Erdoğan ilişkisine bakmamız gerekir.
Türkiye’nin iç işlerine karışma çizgisini aşacak kadar Erdoğan karşıtı olan Biden, Roma’daki G-20 Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı’na “Görev sürem boyunca ABD-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi için çalışacağım” sözünü vermek durumunda kaldı, ABD Kongresi’nden yükselen çatlak seslere rağmen Ege’de ya da Suriye’de kullanamazsınız diye tek bir koşul öne sürmeden Türkiye’ye F-16 satışının onaylanması için çalıştı.
Erdoğan, tarih bilgisi, iki kere “Türkiye 200 yıldır Suriye’yi kontrolü altına almak istiyordu” diyecek kadar olan Trump’ın dengesini ya da ruh hali değişimlerini yönetecek tecrübeye fazlasıyla sahip. Tıpkı Almanya başbakanları Merkel ve Scholz, Rusya Devlet Başkanı Putin ya da Fransa Cumhurbaşkanı Macron’da olduğu gibi...
Yaşayan tek Hominina örneği…
Evrim teorisinde insan ve yakın akrabalarından önceki dönem Hominina diye tanımlanır, iki ayak üzerinde durabilen insansılardan söz edilir.
Bu türe dair ne kadar fosil bulundu bilmiyorum ama bu türün İsrail’de yaşayan bir örneği ortaya çıktı işte.
Gazze’de açlıktan çocuk ölümlerinin başladığının duyurulduğu gün, Bakan Eliyahu televizyonda açıklama yaptı:
“Açlıktan ölmeleri gerekiyor. Eğer hayatlarından endişe eden siviller varsa göç planını uygulamalı” cümlelerini kurabildi.
Yetmedi Hamas’ın gıda depolarının vurulması gerektiğini de söyledi.
Bu kafaya soykırıma uğramış bir halkı soykırım suçlusu yapmak yetmemiş belli ki.
Bu tipler için insansı sıfatını kullanmamın tek sebebi sadece iki ayakları üzerinde durabilmeleri, başka bir insani duyguları da yok.
Kesin ahlaksız teklif gelir
Suriye Cumhurbaşkanı Şara, resmi bir ziyaret için bugün Paris’te olacak.
Elysee Sarayı, Şara’nın Avrupa’daki ilk ziyareti olduğu vurgusunu yaparak, klasik kibirli tavrıyla duyurdu bu ziyareti. Türkiye’nin bu ziyareti büyük bir dikkatle takip edeceğinden eminim. Bunun sebebi Şara değil bizzat Macron olacak.
Macron daha önce Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Lübnan liderlerini de ayarlayarak Şara ile çevrimiçi bir toplantı düzenlemişti.
Bu görüşmede de mutlaka Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin daha da güçlenmesini engelleyecek taleplerde bulunacak, buna karşın Suriye’nin yeniden imarı için AB bütçesinden yüklü destek önerecektir. Niyet okuma değil bu, Fransa Cumhurbaşkanı’nın boyundan büyük işlere girme hevesini çok gördük.
Şara akıllı bir adam, Fransa istiyor diye Türkiye ile olan ilişkilerini riske atmaz ama karşısındaki de sonuçta Macron.
Brüksel’in 3 maymun hali ya da ELAM
Altın Şafak, Yunanistan’da siyasi parti görünümlü suç organizasyonu olduğu için yasaklanmış bir hareket.
Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki ELAM da onun küçük kopyası.
Sözde aralarındaki bağlantıyı 2020’de kestiler ama ELAM’ın Başkanı Hristos Hristu, geçmişte Yunanistan’daki Altın Şafak başındaki Nikos Mihaloliakos’un korumalığını yapmış birisi.
Bu Hristos Hristu tam faşist, Brüksel’de dalgalanan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bayrağını Kıbrıslı bir Türk çizdiği için tanımıyor.
Avrupa Birliği bu faşistlere karşı sesini yükseltmek bir yana, Kıbrıs Cumhuriyeti tanınsın diye Orta Asya’da milyarlarca euro para dağıtıyor, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nda Rumca gibi adı yazan Türkçeyi resmi dili haline getirmiyor.
Brüksel’dekiler için Kıbrıslı Türk çocukların değeri Gazzeli çocuklar kadar olabilir, Kıbrıslı Türk çocukların tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte de faşistler tarafından katledilme ihtimalini önemsemiyor da olabilirler, kendileri bilir.
Fakat görüntüyü kurtarmak adına bile olsa bir yanda ELAM’ın diğer yanda Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nin, Ada’daki Türkleri kovma fikrine karşı bir çift laf bile etmiyorlar.
Aksini iddia etseler de AB’nin kimlik kartındaki din hanesinde Hristiyan yazıyor ve vesikalık fotoğrafları da ikiyüzlü...