Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde sahne alan Ömür Gedik, Sacit Aslan’ın programına telefonla bağlandı ve “Şarkı söylemekten çok zevk alıyorum, bu benim hobim” dedi. Arslan bunun üzerine “İyi güzel de dinleyenler de keyif almalı değil mi? diyerek lafı gediğine koydu

Ömür Gedik’in Antalya Altın Portakal Film Festivali açılış gecesindeki sahne performansı gündemi işgal etmeye devam ediyor ama üzerinde durulmayacak gibi de değil tabii!
Hayvan haklarını savunmak iyi de bunun için mutlaka şarkı söylemek şart değil, başka şekilde de yapabilirsiniz.
1999 depreminden bir gece önce Rumeli Hisarı’ndaki Emre Altuğ konserindeydim. Yabancı şarkıları o kadar iyi yorumluyordu ki, binlerce kişi ağzımız açık, hayran hayran dinlemiştik. Neden Emre Altuğ ya da o çizgide bir isim yerine, ‘Don’t Cry For Me Argentina’ performansıyla Evita’yı bile mezarında ters döndürecek biri seçildi?

Sacit Aslan lafı ‘gediğine’ koydu!
Sacit Aslan; programına telefonla bağlanan ve “Şarkı söylemekten çok zevk alıyorum, bu benim hobim” diyen Ömür Gedik’e “İyi güzel de dinleyenler de keyif almalı değil mi?” cevabını vererek lafı gediğine koydu!
Sacit Aslan; “Ferhat Göçer önemli bir müzik adamı. O sizi bir yabancı gibi dinlese ne yorum yapardı acaba?” sorusuyla da ikinci bombayı patlattı. Onun nokta atışları üzerine diyecek söz kalmıyor zaten!

Hazırlayanlar görmeliydi
Bizim memlekette fazlasıyla hafife alınsa ve mikrofonu kapan şarkıcı olsa da; ‘hakkını vererek’ şarkı söylemek zor iştir. Hadi diyelim ki Ömür Gedik’in özgüveni fazla, peki böyle bir gecede sahneye çıkacak kişinin ‘kendini ispatlamış gerçek bir isim’ olması gerektiğini Altın Portakal’ı hazırlayanlar da mı göremiyor?
Bu olayda asıl hata bu kadar kişi varken ona bu görevi verenlerdedir!

Haberin Devamı

HER MARKETiN ÖNÜNDE OLMALI

Bizim mahalledeki süpermarket ‘Makro Center’ın giriş kapısında Göksu Evleri Hayvan Gönüllüleri’nin başlattığı bir kampanya gördüm. Barınakta yaşayan köpeklerin fotoğraflarının olduğu bir panonun üzerinde “Hayvan dostlarımız için alacağınız mamaları buraya bırakabilirsiniz” yazıyordu. Hayvanseverler mama toplamak için ayrılan köşeyi tepeleme doldurmuşlardı. Ben de aldığım mamaları bıraktım. Çorbada ufacık da olsa tuzunun olduğunu hissetmek insana başka hiçbir şeyin veremeyeceği kadar büyük bir huzur veriyor. Keşke her mahallede, her marketin önünde bu kampanya yapılsa.

Haberin Devamı

BİR CANI KURTARMAK

Dün sokakta köşeye sinmiş, halsiz ve hasta bir kedi yavrusu gördüm. Bir dernek kapısının önünde duruyordu, çalışanlar annesinin olmadığını ve ayaklarında problem olduğunu söyledi. Onu kucağıma aldım, sevgiye o kadar hasretmiş ki hemen o küçücük kafasını boynumla omuzum arasına sokup mırıldamaya ve patileriyle süt emme hareketi yapmaya başladı. Zaten annesiz kedilerin en kıyamadığım yanı da o süt emmeye duydukları ihtiyaç.
Şimdi veterinerde tedavi ediliyor. İyileşince de bizim bahçedeki 30’a yakın sokak kedisinin bulunduğu kalabalık ailemize katılacak; sıcak bir yuvası, tok bir karnı ve mutlu bir hayatı olacak.
O savunmasız bebeği koynuma alıp sevdiğim ilk an aklıma ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planla-nan değişiklik geldi. Meclisten geçmiş olsa, bu miniğin kendisini sahiplenip hayatı boyunca sevecek biriyle karşılaşma şansı olmayacaktı çünkü muhtemelen ölecekti! Onları uyutmaya ya da şehir dışına sürgüne yollayıp ölüme terk etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Onbinlerce hayvanseverin toplu tepkisine siz de katılmayı unutmayın!