Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tatil için gittiği Uludağ’da ‘alınmayan tedbirler’ yüzünden hayatını kaybeden Ümit Özgen gibi daha kaç kişinin ölmesini bekliyorsunuz?

GENÇLER “TATiL YAPALIM” DERKEN ÖLÜYOR

Bilkent öğrencisi Ümit Özgen’in 2009’da Uludağ’da donarak ölmesi hâlâ dün gibi aklımda. O gün ben de dağdaydım, her şeyden habersiz bir grup arkadaş Arto’yu dinlemeye gitmiştik. Kötü haberi alınca Arto çok yerinde bir karar vererek, kulübü dolduran gençlere dönüp “Bir arkadaşınızı kaybettik, bu şekilde eğlenceye devam edemeyiz” demiş ve sahneden inmişti.
O anda kalabalığın bir bölümünden gelen “Hayıııır söylemeye devam et” itirazları karşısında girdiğim şoku unutamıyorum. Elimde olsa topunu tekme tokat döverdim. Bazı şımarık gençlerin ‘vurdumduymaz ve çevrelerindeki hiçbir olayı önemsemeyen’ halleri beni çileden çıkarıyor. (Anne babalarına selam gönderiyorum!)

Haberin Devamı

Ümit öldüğüyle kaldı!
Konumuza dönersek, Ümit bir anda bastıran siste yönünü şaşırmış ve kaybolmuştu. Kurtarma ekipleri kendisine kaybolduktan tam ‘11’ saat sonra ulaştı (şaka gibi!) ve Ümit ne yazık ki kurtarılamadı. Daha sonra ‘ekiplerin ihmali, ilkyardım müdahalesinin yapılmaması’ gibi konular tartışılsa da hepsi unutuldu gitti. Gencecik Ümit hayatını kaybettiğiyle kaldı.
O zaman ‘tehlikeli bölgelere ağ çekilmesi için alınan kararın uygulanmadığı’ söylenmişti. Bursa valisi de “Benzer olay yaşanmaması için talimat verdim, önleyici tedbirler alınacak” demişti ancak ‘üç sene geçmesine rağmen’; kayakçılar çarparsa zarar görmesin diye ‘ağaç ve direklere sünger koymaktan’ başka pek bir tedbir alınmamış olacak ki; yine bir üniversite öğrencisi siste kayboldu.

Ağ germek için kaç sene lazım?!
Yiğit Bilal Makine, şanslıymış Allah’tan, donmak üzereyken bulundu ve kurtuldu. Peki ‘pistlerin çevresini ağlarla çevrelemek ve milletin siste kaybolmasını önleyici tedbirler almak’ için daha kaç insanın aynı tehlikeyi yaşamasını bekleyecekler?!
Ümit Özgen’in ‘ihmallere ve tedbirsizliğe’ kurban gidişini hâlâ kabullenemezken aynı olayların tekrarlandığını görmek insanı çileden çıkarıyor. Şu lanet ağları gerin artık!

Haberin Devamı

SEVGiLiLER GÜNÜ KABUSU KAPIDA!

Şu Sevgililer Günü konseptine kafam kesinlikle basmıyor arkadaşlar! Bir kere her yanımızı saran kırmızılar, kalpler, güller, oyuncaklar, süslemeler bana topuklarımı popoma vura vura kaçma hissi veriyor.
Sevgililer Günü çiftlerde (eminim özellikle de erkeklerde) ‘mecburi görev’ baskısı yaratıyor. Bu bile 14 Şubat’ı sevmemek için başlı başına bir sebep. Aşkta baskı olur mu ya? İnsan sevdiğine içinden geldiği bir günde sürpriz yapar, içinden geldiği bir anda hediye alır, aşkı kabarır hoş bir mesaj atar falan...
Sevgililer Günü ise tam tersi; zorlama aşk mesajları, mecburi sürpriz ve yemek programları, sahte gülümsemeler, planlı romantizm! İçinden gelse de gelmese de yapacan illa! Son derece manasız ve yalan bir gün kanımca...

Arabesk gecesi ‘Kaf:f’ası
Ama bu yıl ilk kez programım var bu gereksiz günde. Gece aleminin en başarılı işletmecilerinden Mehmet Davran eğlencesine bayıldığım mekan ‘Kaf:f’ta ‘Yalnızlar Günü Arabesk Gecesi’ yapıyor. Böyle bir makarayı hayatta kaçıramam, tayfamı topladım, yerimi ayırttım, yalnız olduğu için bunalım yapan tipleri yerinde inceleyeceğim. Beklerim!