Cadde Oyuncunun işi reyting olmamalı

Oyuncunun işi reyting olmamalı

13.05.2008 - 05:24 | Son Güncellenme:

“Yaprak Dökümü” dizisinde Fikret ve Tahsin’i oynayan Bennu Yıldırımlar ve Ahmet Saraçoğlu’nu bir araya getiren D-Smart dergisi, keyifli bir sohbete vesile oldu

Oyuncunun işi reyting olmamalı

Tiyatrodayız ve öncelikle tiyatroyla ilgili sorularla başlayalım. Şu anda hangi oyunlarda oynuyorsunuz?
Bennu Yıldırımlar: Ben iki oyunda birden oynuyorum: “Üç Kız kardeş” ve “Saygılı Yosma”’. Oldukça yoğun bir tempom var.
Ahmet Saraçoğlu: Bizim “İstanbul Kraliyet Tiyatrosu” adında kendi tiyatromuz var. İki sene önce kurduk bu tiyatroyu. Üç sezondur da “Hastayız” adında bir oyun oynuyoruz. Yalnız, bizim oyunumuz tiyatro sahnesinde değil, Beyoğlu Balans’ta gerçekleşiyor. Oldukça rahat bir ortam, örneğin içki ve sigara içebiliyorsunuz. Barda oynayınca, seyirci de oyuna katılabiliyor. Çünkü neredeyse seyircinin kucağında oynuyoruz. 

Türkiye’de tiyatro ne durumda?
A.S.:
Devlet Tiyatroları’nı ve Şehir Tiyatroları’nı takip eden bir kesim her zaman var. Ne zaman gitseniz koltuklar dolu. Özel tiyatrolara gidenlerin sayısı daha az. Tiyatro seyircisi genelde Şehir Tiyatroları’nı ve Devlet Tiyatroları’nı tercih ediyor.  

Dizilerde oynamak, bir oyuncunun seyircisini artırıyor mu? B.Y: Tabii ki tiyatroya yansıyor. Hayatında hiç tiyatroya gitmeyen biri, dizi bahanesiyle gelip sizi canlı olarak seyrediyor. Ayrıca çok sevilen ve tutulan bir dizinin oyuncusu olmak, tiyatro oyuncusuna tanınması açısından da bir avantaj sağlıyor. Ama tabii ki, mesleği tiyatro oyunculuğu olan birinin bunu çok dikkate alacağını zannetmiyorum. 1988 yılından beri Şehir Tiyatroları’nda oynuyorum. Dizide oynamak ya da oynamamak önemli değil, tiyatronun çok farklı bir durumu var. Tiyatroda montaj yok. Her seyircinin kendi kamerası var.
A.S.: Dizide oynamak, oyununuza tabii ki bir artı sağlıyor. Sizi televizyonda görüp sevenler, oyununuza geliyor ve belki de tiyatroyu çok seviyor, alışkanlık kazanıyor.

“Yaprak Dökümü”nde bazı oyuncuların özel yaşamları da çok dikkat çekiyor. Bu, dizinin çok izlenmesinden mi kaynaklanıyor?
B.Y.:
Onu belirleyen gazetecilerdir. Sonuçta herkesin kendi özel hayatı var. Önemli olan, yaşananların saptırılmaması, doğru olanın yazılması ve gösterilmesi.
A.S.: Çok izlenen bir dizinin oyuncusunun peşinde

“Yaprak Dökümü’nde oynamanıza diğer oyuncu arkadaşlarınızın tepkisi ne oluyor, rekabet var mı aranızda?
A.S.: Öyle bir rekabet yok. Ama şöyle bir şey var, herkes bu dizide oynamak istiyor. En çok duyduğum cümle, “Keşke ben de bu dizide oynasam!”. Televizyonda reytinge bağlı olduğunuz için, performansınız ne kadar iyi, dizi ne kadar kaliteli olursa olsun; iki-üç bölümde kalkabiliyor. Aslında başarısız değilsiniz ama burada oyuncunun yapabileceği bir şey yok. Biz bile reytinge bakmak durumunda kalıyoruz. Oysa bir oyuncu bunlarla ilgilenmemeli, işi bu olmamalı.
B.Y.:  Eskiden böyle bir şey yoktu. Televizyonda kendinize bakarken, “İyi oynamış mıyım, burada neden böyle yapmışım” gibi kaygılar yaşarken, şimdi kendimizi bir reyting kavgası içinde buluyoruz.

Ödül size ne ifade ediyor?
B.Y.:
  Ödül insanı heyecanlandırır. Ama hiçbir oyuncu ödül adına bir şey yapmamalı. En azından ben böyle düşünüyorum. Bunun değeri biçilir ve verilir. Ben ödüllerin bilimsel verilere dayanarak verildiğine de inanmıyorum. Hedefiniz ödül olmamalı. Oyuncu, oynadığı karaktere ne kadar inanır ve içten olursa o kadar başarılı olur.
A.S.: Ben hiç ödül almadım ama bana “başarının nazar boncuğu” gibi geliyor. Ne çok önemli ne de çok önemsiz. Her zaman hatırlanacak, köşede duracak bir nazar boncuğu. 

Türkiye’de dizi oyuncusu olmak kolay mı?
A.S.:
Kolaylaştı. Çünkü 100 tane dizi var. Bu kadar diziye oyuncu bulmak zorlaşıyor. Ama kaliteli işler azalıyor. İki-üç başarılı genç arkadaş var. Onun dışında çoğunun eğitimi yok, sadece televizyonda yer alma derdindeler.
B.Y:  Ama ben mankenlerin, modellerin de kullanılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü onların da kullanıldığı alanlar var. Bu, yurt dışında da böyle. Fakat onlara uzun soluklu, sürükleyici karakterlerin verilmesi gibi bir durum söz konusu olmamalı.

Kızınız Ada oyuncu olacak mı?
B.Y:
  Ada ressam olmak istiyor. Aslında sekiz yaşında bir çocuk için oldukça fazla iş yapıyor. Konservatuvar keman bölümüne gidiyor. İş Sanat’ta tiyatro oynamaya devam ediyor. Bence çok şanslı bir çocuk. Kendinden çok emin ve kendini iyi bir oyuncu olarak görüyor.
Siz ileride bir oyuncuyla evlenmeyi düşünür müsünüz?
A.S.:
Benim öyle bir tercihim yok. Ama aynı meslekte olmanın tabii ki avantajları vardır. Mesela eleştirel açıdan... İleride çocuğunuz olduğu zaman sizi görmesi ve özenmesi gibi bir durum da söz konusu. Ama ben çocuğumun oyuncu olmasını istemem.

“Yaprak Dökümü” gelecek sezon devam edecek mi?

B.Y
.
- A.S.: Evet (gülüyorlar).