Bakıyorum herkes ‘Kış Uykusu’ndan uyanmış...
Kimler mi?
Bugüne kadar Nuri Bilgi Ceylan adını duydu mu gerilenler, onun filmlerini izlemeyenler, “O kadar sıkıntıya gelemem” diyenler!
Bakıyorum da, böyle düşünenler bile, sinemalarda kuyruk olmuş. Cumartesi akşamı City’s’de salonun kapısının açılmasını beklerken, ‘en son hangi filmde bu kadar kuyruk olmuştu’ diye düşündüm, bulamadım.
‘Ey Altın Palmiye sen nelere kadirsin’ dedim.
Olsun, bu da güzel...
Ya, yalnız ve güzel ülkem, Cannes’da en büyük ödülü kazanmış filmi merak etmeseydi? O da olabilirdi bu memlekette ya, neyse..
Gelelim filmle ilgili saçma şehir efsanelerine... Ki, önyargıları kıralım...
---
* Film çok uzun, nasıl geçecek 3 saat 16 dakika
sızlanmaları...
Herkesin ağzında
aynı laf. Bence bırakın artık bu gevezelikleri.
Evet film uzun ama bir başyapıt. Yanınıza bol yiyecek-içecek alın, arkanıza yaslanın ve filmin tadını çıkarın. Çünkü...
İnsanları bu kadar iyi anlatmak maharet ister. Bunca sorgulamayı yapabilmek de...
Ceylan işte bunu yapıyor.
Saate bakmadan tadını çıkarın.
* Ceylan’ın ‘en geveze filmi’ geyikleri...
Geveze falan değil; karakterlerin gerektiği yerde, gerektiği kadar konuştuğu bir film. Dahası, her bir oyuncu sadece bakışlarıyla ve suskunluğuyla, o kadar güzel anlatıyor ki derdini, çelişkisini, çatışmasını ve ne hissettiğini...
Pes, bu kadar mı olur, diyorsun.
Demet Akbağ’ın oynadığı ‘Necla’nın dediği gibi; ‘susarak eleştiriyor’ onlar birbirini. Bu kadar az konuşup bu kadar çok şey anlatmak nasıl mümkün olabilir ki?
* ‘Nuri Bilge’nin en komik filmi’ saçmalığı...
Evet bunu da diyenler oldu. Birkaç ironik espri, birkaç gülümseten sahne var diye bir filme ‘komik’ denmez. Hele bu filme komik hiç denilemez. Bunu diyen, gidip bir daha izlesin filmi.
SIRADAN HİKAYE GÖRKEMLİ ANLATIM
* Öyle büyük, şaşırtıcı, etkileyici bir hikayesi yok ‘Kış Uykusu’nun...
Yeni bir şey söylemiyor, çok şaşıracağınız, bilinmezlerle dolu olaylar anlatmıyor. Sadece insanların günlük hayatı ve diyalogları...
Hepsi bu!
Peki bu kadar sıradan hayatlar, nasıl bu kadar görkemli anlatılabilir?
İşte bunu görmek için izlemelisiniz bu filmi. İnsan psikolojisi, insan ruhu didik didik ediliyor; üstelik çok az konuşmayla ve süssüz cümlelerle.
* Nuri Bilge Ceylan, Türkiye’nin en ünlü oyuncularıyla çalışmış.
Peki bu kadar bildiğimiz, tanıdığımız oyuncu, nasıl oluyor da ilk kez görüyormuşuz duygusu yaratıyor?
Her şeye rağmen nasıl bu kadar etkili, bu kadar başka olabiliyorlar?
Yönetmenlik başarısı denilen şey nedir, görmek için bu filmi izleyin.
YÖNETMEK BUDUR
* ‘Aydın’ karakteri, Haluk Bilginer için başka bir çıta, başka bir olay bence. Kariyerinin top noktası desem, ayıp mı etmiş olurum acaba?
Karısı konuşurken, onu iğnelerken, ağzına geleni söylerken; acılı, sakin, içi titreyen ama ona ulaşamayan müstehzi gülüşüyle bir bakışı vardı...
Tek kelimeyle inanılmaz bir sahneydi.
Melisa Sözen’in de hakkını yemeyelim, jürinin de favorisiydi zaten ama imam rolündeki Serhat Kılıç, öğretmen rolündeki Nadir Sarıbacak da es geçilecek gibi değil.
* ‘Aydın’ sürekli kız kardeşi Necla (Demet Akbağ) tarafından eleştiriliyor. Köşe yazıları, yaşam şekli, düşünceleri, üstten bakışı, estetik ve medeniyet arayışı, hatta karısı bile eleştiri sebebi. Ama ‘Aydın’ eleştirince, ablası küsüp gidiyor.
Başkası bana istediğini söyleyecek ama ben söylediğimde küsecek, öyle mi bu dünya?
İşte sana tam da açabileceğin bir pencere!
DÜŞÜNECEKSİN...
* Karakterler hep günlük hayattan meseleler üzerine konuşuyor ama enteresandır, “Amma da boş konuşuyorlar” diyemiyorsun!
Her diyalog seni düşünmeye sevk ediyor.
Mesela sınıf farkları, zenginlik-fakirlik, yardım meselesi, vicdan gibi konular sık sık masaya yatırılıyor ama orada kalmıyor. Gerçekten dışarı çıktığınızda da bunları düşünmeyi, tartışmayı ve konuşmayı istiyorsunuz.
Nasıl bir etkilenmeyse artık bu!
ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL
* Filmi yazanlar; Haluk Bilginer’in oynadığı ‘Aydın’ karakterini maço, bencil, egosu yüksek bir adam olarak tanıtıyor. Eleştiriler hep onun üzerine kurulu.
Karısını ezen, bıktıran, etrafını duvarlarla ören adam diye...
Film boyunca karakterlerin konuşmalarından, sorgulamalarından anladığım şu: İki tarafın da inadı, egosu, duvarları ve suçlamaları var.
Yani kimse masum değil; filmi izlerken bu konuya dikkat verin bence.