02.05.2012 - 20:21 | Son Güncellenme:
Yazı: Eray AytimurFotoğraf: Muhsin Akgün
‘Şimdi ve Sonra’; Nihayet kavuştuğumuz Yeni Türkü albümünün adı. Yılmaz Erdoğan’ın sözlerini yazdığı ‘Ankara’ isimli parçadan ödünç alınmış bir başlık ‘Şimdi ve Sonra’. “Bu albüm itibarıyla önümüzdeki maçlara bakıyoruz” izlenimini verdiği için de dört dörtlük bir seçim olmuş bu isim. Ayrılıktan, dedikodudan, yoksunluktan beslenenler kusura bakmasın. Yeni Türkü bu aralar 33 yaşını idrak ederken, Derya Köroğlu’nun 16 yıl boyunca her türlü olasılığı göze alarak yüklendiği yolculuğunda şu an iyi bir kıvamda. Başta uzun soluklu yol arkadaşı Erkin Hadimoğlu ve bir zamanlar genç-şimdi kocaman adam Furkan Bilgi ve Serdar Barçın’la yılları kapsayan çabalarının hayrını görürler umarım.
* Albüme ‘Şimdi ve Sonra’ ismini koymanızın nedeni ne?
Derya Köroğlu: Aslını istersen, içinde sözleri Yılmaz Erdoğan’a ait olan ‘Ankara’ isimli bir parça var ve o dizelerde geçiyor, “Şimdi ve sonra ne zaman kar yağsa” diye. Ankara’yla ilgili benim için nostaljik ve duygusal bir parça. Şiirin duygusal yanını yorumladım da diyebilirim. Sonradan baktım da şiirin içeriği değişik şekillerde yorumlanabilir. Ben Ankara’da kendi yaşadığım dönemin izlerine sadık bir duyguyla yaklaştım yine. Bir tane yine Can Baba (Yücel) var. Cengiz Onural, Meral Özbek, Turgay Fişekçi var. Murathan’dan alamadık bu sefer çünkü o kendi eserleriyle uğraşıyor. Bu arada benim yazdığım şarkı sözleri de var. Çaresizlik insana neler yaptırıyor görüyorsun.
Erkin Hadimoğlu: 1-2 Yunan kökenli parça var. Derya’yla ortak bir enstrümantal parçamız var.
* Bir önceki albüm ‘Yeni’, doğru bir Yeni Türkü albümü müydü?
D. K.: Gönlümüzden geçen gibi olmadığını düşünüyorum ama orada bir albüm çıkarmamız gerekiyordu. Eski arkadaşlarla yol ayrımına gelmemizin nedeni de bence müzikal bir tıkanıklık yaşamamız, yeni ne yapacağımızı bilememekti. Yeni ekiple tam olgunlaşamadan çıkardığımız bir albüm olduğunu düşünüyorum ‘Yeni’nin.
* Diğer taraftan ‘Vira Vira’nın da anlaşılamayıp araya gittiğini düşünüyorum.
D. K.: Evet. Onu özellikle müzisyen kulağıyla dinleyince hayran oluyoruz. Kendimizin bile şaşırdığı çok şey var, nasıl yapmışız dediğimiz. Hatta geçenlerde Furkan aradı. “Yahu ‘Vira Vira’ ne güzel albüm” dedi. Orada tabii inanılmaz bir müzikal durum var. Herkes çok iyi geçmiş birbiri içine. Ama bir yandan da ‘Akdeniz Akdeniz’in çok daha naif yapısı insanlara daha yakın geliyor. ‘Vira Vira’daki karmaşık müzisyenlik insanlara fazla geldi.
* 1997’de Cengiz Onural, Fuat Oburoğlu, Murat Buket’li kadro dağıldı. Ve?
Furkan Bilgi: İnsanlar ciddi tepki gösterdiler hakikaten. Ama 2000’lere gelince iş değişti. Derya’nın işi bir bakıma kolaylaştı, şöyle ki ‘97’den sonraki grupla çok konser yapmaya başladık. Dolayısıyla vitrine çıkarak kendimizi kabul ettirme şansımız yükseldi. Yadırgama süreci oldu. Haliyle insanların Cengiz’in, Fuat’ın, Murat’ın yüzlerinden Furkan’ın, Serdar’ın, Fatih’in (Ahıskalı) yüzlerine geçişi zaman aldı. Bazen şöyle düşünüyorum: Sahnede bir ‘Yılmaz Peşrev’ çalıyoruz, o kadar güzel bir yapısı var ki kendi içinde, o ahengi anlatamam. Sonra Serdar bir anda ‘Göç Yolları’nı öyle bir çalıyor ki, kendimi gerçekten New York’ta bir kulüpteymiş gibi hissediyorum. İçinde Türk müziğiyle ilgili olduğu gibi cazla ilgili de birçok güzellik var. Yeni Türkü’yü Yeni Türkü yapan da bu müziktir zaten.
Gözlerinizi yaşartmadan dinleyiniz
Parçalar bana albüm yayınlanmadan bir bir gönderilirken anıların çubuğunu yakıp, biraz da galiba fazla yakıp, gözyaşı refakatinde dinledim her birini, tekrar tekrar. ‘Eyvallah’ tipik bir Yeni Türkü parçası. Umut veren sözler (zaten tükenmeyen umuda da eyvallah çekiyor) var ama yapış yapış değil. Gayet Akdenizli. Yeni grubu, yeni dönemi, her dem Yeni Türkü’yü pek güzel taşıyor. ‘İmkansız’ ise bilhassa intro’daki kemençeyle Yeni Türkü sularında olduğumuzun sağlamasını yapıyor. Ama bu kadar çok kanun olmamalı derim. ‘Sevda mıdır?’ Manos Loizos’un güzel parçası. İlk Haris Alexiou’dan, daha sonra Cengiz Onural sözleri, Derya Köroğlu düzenlemesiyle Gülay’dan dinleyip sevmiştik zaten. Melodi yürüyüşü çarpıcı, Furkan Bilgi’nin kemençe solosu muhteşem olmuş. Kesinlikle iş yapacak...
Albümün hit’i ise ‘Şimdi ve Sonra’. Mamak’a sonbahar gelmesinin yıllar sonrasında Ankara’ya kar hakikaten yakışmış. Söylem, sözler, müzik, düzenleme ve sound olarak ‘Sonbahardan Çizgiler’in devam parçası gibi. ‘Böyle Gitmez’ ise ‘Vira Vira’ albümündeki ‘Öyle Sevdik Seni’yi çağrıştırıyor. Çok derin ve helezonik. “Ben bize aşık oldum” diye bitmesi; iki kişiden teklik, bizlik yaratıp sonra da ona aşık olma haliyse ayrıca şahane... ‘2 Orta, Bir Sade’, Derya Köroğlu-Erkin Hadimoğlu’nun ortak enstrümantal parçası. Özellikle ‘Ferhunde Hanımlar’ dizisinin ana teması olduğu için kulakları çabuk yakalayacak. Bendeniz açısından bu albümün başyapıtı kesinkes ‘Nefes’tir. Dört dörtlük düzenleme, müzik, sözler. ‘70’lerin füzyonu gibi. Serdar Barçın’ın ‘nefesi’, müziği bambaşka yerlere, belki biraz da İskandinav cazına, taşımış. Kemençeyle uyum muazzam. ‘Sevgi Özleyendir’ naif ve neşeli bir parça. ‘Sezenler Olmuş’a Derya Köroğlu’nun getirdiği yorumuysa 1999’da prodüktörlüğünü yaptığı ‘Ümmüşen’inkinden daha çok beğendim. Modern zaman türküsü gibi. ‘Nilüfer’deki bambaşka Yeni Türkü yaklaşımı için de şunu söyleyebilirim; rock yapan Yeni Türkü neden olmasın ama bu konuda lütfen aşırıya kaçılmasın. Naçizane önerim, gözlerinizi yaşartmadan bir şölen heyecanıyla ‘Şimdi ve Sonra’yı dinlemeniz.
Röportajın tamamı Milliyet Sanat mayıs sayısında.