Pazar “30 yaşıma girdiğim gün meme kanseri tanısı aldım”

“30 yaşıma girdiğim gün meme kanseri tanısı aldım”

08.10.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:

Birinci evre meme kanseri olduğunu 30. yaşına girdiği doğumgününde öğrenen Seda Elçi’yle bu süreçte yaşadıklarını ve erken teşhisin hayatını nasıl kurtardığını konuştuk.

“30 yaşıma girdiğim gün meme kanseri tanısı aldım”

CEYDA ULUKAYA- *Meme kanserinden ilk ne zaman şüphelendiniz?

Haberin Devamı

Meme kanseri olduğumu tesadüfen öğrendim. Bundan dört yıl önce, bir tatil sırasında kıyafetimi denerken elime bir sertlik geldi ama önemsenmeyecek derecede küçüktü. Sivilce kadar bile değildi. Dışarıdan zaten hiçbir şey anlaşılmıyordu. Göğüs dokumda herhangi bir bozukluk da yoktu. Ben üzerinde durmadım ama annem ısrarcı oldu ve muayeneye gittim. Benim çok küçük gördüğüm o sertliğin onlar için çok büyük olduğunu anladım.

*Aile öykünüzde var mıydı?

Hayır, ailede bir tane bile meme kanseri yok. Ama bu da yeterli değilmiş. Ben ailede tekim ve 29 yaşında meme kanserine yakalandım. Gerekli tetkikler ve biyopsi sonrasında doğumgünümde öğrendim kanser olduğumu. Doktorum aradı, sesinde bir titreme vardı. Durumu açıkladı. Ben de kimseye söylemedim. Akşam ailemle doğumgünümü kutladık. Ertesi gün hastaneye gittim ve onkoloji sürecim başladı.

Haberin Devamı

*Yaşam tarzınızda risk faktörleri var mıydı?

Ben 7 yaşından beri diyabet hastasıyım ve bu yüzden mi oldu diye korku yaşamıştım fakat doktorlar kesinlikle bunun bir etkisi olmadığını söyledi. Zaten gayet regüle giden bir hastalıktı. Hatta tersine kanserin hızlıca ilerlemesini engellemiş olabileceği düşünüldü; çünkü kanserin şekerden beslendiği biliniyor. Kemoterapi alırken de bilinen risk faktörlerinin hiçbirine sahip olmayan insanlarla da tanıştım.

*Ne kadar sürdü tedaviniz?

Önce ameliyat oldum, sağ göğsüm alındı. Koruyucu olarak yaklaşık 4 ay kemoterapi aldım, yani yaklaşık 6 ay yoğun bir tedavi süreci, sonrasında da toparlanma evresiyle toplamda bir yıl diyebilirim. Buna rağmen kanserin erken evrede tespit edilmesi benim için büyük bir şanstı. Kanser bence bir dönüşüm süreci. Kendi farkındalığım çok yüksek zannederdim ama kanserden sonra hayata bakışı değişiyor insanın.

*Neler değişti hayata bakışınızda?

Kanseri herkes bir dönüm noktası olarak yaşıyor. Ben de hayatı artık daha rahat, daha çok bırakarak yaşıyorum; çünkü her şey sizin kontrolünüzde değil, istemediğiniz şeyler başınıza gelebiliyormuş. O yüzden daha çok kabullenir oldum. Hayatı bir kontrol mekanizması gibi yaşamayı bıraktım. Hani olmuşla ölmüşe çare yok diye bir deyim vardır ya, bu aslında birçok bakımdan koruyucu bir yaklaşım.

Haberin Devamı

Kemoterapi alırken ‘bakın ben erken yakalandım’ diye farkındalık yaratmak için peruk takmadım.

*Bu süreci psikolojik olarak nasıl yaşadınız?

Genel olarak zaten neşeli ve enerjik biriyim. Psikolojik olarak kendini yıpratmanın, benim başıma neler geldi demenin hiçbir anlamı olmayacağını düşündüm. “Sedacım, zor da olsa geçecek” dedim kendime. Acıyı maksimum seviyede hissettiğim günlerde, kalk ve gülmeye devam et dedim. Örneğin yemek yapmayı ya da ahşap boyamayı çok severim, o günlerde kalkıp onları yaptım. Sonra bir baktım odamdaki her şeyi boyamışım.

*Erken teşhisin hayatınızı kurtarmış olması nasıl hissettiriyor?

Ben 25 yaş itibarıyla her kadına yılda bir defa da olsa meme muayenesi olmasını tavsiye ediyorum. Gördüğüm bütün kadınlara da bunu söylüyorum. Hatta kemoterapi gördüğüm dönemde peruk kullanmadım, bakın ben erken yakalandım diye farkındalık yaratmak için. İki saatimizi bir kahve içmeye ayırabiliyoruz. Kanserin bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde vurdumduymaz davranmanın mantığı yok. Bazı kadınlar da ya bir şey çıkarsa diye doktora gitmeyi erteliyor ama aslında kanser en başında fark edilirse tedavi de o kadar kolaylaşıyor. O yüzden bütün kadınlara önerim, en azından yılda bir kere doktora gitmeyi ihmal etmemeleri.