02.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Geçen hafta Elazığ’ın Sivrice ilçesinde yaşanan 6.8’lik deprem, tüm Türkiye’yi bir kez daha her yönüyle deprem gerçeğiyle yüzleştirdi. 41 kişinin hayatını kaybettiği depremde, 45 kişi de enkazdan sağ olarak kurtarıldı. Özellikle UMKE gönüllüsü Emine Kuştepe ve Suriyeli genç Mahmud el Osman’ın kurtarma çalışmaları, gönüllülük faaliyetlerinin olası bir depremde oynadığı kritik rolü bir kez daha gözler önüne serdi. Deprem sonrası bölgede arama kurtarma faaliyetinde bulunan kurumlardan biri de, Türkiye’nin bu alandaki ilk sivil toplum kuruluşu olan AKUT’tu. Tamamen gönüllülük sistemine dayanan ve bugün ülke çapında 2200’ü aşkın gönüllüye sahip AKUT, Elazığ’daki arama kurtarma çalışmalarına 116 gönüllü ve 2 arama köpeğiyle katıldı, 3 depremzedeyi enkaz altından canlı olarak çıkardı. Bu süreci ve nasıl arama kurtarma gönüllüsü olunduğunu, AKUT gönüllüleri Ayşenur Kozanoğlu Büyük ve Cem Perçimli’yle konuştuk.
AKUT’ta kaç yıldır, hangi branşlarda çalışıyorsunuz?
Ayşenur Kozanoğlu Büyük: Öğrenciyken katıldım, bu yıl 9. yılım. İstanbul’da gönüllü eğitim birimi sorumlu yardımcısıyım, uzmanlık alanım iple erişim.
Cem Perçimli: Ben de üniversiteyle birlikte başladım, 12 yıldır AKUT gönüllüsüyüm. Operasyonel personelim. Aynı zamanda operasyonların lojistik tarafını yürütmekten sorumluyum. Kentsel arama kurtarma eğitimi de veriyorum.
Nasıl karar verdiniz gönüllü olmaya?
A.K.B.: Ben Manisa’da okuyordum, Van depremi sonrasıydı. Kendimce bir şeyler yapmak isteyip çaresiz kaldığımı hissetmiştim. Belki bu duyguyu gidermek için, bilmiyorum. Yakın çevremden AKUT’un Manisa’da ekip kurduğunu duyunca hemen dahil olmak istedim.
C.P.: Ben izcilik kökenliyim. 15-16 yaşımda yardım ekipleriyle bazı tatbikatlara da katılmıştım. Üniversitede de ilk işim AKUT’a katılmak oldu. Tabii ilk hedefiniz operasyona çıkmak oluyor ama sonraki süreçte bunun sadece operasyondan ibaret olmadığını, arka planını görüyorsunuz.
Sahada ne tür görevleriniz oluyor?
A.K.B: Her operasyona çıkamıyoruz tabii, belli branşlarımız var. Temelde doğa ve kentsel arama kurtarma olarak ayrılıyor. Sel ya da çığ düşmesi, kaybolma, yamaçtan düşme vb doğa alanına giriyor. Kentsel arama da çökme, göçük gibi enkazlardan kaynaklı operasyonlar. Doğada ip teknikleri kullanarak yaptığımız kurtarmalar var. Ben o branşta asistanım, eğitim, tatbikat ve operasyonlara katılıyorum.
Elazığ’daki depremi duyunca ne yaptınız?
A.K.B.: Depremi internet üzerinden öğrendim ve anlık olarak haberleşme gruplarımızda paylaşıldı. Bölgeden haber almaya çalışan acil durum yönetim sistemimiz var. Sistem Elazığ’dan haber alıyor ve buna göre bize ihtiyaç olup olmadığına karar veriliyor. İhtiyaç var dendiği anda bize ihbar geliyor. Operasyona çıkacağız, katılabilecek arkadaşlarımız isimlerini bildirsin diye ihbar geldi. Tabii biz oraya gidene kadar Bingöl ve çevre illerden ekiplerimiz zaten ulaşmıştı. Biz, Ataşehir’deki depomuzda toplandık. Lojistik birimde çalışan arkadaşlar zaten gerekli ekipmanları yüklemeye başlamıştı. Toparlanıp gittik ve Elazığ’da kamp merkezimizi kurduk. Diğer ekipler enkaz üzerinde çalışırken biz de saha ve kamp arasında koordinasyonlu bir çalışma yürüttük.
C.P: Ben Elazığ’a gidemedim. Buradaki ekiple süreci yürüttük. Bir nöbet sistemi oluşturduk. Gece nöbetimiz her zaman oluyor ama afet durumunda sık nöbetçi değişimine dayalı bir sisteme geçiyoruz; çünkü hem telefon hem sosyal medya üzerinden çok fazla ihbar geliyor.
Elazığ depremi, gönüllülüğün hayat kurtarmada ne kadar kritik rol oynadığını bir kez daha gösterdi. Sizce çalışmalarınız nasıl bir fark yaratıyor?
A.K.B.: Şunu biliyoruz, olası bir depremden sonra arama kurtarma operasyonunu yürüten kesim yüzde 35 ila 50 oranında komşular oluyor. Onların enkazın yüzeyinden yaptığı kurtarmalarla aslında kurtarma çalışmalarının neredeyse yarısı tamamlanıyor. Sonrasında biz, ağır arama kurtarma ekipleri olarak ekipman ve desteklerle sahaya gelip derin noktadaki kazazedeleri kurtarıyoruz. O yüzden toplumun bilinçlenmesi afet durumlarında bilançoyu hafifletmek bakımından çok önemli katkı sağlıyor.
C.P: Önce ilk haber alımı eğitimi veriyoruz, nöbet esnasında ihbarları takip edebilmek için. Sonra tehlikeli madde farkındalık ve temel yangın eğitimi, arama kurtarmada iş sağlığı eğitimleri var. Ardından temel kentsel arama kurtarma eğitimi geliyor, iki günlük bir eğitim bu. Sonra da ileri kentsel arama kurtarma eğitimini almanız gerekiyor. Bu da, enkazda nasıl güvenli çalışılır, arama kurtarma malzemeleri nasıl kullanılır, enkaza nasıl müdahale edilir üzerine. Daha ileri seviyede de ileri tahkimat eğitimi var. Burada da dengesiz bir yapıyı ahşap ve pinomatik ekipmanlarla nasıl sabitleyeceğiniz öğretiliyor. Bu eğitimlerin tamamı, teorik eğitimin yanı sıra çeşitli uygulamalı eğitimler içeriyor. Hazır enkazların yanı sıra beton bloklarla eğitim amaçlı oluşturduğumuz enkazlar da oluyor. Uygulamalar bunlar üzerinde gerçekleşiyor.