Pazar 'Beyoğlu muhabirliği Hilton muhabirliği olmuştu'

'Beyoğlu muhabirliği Hilton muhabirliği olmuştu'

12.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

50'nci yaşını kutlayan Hilton İstanbul açıldığında Beyoğlu'nun birinci haber kaynağı haline gelmişti. Milliyet'te çalıştıkları yıllarda Hilton muhabirliği de yapan Leyla Umar ve Halit Kıvanç, Hilton'la ilgili anılarını anlattılar

Beyoğlu muhabirliği Hilton muhabirliği olmuştu

10 Haziran'daki kutlama gecesinde sunuculuğu Halit Kıvanç yaptı. Kıvanç 1955'teki açılışı da takip eden gazeteciler arasındaydı. Davetliler arasında gazeteciliğe Hilton'la başladığını söyleyen Leyla Umar da vardı. Hilton'un açılmasıyla Beyoğlu muhabirliğinin Hilton muhabirliğine dönüştüğünü söyleyen bu ikili, o dönemde Milliyet gazetesinde çalışıyorlardı. Umar ve Kıvanç aynı zamanda otelin 50'nci yılı anısına çıkarılan Hilton dergisinde de röportajları yer alıyor. İşte Hüsniye Güngör'ün iki eski Milliyet çalışanıyla yaptığı gazetecilik ve Hilton üzerine röportajlardan bazı bölümler... Türkiye'nin ilk beş yıldızlı uluslararası oteli Hilton İstanbul geçtiğimiz cuma günü 50'nci yaşını kutladı. 10 Haziran 1955'te açılan ve açılışıyla beraber İstanbul'un sosyal hayatına renk getiren, "Beyoğlu'na çıkmak" lafının yanına "Hilton'da beş çayına gitmeyi" ekleyen otel aynı zamanda eski Türk filmlerinin de değişmez arka planıydı. Zamanın yerli ve yabancı ünlülerinin oteliydi. 1955 yılında Hilton İstanbul otelinin açıldığı sıralarda başladım gazeteciliğe. O zamanki genel müdür muavini Nazif Bölükbaşı'ydı. Eşi ile birlikte daha sonraları çok yakın dostlarım oldular. Ben o zamanlar yeni gazeteciydim. Nazif Bey "Madem bugün ilk gününmüş, dur o zaman sana bir hediye vereyim" dedi ve Time Dergisi'nin sahibi Henry Luce ve tiyatro yazarı olan eşi Claire Booth Luce'nin Hilton İstanbul'da kaldıklarını, daha da ötesi kaldıkları odanın numarasını söyledi. "Benden bu kadar, gerisi sana kalmış" dedi. Kat görevlilerini atlatıp odaya çıktım. Başlangıçta kibirli ve soğuktular. "Gazetecilikte ilk günüm, ne olur röportaj yapalım" diyerek zor da olsa ikna ettim. İlk yazım onlarla yaptığım röportajdır. Benim Milliyet'te işe alındığım sıralarda Ercüment Karacan "Yeni Beyoğlu muhabirimiz" diyerek beni takdim edince rahmetli Abdi İpekçi "Leyla mı? Deli misin? Onun gazetecilikle ne ilgisi var? O benim adadan dans partnerimdir" derken, Ercüment Karacan sözünü kesti; "Artık anlaştık, bir fırsat verelim. Madem arkadaşsınız ona yardım et" dedi. Henry-Claire Luce ile yaptığım röportajım manşetten yer adı. Ve benim için önemli bir dönüm noktası oldu. Hilton İstanbul açıldıktan sonra Beyoğlu muhabirleri için Hilton birinci haber kaynağı olmuştu. Biz Beyoğlu muhabirleri de Hilton'da bekleşir, kim gelecek kim gidecek öğrenmeye çalışır, haber peşinde koştururduk. Hilton İstanbul'un romantik ve insani ilişkilerin başlangıcına vesile olduğunu çok iyi hatırlarım. Böyle birçok hikaye var. Açılışı sırasında, yurtdışından iki uçak dolusu ünlü gelmişti. Leyla U.: "Açılışında iki uçak dolusu ünlü geldi" Hilton İstanbul'un açıldığı 1955 yılı benim için de çok önemli bir tarih. Çünkü o yıl ilk defa mikrofon karşısına geçtim ve şimdi ben de Hilton İstanbul gibi 50'inci yılımı kutluyorum. Öncesinde, ben gazetecilikte 11'inci yılımı yaşarken Hilton oteli açılıyordu. Açılış medya için de önemli bir olay oldu. O zamana kadar İstanbul'daki büyük gazetelerin Beyoğlu muhabirleri vardı. Hilton açıldıktan sonra Beyoğlu muhabirliği Hilton muhabirliğine dönüştü bir ölçüde. Bu arada ben Abdi İpekçi'nin Genel Yayın Müdürü olduğu Milliyet gazetesinde hem Abdi İpekçi'nin muhabirlerinden biriydim, hem de spor ve magazine bakıyordum. Büyük bir şans ki, Hilton otelindeki ilk baloyu takip etmek görevi de bana verildi. Bazıları için yaklaşılmaz, girilmez bir kale gibiydi. O güne kadar İstanbul'daki birçok evin damı ve üst katları vardı ama "roof" deyimi ilk defa Hilton ile çıktı. "Hilton'un Roof'una gittim" demek o gün için sosyetik bir övünme vesilesiydi. Orta halli bir aile için Hilton'da bir çay içmek bile bir olaydı. Hele o gece eğlenceleri... Sosyete arasında Hilton'da düğün yapmak çok önemliydi. Bir yerde magazin dergilerinin yayınlanmaya başlamasına da neden oldu Hilton. Hilton muhabirleri magazin muhabiri değil, siyasi muhabirlerdi. Türkiye'ye gelen politikacılar, devlet adamları Hilton'da kalırdı. Defile denen olay da Hilton'da başladı. Hilton ilk zamanlarında yabancı personel de getirmişti. Hiç unutmuyorum; Avusturyalı bir garsona "Hilton'u neden tercih ettiniz?" diye sordum; "Türklerin iyi bahşiş veren insanlar olduğunu duyduk" yanıtını aldım. Halit K.: "Hilton'un roof'una gitmek övünme vesilesiydi"