19.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
EBRU ERKE - TAT PEŞİNDE - Food and Travel Yayın Yönetmeni - erke.ebru@gmail.com
Seçeneklerin artması, maliyetlerin düşmesi ve dolayısıyla seyahat etmenin kolaylaşmasıyla son yıllarda millet olarak seyyah ruhumuz fazlasıyla atakta. Gerek yurt içi gerek yurt dışı, üç günlük tatillerde bile hepimizin çantası kapı önünde. Ama dünyanın en güzel şehri veya ülkesi olsa bile bir yeri defalarca görmek hiç kimse için artık tatmin edici değil. Bu yüzden de temalı seyahatler son yıllarda yükselen trend. Sanat, spor veya gastronomi; bir yeri farklı görme şekilleriyle yaşamak orayı daha fazla hissetmenin en gerçekçi yollarından. Gurme seyahatler bu konuda başı çekiyor.
Bundan tam sekiz yıl önce henüz bu kavram ülkemizde pek fazla bilinmezken dergimiz Food and Travel yayın hayatına başladı. Hazırladığımız konularla dünyanın en ücra köşelerindeki cennet destinasyonlarla ilgili hayal kurdururken, elimizin altındaki saklı kalmış ulaşılabilir güzellikleri ve değerleri de unutmadık. Anadolu’yu karış karış gezdik, bazen bir yer sofrasında bazen de idealist bir çiftçinin tarlasındaki ürünlerle o coğrafyayı tanımaya ve anlatmaya çalıştık.
Çok özel bir şef
Bugüne kadar yaptıklarımızın özetini yaşamak ve hissetmek adına gazeteci arkadaşlarımızı bir araya toplamaya karar verdik ve ortaya Food and Travel Gastro Weekend by San Pellegrino çıktı. “Tatları keşfedin, keşfin tadına varın” mottomuza uyduk. Türkiye’nin en özel sahil kasabalarından biri olan, insanın ruhuna afyon etkisi yapan minicik Selimiye (Muğla) ilk gastro weekend’imiz için biçilmiş kaftandı.
Ulaşımının biraz meşakkatli olması Selimiye’yi Ege’deki pek çok kasabaya oranla (özellikle de İstanbullular için) biraz daha bakir kılıyordu. Üstelik spesifik olarak öne çıkan bir gastronomik ürünü de yoktu ya da belki dışardan öyle görünüyordu. Yörenin malzemelerini irdelemek, onlara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istedik ve bunu yaparken de yanımıza en sevdiğimiz şef dostlarımızdan birini alalım dedik.
Son aylarda yaptığımız seyahatlerimizde dünyanın her yerinden topladığımız özel malzemeleri aldık ve şef Rudolf Van Nunen’in kapısını çaldık. Bu organizasyona en az bizim kadar heyecan duyan Rudolf’un cevabı gayet kısa ve öz oldu: “Honey, we will kill them sweetly” (Canım, onları tatlı tatlı öldüreceğiz)...
Rudolf’le birlikte Selimiye’ye giderek eldeki farklı malzemeleri, yörenin nefis deniz mahsulleri ve ürünleriyle nasıl birleştireceğimiz üstüne çalıştık. Marmaris Balık Hali’nde saatler geçirdik, köyün pazarına çıkıp tazecik malzemeler arasında kendimizi kaybettik ve köy peynirinden balına onlarca yerel malzeme topladık.
Sıra menüleri hazırlamaya geldiğinde eldeki tüm malzemeleri masaya koyduk ve onları nasıl birleştireceğimiz üstüne çalıştık. Dünyanın farklı yerlerine yaptığımız seyahatlerden getirdiğimiz özel ürünleri (Güney ve Kuzey Kore arasında silahsızlanmanın olduğu, DMZ diye adlandırılan küçücük bir bölgedeki kasabadan ülkenin en güzel siyah soya fasulyeleri, Sri Lanka’dan özel baharat gibi) elimizdeki yöre malzemeleriyle birleştirdik. Bunun yanında dergimiz için Türkiye’nin farklı yerlerine her ay yaptığımız seyahatlerde tanıştığımız ve işini aşkla yaptığına inandığımız bilinçli ve idealist üreticilerimizi de unutmadık ve onların ürünlerini de menüye dahil ettik.
Bir tabakta buluştular
Kore’nin taze yeşil çay kremasıyla köydeki keçi sütü dondurması, Japonya’dan gelen yosun cipsleriyle Ege Denizi’nin barbunu aynı tabakta buluştu. Dünyada iyi şefler arasında yaygın olan “Think global eat local” (“Global düşün, yerel ye”) anlayışı ve de sevgili Rudolf’un tartışmasız mutfak bilgisi, tecrübesi ve sonsuz aşkıyla menülerimizi ve yemeklerimizi hazırladık.
Bu keyifli hafta sonunun en büyük destekçilerinden biri harika misafirperverliği ile Melek Hotel’di. 12 odalı bu minik otel üç yıl önce Atölye Ajans’ın sahibi Mehmet Ulusoy tarafından açılmış. Bu yıl odaların bir kısmının yenilenmesinin yanında yıllarca Sumahan’da yöneticilik yapan Tuba Tekeli ile eşi Selçuk beyin de işletmeye ortak olmasıyla Melek Hotel kasabanın en ayrıcalıklı yerlerinden biri olmuş. Önündeki minicik iskele ve restoranı Caridea’nın boy boy karideslerle hazırladığı spesiyaliteler ise Melek Hotel’in en önemli bonusları. Hayatımızın her daim yeni keşiflerle lezzetlenmesi dileğiyle...
Gaja Roof’tan şehre bakış