Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

20 Mayıs’ta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Polonya Ulusal Araştırma Enstitüsü’nün (NASK) birlikte yayımladığı kapsamlı bir rapor, iş dünyasının geleceğine dair endişe ve umutları yeniden gündeme taşıdı. “Üretken Yapay Zekâ ve İşler: Mesleki Maruziyete İlişkin Gözden Geçirilmiş Küresel Endeks” başlığını taşıyan bu çalışma, yaklaşık 30 bin mesleki görevi yapay zekâ destekli yöntemlerle analiz ederek, geleceğin iş gücüne dair belki de en net fotoğrafı sunuyor.

Ancak bu fotoğrafta işlerin tamamen ortadan kalktığı bir distopya yok. Aksine, dönüşen görev tanımları, değişen beceri gereklilikleri ve uyum sağlayan işçiler var. Rapor, GenAI olarak bilinen üretken yapay zekânın en çok ofis ve büro işlerini etkileme potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ancak önemli bir ayrım da yapıyor: Etkilenme, her zaman iş kaybı anlamına gelmiyor; bazen işin niteliğinin değişmesiyle sonuçlanıyor.

Haberin Devamı

Meslek liseleri, üniversiteler ve mesleki eğitim merkezleri artık klasik müfredatların ötesine geçerek yapay zekâ okuryazarlığı, veri analitiği, dijital etik gibi yeni nesil alanları eğitim süreçlerine entegre etmek zorunda. Ayrıca halihazırda iş gücünde olan bireyler için yeniden beceri kazandırma (reskilling) ve beceri geliştirme (upskilling) programları kritik hale geliyor.

Kadınlar büyük risk altında

İstihdamın dörtte biri risk altında görünse de bu oran yüksek gelirli ülkelerde yüzde 34’e kadar çıkıyor. Kadınlar bu dönüşüme erkeklerden daha fazla maruz kalıyor; özellikle yüksek gelirli ekonomilerde kadın istihdamının yüzde 9.6’sı tam otomasyon riski altındayken, bu oran erkeklerde yalnızca yüzde 3.5. Cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede bu veri, dikkatle ele alınması gereken bir alarm niteliğinde.

Tercih değil, zorunluluk

Peki bu bulgular, Türkiye gibi dijitalleşmenin eşiklerinde duran ülkeler için ne anlama geliyor?

Öncelikle, iş gücünü yeni becerilerle donatmak artık bir tercih değil, zorunluluk. Özellikle GenAI’nın yoğun etki potansiyeli taşıdığı sektörlerde (örneğin medya, finans, yazılım), çalışanların dijital okuryazarlığı ve adaptasyon kapasitesi artırılmalı. Aynı zamanda, ofis çalışanlarının iş tanımları yeniden şekillendirilmeli; tekrara dayalı görevlerin yerini analiz, yaratıcılık ve karar verme gibi insan merkezli yetkinlikler almalı.

Haberin Devamı

İkinci olarak, dijital dönüşümde adalet ilkesi korunmalı. Kadınların, düşük gelirli çalışanların ve dijital becerilere erişimi kısıtlı grupların bu dönüşümde geride kalmaması için kapsayıcı politikalar geliştirilmeli. ILO’nun önerdiği gibi, sosyal diyalogun güçlendirilmesi, işverenlerin, çalışanların ve kamu otoritelerinin birlikte hareket etmesini sağlayarak, bu yeni dönemde daha dayanıklı bir iş gücü piyasasının temellerini atabilir.

Sosyal adaletin önemi

Yapay zekâ heyecan verici, ama aynı zamanda yönlendirilmesi gereken bir dalga. Bilinçsizce yaklaşılırsa, bu dalga kırılmalara neden olabilir. Ancak akıllı planlama, veri temelli analiz ve sosyal adaleti gözeten politikalarla bu dönüşüm, iş gücünün kalitesini ve üretkenliğini artıran bir fırsata dönüşebilir.