Pazar Bodrum’un Hadi Gari’sinde Ali Şahin’in "düğmeli ahtapot"u

Bodrum’un Hadi Gari’sinde Ali Şahin’in "düğmeli ahtapot"u

02.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bodrum’un Hadi Gari’sinde Ali Şahin’in "düğmeli ahtapot"u

Bodrum’un Hadi Gari’sinde Ali Şahin’in düğmeli ahtapotu

Bodrum’un Hadi Gari’sinde Ali Şahin’in "düğmeli ahtapot"u

Hadi Gari, Bodrum’un ilk barlarından biridir. 1974 yılında Bodrumlu Hakan Aykan lise tahsili yaparken yaz aylarını değerlendirmek için açmış. Daha sonra bir başka Bodrumlu Erhan Tapanoğlu ile birlikte Hadi Gari’yi yaşatmış.
Dükkanlarını kapadıktan sonra bir kadeh içerek sohbet etmek arayışındaki Bodrumlu çarşı esnafını tezgah başına toplayan bu bar, kısa sürede ünlenmiş. Bodrumlular yanında Bodrum’u seven, Bodrum’u ünlendiren İstanbulluların da bir araya geldikleri bir mekan olmuş...
Lale Apa’nın hazırladığı ve en güzel Bodrum rehberi olan "Halikarnassos’da Bir Zaman" isimli kitapta Hadi Gari’nin deniz kenarındaki binasının eski bir incir deposu olduğu yazılıdır. Yıllar boyu birçok ünlü kişiyi cezbeden, Bodrum’u Bodrum yapan sanatçıların, yazarların, düşünürlerin sohbet mekanı ile ilgili olarak da bir hikaye nakledilir.

Hadi Gari’nin çanları Dursun Kaptan için çalıyor
Epsilon Restoran’ın sahibi rahmetli Dursun Kaptan, Hollandalı bir hanım ile evlenir. Ama eski alışkanlıklarından vazgeçemez. Akşamlarını dostları ile Hadi Gari’de geçirmeyi sürdürür. Bir gün Hollandalı eşi bara gelir. Kocasının arkadaş grubuna, "Ben onu evde bekliyorum ama o sizlerle sohbete doyamıyor. Bunun bir orta yolunu bulalım" der. Orta yol bulunur. Dursun Kaptan’ın her akşam saat 18.00’de evine gitmesine karar verilir. Sistemin çalışması için bara bir çan takılır. Hadi Gari’de her akşam saat 18.00’de (bazı akşamlar Orhan Bey’e takılmak için saat 17.30’da) çan çalınır. Dursun Kaptan kendi kendine ayrılmaz ise, arkadaşları zorla onu evine gönderir. Dursun Kaptan vefat ettiğinde cenazesi kaldırıldıktan sonra arkadaşları gene Hadi Gari’de toplanır. Onu anar. Ayrılırken hesap ödemek istediklerinde barın sahibi Hakan Aykan, "Dursun Abi hesabını ödedi de gitti!" der.
(Bu hikaye sizi etkiledi mi bilemem ama, ben her okuyuşumda gözlerim yaşarır...)
Bodrum’a ilgi artınca, Hadi Gari’nin müşteri profili de değişmiş... Yaz aylarında Hadi Gari, gençlerin devam ettikleri, yüksek sesli müzik yapan bir eğlence yerine dönüşmüş.
Ben Hadi Gari’nin o yıllarını biliyorum. Yaz aylarında içi adam almaz, ön kapısının önündeki sokakta, arka kapısının önünde deniz kıyısında gençler ellerinde bir kadeh içki, yüksek sesli müzik ile oldukları yerde zıplayıp dururdu.
Yaz mevsimi kalabalıklığı bittiğinde, Hadi Gari sakinleşir, Bodrumluların ve de mevsim sonu Bodrum’da kalmayı sevenlerin buluşma mekanı olurdu. Hele kış ayları tadı doyumsuzdu.

Kalenin eteğindeki yeni Hadi Gari eskisinin sonu oldu
Derken efendim, Hadi Gari’nin cadde tarafında küçük bir bölümü, iki katlı bir "kahve"ye dönüştü. Kahvenin dekoru, içindeki koltukları, döşemesi pek güzeldi. Anlatıldığına göre Yorum Ajans’tan Osman Uslu ile Erhan Şengel bu yeni düzenlemenin mimarı olmuştu. Sadece kahve düzenlemesiyle yetinilmemiş, "Hadi Gari"yi bir markaya dönüştürmek, bir kimlik vermek için, özel çizim ile Hadi Gari markası ile çay takımları, hediyelik eşya üretimine ve satışına başlanmıştı.
Ne yazık ki, bu güzel çaba tutmadı. İlgi görmedi. Bodrum’a gidenlerin şimdiki bekleyişlerine göre "beş yıl önce başlamış bir iş" oldu.
İşte bu sıralarda benim karşı çıktığım bir gelişme başladı. Bodrum Kalesi’nin eteğinde, deniz kıyısında Bodrum Spor Kulübü’nün çay bahçesi olarak işlettiği araziyi Hadi Gari’ciler kiraladı, kalenin eteklerine doğru genişleterek, yazlık diskotek, bar ve lokantaya dönüştürdü. Ben karşı görüşümü gazetede yazdım. Can Ataklı yapılan işin doğru olduğunu savundu. Can Ataklı kazandı.
Kışlığı ile yazlığı ile yepyeni, bir Hadi Gari inşa edildi. Yenisi inşa edilince eskisi ne olur? Hele Bodrum gibi bir kentin ilgi gören çarşısında ise? Beklenen oldu. O eski incir deposu yıkıldı. İki katlı çarşıya dönüştü. 1974’ün eski Hadi Gari’si ve marka arayışındaki klasik "Hadi Gari Kahve" yok oldu.
Kalenin eteğindeki Hadi Gari’nin nefis bir bar tezgahı var... Akşam üzeri gün batarken, bu tezgahın önündeki yüksek iskemlelere tüneyerek barda çalışanlarla sohbet etmenin zevkine doyulmuyor.
Geçen hafta Bodrum’da iken, dostumuz Ünal Uzun telefonla aradı... Hadi Gari’nin lokantasını övdü. "Erhan Şenger arkadaşımdır, lokantayı daha iyi yapma arayışında. Gidiniz de çabalarını görünüz" dedi.
Ünal Uzun’un tavsiyesine uyarak akşam yemeği için lokantada yer ayırttık. Ama yemek öncesi gün batarken, Alp Aydemir ile Hadi Gari’nin bar tezgahının önüne tünedik. Alp Aydemir en soğuğundan diyet kola istedi. Diyet kola nasıl ikram edilir? Bardağa boşaltılıp, müşterinin önüne konulur. Ama barmaid Elonora Mariel olur ise, Alp Aydemir’in önüne anlı şanlı, süslü püslü bir bardak gelir! Hadi Gari’nin barındaki personel sempatik, saygılı, işini bilen kişiler. Elonora Mariel sempatikliği, canlılığı, sohbeti ile farklı bir genç hanım... Düzceli Numan Dayıoğlu, Barış Akalp deneyimli barmenler. Gökhan Torgay, Hadi Gari’nin müdürlüğünü yapıyor. Erhan Şenger’in anlattığına göre, Hadi Gari’nin taş binası lokanta olarak kullanımı dışında bir sanat merkezi işlevini de yapıyor. Galeri Nev’in desteği ile açılan sergilerden sonra şimdi yerel sanatçıların eserleri sergileniyor. Nisan, mayıs aylarında düzenlenen Caz Günleri ilgi görünce de Türk ve Yunanlı sanatçıları biraraya getirecek bir Bodrum Festivali projesi gündeme gelmiş.
Hava kararırken bir set daha yukarıya çıkarak, kalenin eteklerindeki yeşillikler içinde bir masaya oturduk. Servis şefi Aycan Demirci ile Ahmet Erdoğan masamızı donattı. Ve de Hadi Gari’nin önemli kişisi Ali Şahin ile tanıştık. Ali Şahin, İktisat Fakültesi mezunu ama yeme içme sanatına ilgisi nedeniyle başka şeyler yapıyor. Serdar Turgut, hazırladığı yemeklerin özelliklerini ve lezzetini yazmış idi.

Karidesten yapılan çiğköftenin tadı harika
Önerisi ile soğutulmuş 1996 kırmızı Karmen şarabı içtik. Masaya önce "meze tabağı" gibi hazırlanmış, ortasında sos çanağı çevresinde yerel peynir çeşitleri ve yeşillikler olan bir tabak getirdiler. Sonra lezzetini unutamadığımız bir çiğ balık tattık. Peynirli patlıcan salatası ile karidesten çiğ köfte yedik... Ben çiğ köfte yiyemem ama, bu karidesten çiğ köfte bambaşka bir şey imiş... Sonra rokfor soslu deniz mahsülleri pazı dolması diye bir şey ikram edildi. Bu da pek lezzetli idi. Derken efendim kızgın yağda kıtır kıtır pişirilmiş pavurya bacağını tattık... Böyle bir şey olamaz dedik... Ama oluyormuş... Son olarak masaya sirkede iki gün yatmış, ızgarada üç saatte pişirilmiş düğmeli ahtapot getirildi...
Hatırladığım kadarı ile bu düğmeli ahtapot, Serdar Turgut’un düğmeli diye yazacak yerde kabuklu diye yazdığı için, Tuğrul Şavkay kardeşimiz ile kalem tartışmasına neden olan ahtapot idi!..
Ali Şahin’in nefis tatlıları da var ama onları tadacak hal kalmadığından çayımızı ve hesabı istedik. Çay ile birlikte "asit borik" adı verilen, mandalina katkısı ile hazırlanan bir orijinal likör ikram ettiler. Hesap, masaya getirilen farklı çeşit yiyeceklere ve de her yiyeceğin lezzetine göre "makul" sayılabilecek bir hesap idi. n
(Hadi Gari, Telefon: 252 - 313 90 87)




PAZAR