Pazar 'Bu ödül 15 yılın emeği'

'Bu ödül 15 yılın emeği'

14.08.2022 - 02:44 | Son Güncellenme:

SMA nedeniyle yaşamını tekerlekli sandalyede sürdüren satranç milli takım sporcusu Handenur Şahin, Uluslararası Satranç Federasyonu’nun “Avrupa’nın Mücadeleci Ruhuyla Öne Çıkan Engelli Kadın Oyuncusu” ödülünün sahibi oldu.

Bu ödül 15 yılın emeği

Özlem Ülkü - Son yıllarda en yüksek başarı oranına sahip sporların başında satranç geliyor. Öyle ki 10 yıl önce 189 bin olan lisanslı sporcu sayısı bugün 1 milyon 90 binin üzerinde. Sporcu sayısı ile tüm branşları geride bırakan satranç, bir süredir dünya otoritelerinin yakın takibinde. Avrupa ve dünya şampiyonlukları, madalyalar, kupalar derken Uluslararası Satranç Federasyonu’nun (FIDE), Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika kıtalarının en iyilerini belirlediği “Satrançta Yılın Kadınları” Ödülleri’nde Türkiye’ye üç ödül geldi. Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay, “Avrupa’nın Üstün Başarılı Yöneticisi” ödülünü alırken Türkiye’nin ilk Kadın Uluslararası Satranç Ustası ve Asbaşkan Nilüfer Çınar Çorlulu ise “Avrupa’nın Öne Çıkan Satranç Eğitmeni” ödülünü aldı. Engelli milli takım sporcusu Handenur Şahin de “Avrupa’nın Mücadeleci Ruhuyla Öne Çıkan Engelli Kadın Oyuncusu” ödülünün sahibi oldu.

Haberin Devamı

SMA hastalığıyla dünyaya gelen, 4 yaşından bu yana tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren Şahin, 15 yıldır satranç oynuyor. 15-16 yaş Türkiye üçüncülüğü, 18 yaş Türkiye Şampiyonluğu, 2 kez Özhan Canaydın Spor Ödülü, Türkiye Üniversiteler Şampiyonluğu, Türkiye Kadınlar üçüncülüğü ve aynı yıl Yılın Sporcusu Ödülü, 2019 FIDE Engelliler Konfederasyon Kupası sahibi. Başarısını akademik anlamda da gösteren, 15 yılın emeğinin bu ödül olduğunu söyleyen Şahin’le mücadeleyle geçen yıllarını konuştuk.

Uluslararası Satranç Federasyonu tarafından “Avrupa’nın Mücadeleci Ruhuyla Öne Çıkan Engelli Kadın Oyuncusu” seçildiniz. Nasıl geldi bu ödül?

Bu ödüller ilk kez veriliyor. Federasyon iki ay önceden başvuru yapmış, benim tüm hikayemi iletmişti. Bu bütüncül bir ödül; 15 yılın emeği bir yerde. Bu açıdan beni çok yansıtıyor, bu isimle verilmiş olması da çok gurur verici. Çünkü hikayemin çok büyük bir kısmı mücadele ile geçti. Başkalarına sorsanız da benim için, “çok mücadeleci, azimli ve güleryüzlü” derler. Bugüne kadar çok ödül aldım ama ilk kez beni bu kadar iyi yansıtan bir ödülle karşı karşıyayım.

Haberin Devamı

Bu mücadeleci genç kadının hayatına nasıl girdi satranç?

Aslında geç denebilecek bir yaşta, 10 yaşında başladım. Zaten okula başlamam başlı başına bir meseleydi; okul müdürlerinin kabul etmesi, fiziki koşullarıma uygun okul bulunması hiç kolay olmadı. Zorlukları rayına koyduktan sonra ailemin teşviği ile tanışıyorum satrançla. Kısa süre sonra da okul takımına girdim. İlk girdiğim turnuvada İstanbul altıncısı oldum. Şimdi 15 yıl oldu. Spor, zaten başlıca bir mücadele alanı. Tüm eğitim hayatım da o mücadelenin içinde geçti.

Tekerlekli sandalyede olmanızın sebebi ne?

Bir kas hastalığım var. ‘Spinal Muscular Atrophy’ yani SMA. Sinirlerin tam olarak çalışmaması. Genetik, annem-babam akraba değil, ailemde hiç kimsede yok. 2 yaşındayken topallıyorum diye doktora gidiyorlar, uzun tetkikler sonucunda SMA teşhisi konuluyor. 4 yaşından beri de tekerlekli sandalye kullanıyorum. SMA ilerleyen bir hastalık. Örneğin ilkokuldayken bir kolumu havaya kaldırırken şimdi kaldıramıyorum. Benim teşhisim konulduğunda yıl 1999. Henüz tedavinin yeni başladığı zamanlar. SGK’nın verdiği tedaviyi kullanamadım. Çünkü belimde ileri derecede skolyoz olduğundan doktor uygun bulmamıştı. Önümüzdeki ay doktora gidip, skolyozu olan hastalara da verilen tedavi bana uygulanabilir mi onu öğreneceğim.

Haberin Devamı

Kaslarının zayıflığı satrançta zorluklar yaşatıyor mu?

Kendi işimi kendim yapmaya çalışırım. Maçım 5 saat sürse de yardım almamaya çalışırım. Ki 6, 6.5 saat sürdüğü de oldu. İstesem bir hakem aracılığıyla hamlelerimi yaptırabilirim ama tercih etmiyorum. Sağ kolumla hem hamlelerimi yapıp, hem saate basıyorum hem not tutuyorum. Zihinsel olarak harcadığımız enerji koşu antrenmanlarına denk geliyor. Ben kas hastası olduğum için özellikle daha zorlukları oluyor ama buna rağmen çok şükür milli takım altyapısında yıllarca yarıştım ve hali hazırda engelli milli takımın kaptanlığını yapıyorum. 130’tan fazla turnuvaya katıldım. Bugüne kadar hep engelli olmayan sporcularla yarıştım. Önümde bu anlamda rol model olabilecek bir sporcu yoktu. Satrançta engelli sporcuların olduğu turnuvalar çok yeni başladı. Ben de bu alanda kadın sporcular arasında tüm dünyada en iyilerden biriyim. Kadınlarda dünya şampiyonu olmak, önümüzdeki dönemde gerçekleşecek engelli olimpiyatlarında birinci olup, ülkeme madalya getirmek en büyük hedefim. Zaten eğitim hayatımla birlikte bugünler hayallerimin gerçekleşmekte olduğu günler. Ama hayalllerim bunlarla sınırlı değil. Sonuçta taşlar yerine oturmaya başladı. Daha yapacak çok iş, gerçekleştirecek çok hayal var. Sadece kendimin değil, ailemin, arkadaşlarımın, benden ilham alma umudu olan tüm çocukların.

Haberin Devamı

Satranç, eğitim hayatınıza nasıl etki yaptı? Size  neler öğretti?

Satranç benim için bir tutku. O olmadan ne yaparmışım bilmiyorum, vazgeçilebilir bir şey değil, hayatımın bir parçası olmuş. O tahtanın başına oturduğumda yaşadığım mutluluğu 10 yaşımdan bu yana hiç değişmeden yaşıyorum. Satranç benim özgürlük alanım. O tahtanın başında komutan benim, kararları ben veriyorum. Ve tüm sorumluluk bana ait. Çok şey öğretti, bunun başında zaman yönetimi var. İkinci, planlama. Ben hep bir hafta sonrasına kadarını planlarım. Bu aynı zamanda satrancın temeli. Bu planlama da benim hayat biçimim haline geldi. Yine analitik düşünme. O da akademik hayata etki yapıyor. Satranç, içinde büyüyünce size bir karakter katıyor. John Lennon’ın çok sevdiğim bir sözü vardır, “Hayat siz başka planlar yapmakla meşgulken başınıza gelen şeydir” diye satrançla çok uyuyor. Satrançta da sporcular planlar yapar, onları gerçekleştirmeye çalışırken başımızdan geçenler aslında maçımızı oluşturur.

Haberin Devamı

“Hayalim engelli çocuklara rol model olmak”

Başarılarınız ve azminizle birçok insana ilham kaynağı oluyorsunuz. Peki, gelecek hedefleriniz neler?

Benim en büyük hayalim, çocukların umutlarına vesile olmak. Bir çocuğun bile hayal kurmasına vesile olabilirsem ne mutlu bana. Eğitim hayatımda da satranç hayatımda da çok engelli rol model göremedim. Bir şeylerin ilki hep ben oldum. Bu bazen de korkuttu. Ama şimdi gurur duyuyorum. O açıdan engelli bir çocuğun rol modeli olabilmek en büyük hedefim. Beni gören bir çocuk, “Ben de yapabilirim” desin, o azmi içinde hissetsin istiyorum. 15 yılda tek fiziksel engelli milli sporcu bendim. Görme engelli çok var, yaşı büyük sporcular var ama satranç çok çekirdekten yetiştiğiniz bir spor. Ben artık daha küçük fiziksel engelli çocuklar görmek istiyorum o turnuvalarda oynayan, şampiyonalara giden.

Bu ödül 15 yılın emeği

“Ön yargıları yıkmak büyük keyif”

Engelli bir birey olarak en büyük zorlukları nerede yaşadınız? Siz “engel” olarak neleri görüyorsunuz?

Ulaşım konusunda. Babam, tüm eğitim hayatım boyunca her gün beni okula getirip götürdü. Üniversite hayatım dahil. Güngören’de oturuyorduk, Galatasaray Üniversitesi için her gün 2 saat gidip, 2 saat dönüyorduk. Bir de insanların ön yargılarını, duvarlarını yıkmak zor oldu. Bir ortama ilk kez girdiğimde karşılaştığım ön yargılar... Ama sonradan onların yıkıldığını görmek benim için büyük keyif, onu da söylemem gerek. En büyük engel, insanların ön yargıları. Bir diğeri de engellilerle ilgili karar alıcıların yetersiz olması. Engelli haklarıyla ilgili durumlarda engellilere daha fazla söz hakkı verilmeli. Bir de eğitim hayatına dahil olmak çok önemli. İnsan ancak yeterince eğitim aldığında sosyal hayata ve iş hayatına sahip olabiliyor. Engelliler için daha da önemli. O çocukların hiçbir sıkıntı yaşamadan tüm eğitimlerini alabilmeleri gerekir.

Bu anlamda sizin okul birincilikleriniz de var. Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi’nden bölüm birincisi ve fakülte ikincisi olarak mezunsunuz.

Üniversiteye kadar da hep okul birincisiydim ama bu sadece benim değil ailemin de başarısı. Bu bir takım işi. Onların desteği benim hikayemde çok kıymetli. Üniversite bana çok özgüven kattı. Bundan 10 yıl önce daha ürkek biriydim. Sosyal bilim okumak beni çok geliştirdi. Sabancı Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi üzerine master yaptım, çok yeni tezimi gönderdim. Akademiyi seviyorum ama kariyer konusunda kafam henüz karışık.

Bu ödül 15 yılın emeği

Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay:

“Türkiye’de satranç kültürü oluşturduk”

“Satrançta hepimizi gururlandıran bu başarı çok çalışmanın ve emek vermenin bir sonucu. Çünkü artık Türkiye’de satranç kültürü oluşturduk. Samimiyetle söyleyebilirim ki ben bu ödülü, bireysel bir başarıdan ziyade Türk satrancının dünyadaki yerinin bir yansıması olarak görüyorum. Bizim için gerçekten büyük gurur. Sistematik düşünme, iyi analiz ve uygulama ile geliyor başarılar… Handenur Şahin, ana sponsorumuz Türkiye İş Bankası ile hayata geçirdiğimiz ‘Satranç Sınıfları’ projesi ile satranç sporuyla tanıştı. Aldığımız başarılara baktığımızda ne kadar güzel ve doğru projeler geliştirdiğimizi görebiliyoruz. Bugün 1 milyonun üzerinde lisanslı sporcumuz var; 2012 yılında lisanslı sporcu sayısı 189 bindi. Lisanslı sporcu sayısı ile tarihe geçen bir spor dalı haline geldi satranç. Türkiye, son 10 yılda tam 580 madalya kazandı. 13 ‘büyükusta’ sporcumuz var ki ‘büyükusta’ unvanı satrançta çok kıymetlidir ve bu unvanı almak zordur. Satrancın herkes için erişilebilir bir spor olduğunu kanıtladık ve Avrupa ve dünya başarılarımıza taçlandırdık.

Şunu eklemek isterim ki satranç çok etkileyici bir spor. Masa başında oynanmasına rağmen sadece zihinsel değil bedensel olarak da zindelik, dayanıklılık gerektiriyor. Sporcuların oyunları bazen saatlerce sürebiliyor. Bu sporda zorluklarla mücadele, kontrolü korumak gibi birçok unsurdan söz edebiliriz. Satrancın bireye sağladığı önemli kazanımlar var. Problem çözme, pratik düşünme, odaklanma, uzun vadeli plan yapma, yönetim sürecini, krizleri ve stresi yönetme becerisi bunlardan sadece bazıları... Her sene Liselere Geçiş Sistemi Sınavı’nda onlarca sporcumuz tüm soruları doğru cevaplıyor ya da Türkiye derecesi yapıyor. Satranç hem eğitim hem de sosyal hayatta kazanımları olan bir spor branşı. Ailelere de çocuklarını erken yaşlardan itibaren satranç oynamaya teşvik etmelerini öneriyorum.”