Pazar“Çocukların da sevdiği bir adam olmanın tadını çıkarıyorum”

“Çocukların da sevdiği bir adam olmanın tadını çıkarıyorum”

03.05.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Kurtlar Vadisi” dizisindeki Çakır rolüyle “ağır abi”lerin gözdesi olan Oktay Kaynarca, “Adanalı”da oynadığı Yavuz karakteriyle bu kez de çocukların sevgilisi

“Çocukların da sevdiği bir adam olmanın tadını çıkarıyorum”

Oktay Kaynarca’nın “Kurtlar Vadisi”nde canlandırdığı Çakır, ekranların en çok seyredilen dizi karakterlerinden biriydi. Hatta öldüğünde gıyabında cenaze namazı kılınmış, gazetelerde ölüm ilanları yayınlanmış ve bir amatör lig maçında anısına saygı duruşunda bulunulmuştu.
Kaynarca diziden ayrıldıktan sonra üzerine yapıştırılmak istenen “ağır abi” etiketinden sıyrılmak için komedi dizilerinde oynayıp eğlenceli yarışma programları sunmaya başladı.
Fakat aktörle, sahibi olduğu oto yıkama şirketinin ikinci şubesini açacağı Viaport Alışveriş Merkezi’nde dolaşırken bu çabalarının ve geçen beş yılın pek bir işe yaramadığını, Çakır’ın hayaletinin peşini tam olarak bırakmadığını görüyoruz. Önünden o geçiyor diye esas duruşta ceketini ilikleyenlerin, bir aile büyüğü ya da devlet başkanıymış gibi saygıyla selamlamak isteyenlerin sayısı hiç de az değil.
Bunların yanı sıra aktörün hayatında yeni dizisi “Adanalı” ile başlayan ve kendi deyimiyle gözlerinin bir başka parlamasına neden olan büyük bir değişiklik var. Çocuklar karşılarında dizinin Yavuz’unu görünce koşarak kucağına atlıyor, heyecanla el sallayıp onu öpücüklere boğuyorlar. Kaynarca yüzünde babacan bir gülümsemeyle “Beni görünce gülümseyen, el sallayıp gelip konuşmak isteyen çocuklara bayılıyorum.   Bu çok keyifli bir durum. Bugünlerde onların da sevdiği bir adam olmanın tadını çıkarıyorum” diyor.


“Adanalı”da oynamayı kabul etme nedenleriniz nelerdi?
Benim önceliğim, yer alacağım projelerin söyleyecek bir sözü olması. Yapmak istediği şeyi başarıyla gerçekleştirmesi. Mesela komediyse seyircisini kasıklarına ağrı girene kadar güldürebilmesi. “Adanalı”nın yönetmeni Tayfun Güneyer zaten arkadaşımdı, bana projeden ve Yavuz karakterinden bahsettiğinde merak ettim. Metni inceledikten sonra da Yavuz’u oynamayı kabul ettim. Ben doğaçlama yeteneğime çok güvenirim, canlandırdığım karakterleri doğaçlama yaparak oyun hamuru gibi şekillendirmekten de büyük keyif alırım. Yavuz buna çok müsait bir karakter. Cin gibi, içinde bulunduğu her durumdan bir komiklik çıkarabiliyor. 

Yavuz’u canlandırmaya hazırlanırken Adanalılara danıştınız mı? Fatih Terim’le bir yemek yemiştiniz...
Hayır, özel olarak bir hazırlık yapmadım ama kökenleri oraya dayanan tanıdıklarımla bölgeye dair alışkanlıkları hakkında sohbetler ettim. Fatih abi de onlardandır. Bir şeye takılırsam da çekinmeden ararım. “Adanalı” içinde çok severek yer aldığım bir proje. Bu kadar keyif almamın bir diğer nedeni de biraz önce sizin de şahit olduğunuz “minik” değişim.

Evet, çocuklar size bayılıyor...
Her gün farklı bir arkadaşım arayıp telefonu çocuğuna veriyor. Çocuklar beni görünce el sallayıp öpücük yolluyor, yanıma gelip konuşmak istiyorlar. Yani Yavuz beni onlara da sevdirdi, banaysa durumun tadını çıkarmak kaldı. 

“Çocukların da sevdiği bir adam olmanın tadını çıkarıyorum”



“Oyunculukta ego biter, gerekirse maymun olursun”

Siz rolleri nasıl seçiyorsunuz? Üzerinize yapışmasından çekiniyor musunuz?
Oyuncunun rol seçip seçemeyeceği bıçak sırtı bir mesele. Bu, o an bulunduğu konuma göre değişir. Ayrıca işe bir de bulunduğun ülke açısından bakmakta da fayda var. Mesela bizim seyircimiz fazla sahiplenicidir. Her akşam evlerine misafir ettikleri oyuncuları zamanla öyle benimserler ki ters köşede görmek istemezler. Ama mesela Yavuz’un üzerime yapışmasından çekinmiyorum çünkü seyircimiz giderek bilinçleniyor. Yeni kuşak internet sayesinde tüm gelişmeleri dünyayla aynı anda takip edebiliyor. Bu nedenle de tutuculuk giderek azalıyor.

Sizin için ters köşe nedir? Mesela bir eşcinseli canlandırır mısınız?
Bugüne kadar Türkiye’de yazılmış ve oynanmış neredeyse tüm gay karakterler aslında birer karikatür. Gerçek değiller. Genelde komedi unsuru oluşturmak için oradalar. Ama mesela “Örümcek Kadının Öpücüğü” filmindeki eşcinsel karakterini oynamam diyen de yanlış meslek seçmiştir. Eşcinsel birini oynayacaksan öyle başarılı olacaksın ki seyirci tutuculuğu bir kenara bırakıp “Vay be bunu da ne güzel oynamış” diyecek.

“Ödüller C.V.’de güzel durmaktan başka işe yaramaz”

Konservatuvar mezunu, iki tane Altın Portakal Ödülü bulunan bir oyuncu olmanıza rağmen çoğunluk tarafından “Kurtlar Vadisi”nde canlandırdığınız Çakır karakteriyle tanındınız. Hatta özel hayatınızda da “Çakırlaştığınız” yazılıp çizildi...
Ödül kazanmak bir oyuncu için gurur vericidir ama ödüller C.V’de güzel durmaktan başka bir işe yaramaz. Bana göre en değerli ödül sokaktaki insanın oynadığım karakterle ilgili bir şeyler söyleyebilmesidir. Bu açıdan bakınca da “Kurtlar Vadisi”nin kariyerimin dönüm noktası olduğunu inkar etmem saçma olur. “Çakırlaşma” meselesine gelince; o dönemlerde de  hep aynı şeyi anlatmaya çalıştım: Ne Çakır’dan önce ne de sonra Oktay Kaynarca’da bir değişiklik olmadı. Ben zaten kameraların önünde kakara kikiri yapmaktan hoşlanan bir adam değildim ki. Bir oyuncu abim “Oyunculuk biraz da maymunluktur” derdi. Ona şimdi çok hak veriyorum. Oyunculuk karizma ve ego barındıran bir şey değildir, gerektiğinde maymun olmaktır.  “Kurtlar Vadisi” döneminde oynadığım karakterlerin üzerime yapıştırılmaya çalışılması beni rahatsız etti. Hatta bu etiketten kurtulmak için diziden sonra eğlenceli yarışmalar sundum ve komedi dizilerinde oynadım.


“Çocukların da sevdiği bir adam olmanın tadını çıkarıyorum”
“Adanalı”daki düşmanları ile ortak noktası: Oto yıkamacı

Oktay Kaynarca’nın kardeşleriyle ortak olduğu bir oto yıkama şirketinin ikinci şubesi birkaç gün içinde Kurtköy’deki Viaport Alışveriş Merkezi’nde açılacak. Kaynarca’ya “Adanalı’daki baş düşmanı, Mehmet Akif Alakurt’un canlandırdığı Maraz Ali’nin de bir oto yıkamacısı olduğunu hatırlattığımızda gülüyor
ve “Bu tatlı bir tesadüf sadece.
Çünkü biz ilk şubemizi ‘Adanalı’ başlamadan önce açmıştık” diyor.