Pazar Copa Bar

Copa Bar

03.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Park Şamdan

Copa Bar




Yaz bitmeden Laila'ya gitmek bize de nasip oldu. Dostum Tanju bey, Nişantaşı'ndaki Park Şamdan'ın müdavimidir. "Park Şamdan, Laila'da yazlığa taşınmış. Oraya gidelim" dedi. Karım da "Laila'ya erken gidelim, hem aydınlıkta etrafı görürüz hem de deniz kenarında biraz otururuz" diyerek beni erkenden Laila'ya sürükledi.
Merdivenlerden tökezlenmemeye dikkat ede ede ilerledik. Erken gittiğimizden her yer boştu. Deniz kenarına doğru yürüdük. Tam ortada Laila Bar'ın dört köşe bar tezgahı var. Onun önünden denize doğru uzanan alana rahat koltuklar sıralanmış.
Laila'nın deniz cephesinin bir köşesini Karaköy Balıkçısı, öbür köşesini Yılmaz Erdoğan'ın ortaklığı ile ünlenen Yazı Kebap tutmuş. Ortada Laila'nın barı var. Laila'nın barı ile Yazı Kebap arasındaki dapdaracık mekanın kapısında ise Copa Bar yazıyor.
Copa'nın denizin hemen üzerinde yuvarlak yüksek bar masaları ilgimizi çekti. Karı-koca uzun bacaklı iki tabure çekerek yuvarlak masanın etrafına tünedik.
Birsoy Yıldırım isminde güler yüzlü bir servis elemanı ne içeceğimizi sordu. Ben buzlu bir viski istedim. Karım limonlu sodayı tercih etti. Bize servis yapan Sezai Soysal ve Hamdi Daylan ile sohbete başladık. Önce, "Copa da ne ola ki?" diyerek sual eyledim. Bana anlattıklarına göre "Copa" İspanyol dilinde "kadeh" demekmiş. Bu barın sahipleri Sabi Totah ile Lorris Mizrahi'nin herhalde İspanya ile bağları var ki, bara İspanyolca isim koymuşlar. İyi ki Laila'ya gittik... Sorduk... Cevap verecek adam bulduk da... "Copa"nın ne demek olduğunu öğrendik. Ya öğrenemese idik! "Sopa" mı, "kova" mı diye kafamız karışıp duracaktı.
Copa Bar'ın yeri güzel, servisi güzel... Barda Selma Çelik isminde bir barmaid var. O da güzel... İçki yanında pazı dolma, çöp şiş, sigara böreği, köfte, patlıcanlı börek gibi hafif yiyecekler veriyorlar. Bunların tabağı 15 milyon lira. Bir süre sonra Tanju bey ile Burçin hanım da geldi. Barda güneşi batırdık. Yazı Kebap'ın hemen arkasındaki sette bulunan Park Şamdan bölümüne geçtik.

Park Şamdan 20 yıllık bir müessese. Bizim ölçülerimizde klasikleşti. 20 yıldır mutfağı, yemek çeşitleri, servisi, dekoru değişmedi. 20 yıldır genelde aynı müşteriler gider. Uzun yıllar Ahmet Çapa müşterileri karşılardı. Üç yıldır Ersoy Çetin bu işi devraldı.
Laila'daki yazlıkta Ersoy Çetin yok. Bodrum'daki yeni işletmeyi yerleştirmeye çalışıyormuş. Ama Park Şamdan'ın servis kadrosu tam takım işbaşında. Mutfakta Hüseyin Gürsoy, servisin başında Hıdır Alıcı, yardımcıları Halil Seçkin, Zihni Aydın, Ercan Çalışkan, Behzat Öztürk ve genç barmaid Sermin Başaran... Müşterileri kapıda karşılayan Sadettin Karabilen'i, bu yıl yazlığa getirememişler.
Adı üzerinde "yazlık"... Yazlıkta "klasik" Park Şamdan lokantası havasını tutturmak imkansız ama yemeklerin kalite ve lezzeti gene de iyi. Nazar değmesin, işleri bol olsun. Bir masayı bir gecede iki defa satıyorlar. Müşteriler kapının önünde, barda ikinci posta için sıra bekliyor.
Park Şamdan'ın mutfağının değişmeyen yemekleri kuzu kaburga, kuzu külbastı, pirzola, Cafe de Paris soslu file et, Robespier usulü ince dilinmiş bonfile, çoban kavurma, cızbız köfte, bonfileden yoğurtlu kebap, ev eriştesi ve rokfor soslu gnocchi'dir.
Ben yoğurtlu kebap yedim. Bir kadeh de rakı içtim. Masada karşımda oturan bankacı Hamit beye ayıp oldu. O "frankofil"dir. Rakı gibi adi içkilerden hoşlanmaz. Kebap gibi alaturka yemekleri yemez. Ben kebap yer rakı içerken o da Fransız şarabı ile ızgara kılıçbalığının zevkini çıkardı. Biz 23.30'da ayrılırken, boşalttığımız masaya oturmak için bekleyenler, nihayet yemek yiyebilecekleri için mutlu görünüyorlardı.