14.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Varaklı aynalar, dev taşlı avizeler, kırmızı kocaman koltuklarla süslü Avant-garde için Çapa "Bu zamana kadar hitap ettiğimiz kitlenin seveceğinden farklı bir yer" diyor. Avant-garde salı günü açıldı ama ondan önce Güzide Duranın partisine ev sahipliği yaptı. Bu kulübün adını taşıyan bir derginin çıkması da an meselesi. Gece hayatının en popüler işletmecilerinden İzzet Çapa kış sezonuna birbirinden farklı konseptlerde tam sekiz ayrı mekanla giriyor. İstanbulun hemen hemen bütün popüler semtlerine dağılacak bu mekanlardan biri de Avant-garde adıyla Nişantaşı Valikonağı Caddesinde açıldı. Aynı yerde daha önce Süleyman Nazif Bar vardı. Açacağımız yeni yerlerden biri Centro. İzzet Çapanın yemeğini seven ama eğlencesini fazla bulan insanlara hitap edecek. Sadece yemek var, eğlence yok. Ritz-Carlton Otelin sinema katında. İtalyan ve Çin mutfağını sevenler için. Sanıyorum diğer fiyatlarla kıyaslandığında İstanbulun en iyi bistrosu olacak. En iyilerinden biri demiyorum, en iyisi olacak. Centro için mutfak şefleri Bilal ve Gazi Ateş iki ay İtalyada eğitim gördü. Çok da başarılı bir sonuç alındı. Cuma günü açılıdı. Beşiktaşlı Sergen Yalçınla da Etilerde iki mekan açıyoruz. Biri 50ler tarzı bir Amerikan kafesi olan The Apartment, diğeri Le Select. Çizgidışı kulüp Akademi 14 devam ediyor. Üst katında Cahideyi açacağız. Devamı gibi olacak, restoran-gece kulübü tarzında. 14ün yanına da Asmalı Meyhane geliyor. İki Ermeni ev kadını Rum ve Ermeni mezeleri hazırlayacak. Böylece bir binada üç farklı mekanımız olacak. Bebekteki Salopet bu sene de devam edecek. "İzzet Çapa yemeğini seven ama eğlencesini fazla bulanlar için" Hayır. Daha önce şu andaki Nişin yerinde Fashionı açmıştım. Merdivenlerle inilen bir yer olmasına rağmen Nişantaşında en çok iş yapan dükkanlardan biri oldu. Fakat Avant-garde benim için ayrıca önemli. Süleyman Nazif Bar gece hayatında gezmeye başladığımda gittiğim ilk dükkandı. Bende çok anısı var. Avant-garde Nişantaşındaki ilk yeriniz mi? Heyecanı, değişikliği seviyorum. Türk insanı parayla iyiyi ve mükemmeli almaya alıştı. Onların artık şaşırtılması gerekiyor. Kendine ve işletmene hayran bırakman gerekiyor. İnsanların bir dükkan bile açamadığı bir dönem yaşıyoruz. Biz sekiz taneyle birden geliyoruz. Delice bir iş belki ama yaptığım en akıllı iş bu delilik bence. Bu sezon yenileriyle birlikte sekiz yeriniz olacak. "25 yaş ve altı müşterileri burada görmek istemiyorum" Çünkü ortaklıklar sıkı diyet programı tavsiye eden, oldukça dayatıcı kilo verme uzmanları gibi. Ben kafadan rahatsız bir adamım. Grubum da çatlak. Dolayısıyla ortaklarla anlaşamıyoruz. Ama ortaklıklar bittiğine göre kapama gereği de yok. Kendimize ait olan yerler yavaş yavaş klasikleşiyor. Siz bugüne kadar genellikle ortaklı dükkanlar açtınız. Neden sonradan anlaşamayıp ortaklarınızla ilişkilerinizi bitiriyorsunuz? Avant-gardeın kelime anlamı "öncü". Bu kulüp de dekorasyonundan müziğine kadar eğlence sektöründe öncü olacak. Bugüne kadar her zaman aynı şeyi söyledim ben. Türkiyede çok hızlı değişim faşizmi yaşanıyor ve bunun önüne geçmek imkansız. Gençlere hitap ederek para kazanabilirsiniz ama gençler çok hızlı tüketiyor. Her yeni açılan yere zıplıyorlar. Burayı magazin gündeminin dışına taşımak istedik. Yani magazinsiz bir dükkan olacak. Ne kadar beceririz bilmiyorum. Ama madem ki bir şey yapacağız, hedeflediğimiz bir kitleye hitap edelim dedik. Avant-garde nasıl bir kulüp olacak? Ben hatalarımdan ders alırım. Avant-gardeda daha çok 25 yaş ve üstüne hitap etmek istiyorum. Bu sene açacağım yerlerden bir tanesi hariç, 25 yaş ve altı müşterileri görmek istemiyorum. Gezmeyi bilmiyorlar, eğlenmeyi bilmiyorlar, tüketmeyi çok seviyorlar. Ama iyi de para bırakıyorlar. Ama size gelenler genellikle gençler. Burası çok görkemli görünebilir. Ama basit şeyler de kullanıldı. Çok pahalı bir avize ama altında çok eski ve ucuz bir sandalye var. Ya da ne bileyim; çok görkemli bir avizenin altında pazı dolması da yiyebiliyorsun. Aykırılıklar bir arada yaşanıyor. Öncü olmak için marjinal olmak gerekiyor, marjinal olmak için de grubun ortasında değil ucunda olmak gerekli. Avant-gardeı da bu yüzden mi görkemli bir kulüp olarak tasarladınız? Dodo yaptı. Milano ve Parise gittik. Oradan esinlendik. Son derece modern bir dizayn. Basit bir sandalyeden çok tarihi bir iskemleye, retrodan alaturkaya her şeyin bir arada bulunduğu ve çok güzel birleştiği bir dükkan çıktı ortaya. Her gün de yeni bir şey çıkıyor, yani şu anda bile tadilat devam ediyor. Mesela arka tarafta koltuk olarak görünen bölüm önümüzdeki hafta bar olacak."Akademi 14ün DJi Avant-gardeda da çalacak" Dekorasyonda nelere dikkat ettiniz? Çoğu İstanbul eskicilerinden toplama. Mesela şuradaki sandalyeyi 10 milyona aldık. Ekipçe gezdik. Çok eğlenceli oldu. Eski eşyaları nereden buldunuz? Evet. İlk defa tarzımızın dışında, müzikte ellerin havada olmadığı ama eğlencenin var olduğu bir tarz yaratacağız. DJimiz Özhan aynı zamanda Akademi 14ün de DJi. Orada Türkçe çalınıyor. Burada mesela Türkçe çok az çalınacak. Galiba Avant-gardedaki eğlence İzzet Çapa tarzı "eller havaya"dan farklı olacak. Çinileri ve altta kalan şömineleri ortaya çıkardık. Tarihi dokuyu ön planda tuttuk ama hoş unsurlar ekleyerek. Bir sürü ayna koyduk mesela. Burası tarihi bir bina. Bu özelliği nasıl korudunuz? Güzide çok eski arkadaşım. Amerikadan geldi ve galiba Salopette bir parti vermek istedi. Ben de ona bir jest yaparak açılmadan bu dükkanı verdim. Dodoyla burayı yetiştirdik ve gitmeden ona bir parti verdik. Çok da keyifli oldu. Mekan geçtiğimiz salı günü hizmet vermeye başladı ama ondan önce burayı bir geceliğine Güzide Duranın Elle partisi için açtınız. "Dergimizi 5 bin kişiye göndereceğiz" Magazin dışında her şey var. Bizim dükkanların tanıtımından dünya trendlerine, Türkiye gündeminden siyasi ve ekonomik söyleşilere. Bu dergiyi biz hazırlamıyoruz, sadece katkımız var. Profesyonel bir ekip çalışıyor. Genel yayın yönetmeni Figen Akışık, görsel yönetmen ise Ergün Gündüz. Müşteri portföyümüzde yer alan 5 bin kişiye ücretsiz dağıtılacak. Her ay ben Avant-garde dergisine bir röportaj yapacağım. İlkinde çok ünlü bir gazeteci-yazar var. Avant-garde adlı bir dergi de çıkaracaksınız. Neler var dergide? Bu profesyonel anlamda bir gazetecilik değil. Son derece eğlenceli sorular. "Botokslu musun?" "Küçükken en çok sevdiğin oyuncağın neydi?" Bunun gibi komik şeyler sorduk. İyi oldu. İyi oldu mu röportaj? (Gülüyor) Evet, hiç belli olmaz belki de şimdi sekiz tane dergi çıkarırım. Medyaya girmiyoruz, sadece kendi sesimizi duyurma derdindeyiz. Böylece medyaya da mı el atmış oldunuz?