Mareşal Çakmak Garih cinayetiyle gündeme geldiÜzeyir Garih’in cesedi Mareşal Fevzi Çakmak’ın Eyüp Mezarlığı’ndaki kabrinin yanında bulundu. Bunun üzerine, Kurtuluş Savaşı’nın ünlü komutanının dine karşı yaklaşımı gündeme geldiÖNAY YILMAZÜzeyir Garih’in cesedinin Eyüp Mezarlığı’nda, Mareşal Fevzi Çakmak’ın kabrinin yanında bulunması, Kurtuluş Savaşı’nın ünlü komutanını gündeme taşıdı. "Fevzi Çakmak’ın, Nakşilerin mezarlığında işi neydi? Çakmak da Nakşi tarikatına üye miydi?", "Çakmak’la Museviler arasında bir yakınlaşma olmuş muydu? Bu nedenle Garih, Çakmak için de mi dua ediyordu?" gibi sorular akla geldi.
Prof. Dr. Emre Kongar, cinayetin işlendiği gün bir televizyona yaptığı açıklamada, Üzeyir Garih’in babası Ezra Garih’in savaş sırasında cerrahlık yaptığını, Fevzi Çakmak ile dostluklarının bu şekilde başladığını anlatıyordu. Ancak Kongar’ın bu açıklamasına belgelerde pek rastlanmıyordu.
"Yahudilerin imha edilmesini önledi"
Musevilerin Türkiye’de yaşadıklarını kitaplaştıran araştırmacı Rıfat N. Bali’nin, "Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri: Bir Türkleştirme Serüveni" adlı kitabı şöyle diyor:
"Azınlıklar arasında çok yaygın bir söylenti de (...) silah altına alınmalarının nedeninin kitlesel olarak imha edilmelerinin önlenmesi olduğu söylentisiydi. Utanç haline gelen bu söylentiye göre azınlıkları kitlesel olarak imha etme tasarısı hükümetin bir planı idi. Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, bu tasarıdan haberdar olunca Nafia Vekaletine bağlı olarak askere alınan azınlıkları Milli Müdafaa Vekaleti emrine aldırarak kendi emir kumandası altına soktu ve böylece onları imha edilmekten kurtardı." Kitapta Jak Kamhi’nin "Diyebiliriz ki, Mareşal Fevzi Çakmak Yahudilerin en büyük müdafiiydi" cümlesi de yer alıyor.
Yahudi tarihini araştıran yazar Naim Güleryüz, Türk Yahudilerinin Milli Mücadele’ye olan katkıları dolayısıyla Çakmak’ın sıcak yaklaşım içinde olabileceğini, ancak elde bu konuda somut bir kanıt olmadığını belirtiyor:
Atatürk’ün düşünceleri
Yahudi tarihi araştırmacısı Yusuf Besalel, Milli Mücadele’deki kahramanlıkları nedeniyle birçok Yahudinin İstiklal madalyasıyla ödüllendirildiğini belirterek, "Atatürk, İktisat Kongresi’nde Türk Yahudilerini, ‘Türk ulusuyla bütünleşmiş, ulusun ayrılmaz bir parçası’ olarak niteledi. İzmir’deki bir konferansta Yahudiler hakkındaki fikrinin sorulması üzerine, ‘Unsuru hakim olan Türklere tevhid-i mukadderat etmiş sadık unsurlarımız vardır ki, bilhassa Museviler, millete ve vatana sadakatlerini ispat ettiklerinden şimdiye kadar müressehen imar-ı hayat etmişler ve bundan böyle refah ve saadet içinde yaşayacaklardır’ demiştir" diyor.
"Cenazesini halk Beyazıt’tan Eyüp’e kadar el üstünde taşıdı"Prof. Dr. İlber OrtaylıÇakmak nasıl biri?Birtakım çevreler oldukça saldırgan bir ifadeyle mürteci yakıştırması yaptı. Alakası yok. Çünkü onun döneminde tarikatlarla epey mücadele edildi. Ordudaki terfilerde
son derece objektif hareket etti. Diğer bir özelliği ise dindar olarak bilinmesi.
Namaz kılan, oruç tutan, Kuran okuyan bir zat olarak bilinir. Geceleri geçtiği yerlerde fenerlerle karşılanırdı. Erken öldü, seçimden önce. Ölümünde yeterince matem yapılmadı diye uzunca bir süre cenazesi gömülmedi. Cenazesi Beyazıt’tan Eyüp’e kadar elden ele getirildi. Mahşeri bir kalabalık vardı. Yahudi, Ermeni, Rum diye ayırmazdı. Başına geçtiği orduda her tipten adam var. Herkesle çalışmıştır.
"Dedesi ve babası Kadiri tarikatı mensubuydu"Dr. Nilüfer HatemiABD’de Princeton Üniversitesi’nde yakın doğu tarihi üzerine master ve doktora çalışması yapan, Fevzi Çakmak üzerine yaptığı araştırması da önümüzdeki günlerde Yapı Kredi Yayınları’ndan kitap olarak çıkacak olan Boğaziçi Üniversitesi mezunu Dr. Nilüfer Hatemi, sorularımızı yanıtladı.
Çakmak, Nakşi tarikatına mı mensup?Nakşibendi tarikatıyla hiçbir ilgisi yok. Hiçbir tarikata da üye olmamış. Yani Nakşibendiliği doğru değil, Küçük Hüseyin Efendi’yi tanıyor olabilir ama kayıtlarda rastlanmıyor.
Ailesinin var mı?Dedesi ve babasının gayrimüslimleri de üye kabul eden liberal bir tarikat olan Kadiri tarikatına üye olduğunu biliyoruz.
Ailesi "Cenazeyi Ankara’ya nakledelim" teklifini reddetti
Kabri neden Eyüp Mezarlığı’nda?Bunun nedeni basında yer aldığı gibi Şeyh Küçük Hüseyin Efendi’nin yanına gömülmek istemesi değil. Aile kabristanı Eyüp Mezarlığı’nda. 1939 yılında vefat eden çok sevdiği kızı Ayşe Muazzez ve kendisinin yetişmesinde büyük katkısı olan dedesi Hacı Bekir Efendi’nin yattığı aile kabrine defnedilmek istemesidir. Bunu vasiyet etmiştir. Hatta ailesine 1980’de bir mektup yazılmış, "Cenazenin Ankara’ya naklini ister misiniz?" diye, ailesi kabul etmemiş. Kendisi de sağ olsaydı orada kalmayı tercih ederdi diye yazmışlar.
Musevilerle bir yakınlığı var mı?İkinci
Dünya Savaşı’nda Musevileri kolladığı, zarar görmelerine engel olduğu, bunun o zamanlar Musevi cemaati arasında takdirle karşılandığını ben de bazı Musevi tarihçilerin kitaplarından öğrendim.
Siz tespit edebildiniz mi?Belgelerle ispatlanmış böyle bir tespitim yok. Ancak azınlıklara karşı hoşgörülü olduğunu, hiçbir zaman önyargılı davranmadığını biliyoruz. Bir grubu diğer gruptan da üstün görmüyor.
Siz neler buldunuz?Araştırmamda şöyle şeyler saptadım. Bir tanesi 1912’da Balkanlar’ı ziyaretinde İttihat ve Terakki’nin merkezine gidiyor. Burada Rum mektebini ziyaret ediyor, ayrıca bir Musevi yemeğine katılıyor. 1911’de Filistin’de Yahudilerle Araplar arasında huzursuzluğu dile getiriyor. 1950’de bir Yahudi sefirine Çankaya’daki evini kiraya veriyor.
"Çakmak’ın Museviliğe değil, Musevilerin Çakmak’a yakınlığı varProf. Dr. Mete TunçayYahudilerin Fevzi Çakmak’la olan yakınlığı nedir?Çakmak’ın Museviliğe duyduğu bir yakınlıktan çok, olsa olsa bazı özel nedenlerle birtakım Yahudilerin Çakmak’a yakınlık duymaları olabilir. Unutmamalı ki, Çakmak 22 yıl Genelkurmay Başkanlığı yaptıktan sonra İngilizlerin baskısıyla emekliye ayrıldı. Cenaze töreni de büyük bir dini gösteri halini aldı.
Tarikatlarla Musevilerin ilişkisi var mı?Bazı tarikatlar gayrimüslim üyeleri kabul ediyor. Nakşilerde de olabilir; ama Kadirilerde bu var. Rum, Ermeni, Yahudi insanlar olduğunu biliyorum; zaten bu sufilik bir hayli dışarıya açık. Yahudi tasavvufunda da bunu görüyoruz, birçok ortak noktalar var.
PAZAR