09.11.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
şişedeki balık / MEHMET YALÇIN
Dünyanın en büyük tütün ve içki şirketlerinden Tekel'in özelleştirilmesi için verilen teklifler geçen hafta açıklandı. Ve hem tütünde hem de içkide Tekel genel müdürünün "Bu fiyatlar Tekel'e hakarettir!" diye tepki gösterdiği düşük rakamlar teklif edildiği ortaya çıktı. Tekel'in tüm alkollü içki tesisleri ve markaları için, bir yerli konsorsiyum 292 milyon dolar teklif etmişti... Dünyanın büyük içki devleri ise ortalarda yoktu.
Tekel'in tütünden ayrı blok olarak satılmaya çalışılan alkollü içkiler bölümü, dünyanın en çok satılan yerel içkilerinden rakının dört markasını, cin, votka ve likör gibi içkileri ve şarapları kapsıyor. Yabancı şirket temsilcilerinin "Bu ürünlerin marka değeri sanıldığı kadar yüksek değil çünkü çoğu marka değil" sözleri doğru olsa bile, tesislerin bir kısmı muazzam... Şarköy ve Elazığ'daki şarap fabrikaları son teknoloji ürünü, Fransızların bile gıpta ettiği tesisler. Keza Nevşehir'deki rakı ve Bilecik'teki likör ve cin fabrikaları da öyle... Devlet nedense bunları ayrıştırmak ve ayrı ayrı gruplara satarak hem değerlerini yükseltmek hem de piyasada yeni bir "özel tekel" oluşumunu engellemek yerine, tümünü bir arada satarak "kemiksiz lokma" denebilecek bir "blok para" alma derdinde. Devletin borçlanma ihtiyacını bir an önce azaltma derdindeki bürokratların gönlünde, Aria'ya cep telefonu lisansı satışındaki gibi büyük bir geliri bir anda hazineye koyma hayali yatıyor. Ama bir de madalyonun öbür yüzü var...
"Özel tekel" olmamalı
Tekel'in içki tesisleri hammaddeye yakın olmaları açısından yurdun dört bir yanında kurulu. Tekirdağ'da ve ilçelerinde tam beş tane şarap fabrikası var. Elazığ, Ürgüp ve İzmir'de de şarap fabrikaları mevcut. Rakı fabrikaları da hammaddenin yanı sıra tüketim de gözetilerek yurdun dört yanına yayılı: İstanbul, Ankara, İzmir, Nevşehir, Gaziantep... Likörlerin ve cinin yapıldığı tesis Bilecik'te, bira fabrikası da Yozgat'ta. Bunlar kendi içinde bile gruplandırılması zor tesisler. Rakı ile şarap arasında, dağıtım sırasında Tekel bayileri ve restoranlara verilmelerinin dışında bir ilişki, bir firmanın rakıyı ve şarabı aynı anda üretmesinin mantığı yok... Bu yüzden blok satışla aslında rakıdaki cazip piyasayı kapmak isteyen alıcılara, şarap fabrikaları da yükleniyor ve onlar da arada vapurlardaki "Bir tarak alana bir de ayna bedava" pazarlamacılığıyla yok pahasına gidiyor... Oysa blok satıştan vazgeçilse, belki Tekirdağ şarap fabrikalarından birini Doluca, birini yörenin bir sermayedarı, birini bir bağcı kooperatifi alabilecek. Keza Elazığ fabrikasına oralı girişimciler, Ürgüp'e belki bir özel şarap şirketi, İzmir'e belki yörenin üzüm devi Tariş vb. talip olabilecek. Rakıda da farklı farklı gruplar fabrikalara sahip olacak, likör fabrikasını da belki yabancı sermaye devralacak. Böylece tesisler hem ayrı ayrı, daha sağlıklı değerlenecek hem de yöre girişimcilerinin eline geçtiğinden daha verimli işletilebilecek, üstelik devlet tekeli özel tekele dönüşmemiş olacağı için rekabetten dolayı ürün kalitesi yükselecek, tüketici kazıklanmayacak...
Özelleştirmenin tek amacı, hazineye bir kalemde büyük meblağ aktarmak olmamalı. Rekabet, verimlilik, ürün kalitesi, yörelerde tesisler aracılığıyla kaynak yaratılması gibi unsurlar da satış bedeli kadar dikkate alınmalı...