Pazar Tıp sizi saklayabilir mi?

Tıp sizi saklayabilir mi?

14.12.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Aile Mahkemesi’nin verdiği karara göre 20 yaşında bir genç kadının, şiddet gördüğü eski sevgilisinden korunması için kimliği, yüzü ve fiziksel yapısı değiştirilecek. Uzmanlar kararın olumlu ve olumsuz yönlerini değerlendirdi

Tıp sizi saklayabilir mi

Geçtiğimiz günlerde Aile Mahkemesi emsal bir karar verdi: Eski sevgilisinin şiddetine maruz kalan
20 yaşında bir genç kadının, kendi talebi üzerine, kimliği, adına düzenlenmiş her türlü resmi kayıt ve belge, devam etmekte olduğu eğitim kurumu ve fizyolojik görüntüsü değiştirilecek. Kimlik ve adres bilgileri süresiz olarak gizli tutulacak. Konuyla ilgili görüşü sorulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ısrarlı takip sonucu mağdur olan kişilerin bireysel başvuruları sonucunda son çare olarak kimliklerinin hatta talep etmeleri halinde fiziki durumlarının değiştirilmesinin, Ailenin Korunması
ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un getirdiği bir hak
olduğunu söyledi.
Daha önce tanık koruma programı kapsamında sadece 12 kişiye kimlik değiştirme ameliyatı yapılmıştı. İlk kez bir şiddet mağduruna uygulanacak. Mağdur kadının avukatı, müvekkili istemediği için görüş vermedi. Kararı hukuk ve tıp alanından uzmanlara sorduk.

Haberin Devamı

“Şiddet mağduru kadını tıbbi işlemlerle hırpalayarak korumak çok ironik”

Prof. Dr. Erdem Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü,

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı

Bu karar kişinin korunmasına yönelik olması açısından önemli ancak şiddet mağduru kadını tıbbi işlemlerle hırpalayarak korumaya çalışmak çok ironik bir durum. Tıp insanı daha sağlıklı ve mutlu yapmaya çalışan bir sanattır ama burada amacından biraz daha farklı yönde kullanılıyor, insanı saklamak için... Saldırgan bu aşamaya gelinmeden etkisiz hale getirilmeliydi. Ben mağdur hanımefendinin işlemin detaylarını öğrendiğinde bu karardan vazgeçeceğine inanıyorum.

Haberin Devamı

Böyle bir süreçte baş-yüz bölgesinde çalışılır ama başka bir bölgede hemen göze çarpan bir kusuru varsa bu da düzeltilebilir. Sesi kalınlaştırılıp inceltilebilir, olanaklar elverdiğince değiştirilebilir. Saç ekimi yapılabilir, göz rengi kontakt lensle değiştirilebilir. Çene, burun, kaş, alın, kulak, göz çevresi, yanak yapıları uyum içinde düzeltilmelidir. Plastik cerrahi işlemiyle kişinin sadece burnunu bile düzeltseniz yüzün ifadesinde çok ciddi değişiklik olabiliyor. Yani öyle yüzün her bölgesiyle oynamaya gerek kalmayabiliyor. Buna bir de saçtaki renk, şekil değişikliklerini, kıyafette tarz değişikliğini eklerseniz yakınlarının bile tanıması çok zor olacaktır. Hele ameliyat olduğunu bilmeyen birinin anlaması çok zordur. Tabii bu yapılacak işlemlerin başarısına da bağlı.

“İstediği zaman süreci durdurabilir”

Vücut onun vücudu olduğu için hastanın istekleri tıbbi sınırlar içinde ise gerçekleştirilebilir. Hekim ile hasta her aşamada tam bir mutabakat halinde olmalıdır. Hastanın istemediği bir düzenleme sonrasında ruhsal sorunların olması kaçınılmazdır. Süreçte mutlaka psikiyatrik destek alınmalıdır.

Yüzde yapılacak işlemler 1-2 saatten 4-5 saate kadar sürebilir. Bir seansta bitmezse başka seansla devam edilebilir. Hastanın bir haftadan bile uzun süre ameliyatın etkilerini hissetmesi söz konusudur. Estetik amaçlı da olsa yapılan bir ameliyattır ve diğer ameliyatlar gibi ağrı, kanama, enfeksiyon, ödem gibi yan etkileri olacaktır.

Haberin Devamı

Bu işlemler devletin olanaklarıyla, gelişmiş herhangi bir plastik cerrahi merkezinde yapılabilir. Ameliyatları yapan hekim durumu bilecek ve gizliliğe özen gösterecektir.

Anayasamız herkesin kendi sağlığıyla ilgili işlemlerde karar verme hakkını tanımlamış. Buna ilişkin hasta hakları yönetmeliği ve diğer mevzuatta da hastanın bu tıbbi işlemlerden vazgeçme hakkı tanımlanmıştır. Ameliyata girinceye kadar hasta istediği zaman bu süreci durdurabilir.

Özkara: “Daha önce hiç şiddet mağduruna yapılmamıştı”

Bu tip şeyler gizlilik içinde yürütüldüğü için kesin sayıyı bilmek çok zor ama Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasına göre 2008-2013 arasında toplam 12 kişiye tanık koruma programı çerçevesinde kimlik değiştirme ameliyatı yapılmış. Benim bildiğim şiddet mağduru kişiye yapılan bir işlem yok.

Dünyada da bu tarz işlemler gizli olduğu için hikayelere ulaşmak pek mümkün değil. Amerika’da şiddet mağdurlarının uğradıkları travmayı atlatabilmeleri için gönüllü estetik ameliyat desteği veren dernekler var. Prosedür bazı farklılıklar içerse de yapılacak tıbbi işlemler yurt dışında da benzer niteliktedir.

Haberin Devamı

“Önce kemik yapısından başlarız, burun ve üst çene öncelikli olarak değiştirilen kısımlar olur”

Prof. Dr. Eksal Kargı

Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

Kendi görünümünüzden son derece memnunsunuz ancak size rahatsızlık veren bir kimse yüzünden görünümünüzü değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Bu kararı mağdur için olumlu buluyorum ama esas olması gereken, devletin koruma yükümlülüğüyle şiddeti uygulayan kişiyi cezalandırması.

Türkiye’de estetik cerrahi alanında da birçok gelişme yaşanıyor. Diğer ülkelere kıyasla plastik ve estetik cerrahi alanında küçümsenemeyecek kadar iyi durumdayız. Yüz değiştirme ameliyatları da artık burada yapılabiliyor.

Haberin Devamı

Kişi yüzünü tamamen değiştirebilir ve bambaşka bir insan olabilir. Yüzde 75-90’lara varan oranda değişim sağlanıyor. Yüz değiştirme estetiğinde esas olan yüz hatlarını kısmen ya da tamamen değiştirerek yeni bir yüz ortaya çıkarmaktır. Amaçlardan en önemlisi hastaya kendini kötü hissettirmeyecek bir sonuç verebilmektir. Kimseyi olduğundan yaşlı yapamayız, çirkinleştiremeyiz. Sosyal yaşamda da kabul görmeleri şarttır.

“Sonunda ailesi bile tanıyamayabilir”

Önce kemik yapısından başlarız. Burun ve üst çene öncelikli olarak değiştirilen kısımlar olur. Daha sonra alın kemiği, kaş çıkıntıları, çene kemiği değiştirilir. Kişi yaşlı bir insansa, yumuşak dokularda önce çizgileri kaybederiz, yanak çizgisi, yanak-dudak birleşkesindeki çizgiler, gözaltı oluğu kaybedilir. Kulak açıları ve kıvrımları, burnun şeklindeki değişiklikler yüz estetiği için çok önemlidir. Ameliyat edilecek kişi gençse yüzün oranları değiştirilir. Saç, sakal sınırları lazerle daraltılır. Kaşları alınır. Yüze botoks, dolgu ve lazerle gençleştirme uygulamalarıda yapılabilir. Kiloluysa, liposuction, karın germe ve zayıflatma işlemleri uygulanabilir. Mevcut ses kalınlaştırılabilir ya da inceltilebilir.

İskelet yapıda gerçekleştirilen değişim sonucunda ailesi bile çocuğunu tanıyamayabilir. Amaç, kişiyi göze batan biri haline getirmek değil doğal, sıradan bir görünüme bürünmesini sağlamak olmalıdır.

“Yüzün oturması için uzun zaman gerek"

Yüz değiştirme estetiğinin tam olarak oturması için uzun bir zamana ihtiyaç duyulabilir. Ameliyatlar 1-3 seans halinde de yapılır, bir seneye hatta daha uzun bir süreye yayılabilir. Risklerle dolu olan bu ameliyatların maliyeti bir hayli yüksektir.

Ameliyatlar bittiğinde kişiyi daha önce hiç görmemiş insanlar onun estetik operasyon geçirdiğini anlamazlar. Ayrıca yapılan operasyonlar kişide herhangi bir fiziksel probleme de yol açmamalı.

“Devlet ‘Al sana yeni bir yüz, yeni bir kimlik’ diyerek ortada bırakmamalı, destek olmalı”

Avukat Nuriye Kadan

Avukat, İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında Aile Mahkemesi şiddet mağduru genç kızın eğitim gördüğü kurumun, estetik ve fizyolojik görüntüsünün, kimlik, pasaport gibi tüm resmi bilgi ve belgeleri ile isim ve soyisminin süresiz olarak değiştirilmesi yönünde karar verdi. Bu kararı doğuracağı sonuçlar itibariyle hem olumlu hem olumsuz olarak değerlendiriyorum. Devlet, şiddeti önleyemediği için kadınlarımız kimliğini, fizyolojik görüntüsünü değiştirmek durumunda kalıyor. Olması gereken, bu değişiklikleri yapmak zorunda kalmadan devletin bu şiddeti önlemesi ve asıl yaptırımı bu şiddeti uygulayana yönlendirerek cezalandırmasıdır. Kararın olumlu yanı da şu; şiddet mağduru genç kız bundan böyle şiddet görmeden, baskı altında kalmadan bir yaşam sürdürecek, bu kararla belki de öldürülmekten kurtulacak.

“En son çare olarak düşünülmeli”

Son zamanlarda sevgili, koca, boşandığı koca tarafından koruma altındayken bile öldürülen kadınlarımızın sayısındaki artış ve koruma tedbirlerinin etkin olmaması mahkemenin böyle bir karar vermesine neden olmuş olabilir. Gerek ulusal yasalar gerekse uluslararası sözleşmeler etkin bir şekilde uygulansa böyle bir karara gerek kalmazdı. Çok mükemmel yasalar yapsanız da uygulamada yer bulmuyorsa hiçbir anlamı kalmıyor.

Bu, uygulaması zor bir karar. Mağdur ve yakınları açısından olumsuz psikolojik etkileri olacağından pek tercih edileceğini düşünmüyorum.

Mağdur açısından çok zor bir karar. En son çare olarak düşünülmeli. Mağdurun sonraki yaşamında yaşayacağı travmaların atlatılmasında devlet takipçi olmalı. “Al sana yeni bir kimlik, yeni bir yüz” diyerek burada bırakmamalı, yaşanacak sıkıntılar için destek olmalı.

“Bir gün aynada başka bir yüz gördüğünüzü ve başka bir adla çağırıldığınızı düşünün”

Prof. Dr. Mustafa Sercan

Türkiye Psikiyatri Derneği Adli Psikiyatri Çalışma Birimi Koordinatörü, İzzet Baysal Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Mahkemenin yaşamı korumak için kökten bir karar alması çok önemli. Özellikle korunma isteyen kadına “Herkese koruma polisi mi vereceğiz?” yanıtının verildiği bir zamanda. Kuşkusuz insan yaşamı önemlidir. Ama aklen ve vicdanen yaşam kadar önemli başka bir öğe insanın beden ve ruh bütünlüğüdür. Mahkemenin kişinin beden ve ruh bütünlüğünü göz önüne aldığını düşündürecek veri yok. Saldırgana uygulanacak önleyici bir yaptırım yerine mağdurun bedenine yönelik bu uygulama
adil değil.

Bu kararın ağır bir bedeli olduğu göz ardı edilemez. Kişinin yüzünde değişiklik yapılması için ameliyat olması gerekiyor, bu az buz bir yük değil. Öte yandan adıyla birlikte kendilik algısının yeniden kurulmasını gerektirecek büyük bir değişiklik yapılacak. Kimliğimizin bir parçası da yaşadığımız yer ve toplumsal çevremizdir. Bu kararla mağdur yer ve çevre değişikliği yapmak zorunda. Üstelik yeniden bulunma riskini azaltmak için uzaktan bile yakınlarıyla ilişki kurmaktan kaçınacak. Aynı güvensizlik nedeniyle yeni çevresindede yakınlaşmayla ilgili çekinmeler yaşaması doğaldır.

“Ameliyattan önce ve sonra bölünmüşlüğü hep sürdürecektir”

Ameliyattan önce kişinin ruhsal travma yönünden değerlendirilmesi, yaşadığı şiddet ve şiddet tehdidinin travmatik etkilerinin dengelenmesi için psikiyatrik destek ve tedavi verilmelidir. İkinci olarak da yüz ve çevre değişikliğinin getireceklerine hazırlık anlamına gelecek psikoterapötik yardıma gereksinimi olacaktır. Ameliyattan sonra ise hem yüz ameliyatının bedensel etkilerinin giderilmesi hem de yeni yüze ve yeni çevreye uyumu artırıcı desteğe gereksinim doğacaktır.

Bir gün aynaya baktığınızda başka bir yüz gördüğünüzü, sizi başka bir adla çağırdıklarını düşünün... Nasıl yabancılık çekeceğinizi tahmin edebilirsiniz. İnsan belleği bilgisayar ya da teyp kaydı değil ki geçmiş adı, yüzünün zihnindeki kaydı, tanıdıklarıyla olan anıları silinebilsin. Yeni yüzü gittikçe tanıdık hale gelecek, kişi yeni adına alışacak, yeni çevreye kısmen uyum sağlayacak olsa bile zihindeki kayıtların bölünmüşlüğü hiç yok olmayacaktır. Bu kişinin yaşamındaki “ameliyattan önce ve sonra” şeklindeki bölünmüşlük kişiliğindeki izini hep sürdürecektir.
Kişiye verilecek destek, uygulanacak tedavi bu izi tamamen silmeye yetmez
ama etkisini hafifletebilir.

Bütün yollar tıkalıysa bireysel planda bu da bir çare olarak düşünülebilir ama ben kendi adıma, bütün yolların denenmiş olduğundan emin olmadan böyle bir kararı vermek istemem. Bana bir hastam danışmış olsa, ona da aynısını önerirdim. Asıl çare toplumda yükselen saldırganlık potansiyelini azaltmak, bu tür sorunlara yol açan “tutkulu bağlanma” davranışını teşvik eden tutumları itibarsızlaştırıcı kampanyalar yapmak ve en önemlisi insan haklarını ve bireyi koruyan yasalar yapmak ve hukuk düzeni içinde uygulamaktır. n